Ayça Söylemez
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma Bürosu, Suça Sürüklenen Çocuklarla (SSÇ) ilgili Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak yargılamayla ilgili iddianamesini tamamladı. Bu iddianame, birkaç ay önce yetişkinlerle ilgili yazılan Daltonlar iddianamesinin devamı niteliğinde.
Yaşı 18’den küçük olan 34 şüpheliyle ilgili ayrılan dosyada, SSÇ’lerin işlediği öne sürülen suçlar ve çocukların nasıl çeteye dahil edildiğine dair bilgiler yer alıyor.
Suçlamalar arasında, “Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma, Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Tasarlayarak Öldürme, Çocuğu veya Beden veya Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Kişiyi Tasarlayarak Öldürmeye Teşebbüs, Tasarlayarak Öldürmeye Teşebbüs” var.
‘SOKAKLARDAN KURTULURSUN’
İfadelerinde çocuklar, kendilerine bir “işi” yapmaları için iki seçenek sunulduğunu anlatıyor: Ya para vereceğiz bu işi yapacaksın ya da yapmayacaksın ve seni/aileni öldüreceğiz. (İş denilen, çoğunlukla bir mekâna, bazen de bir insana silahlı saldırı düzenlemek…)
Örneğin:
“Beni bu örgüte sokmaya çalışan şahıs budur. Sürekli olarak beni bu işlerin içine sokmaya ve örgüte yarar sağlamam için çaba gösterdi. Bu şahıs istediği şekilde örgüt lideri ve yöneticilere ulaşarak herkesin infazını verebiliyordu. Ben de bunun korkusundan kendimi bu örgütten koparamıyordum. Ayrıca bakılması gereken annem ve kız kardeşim vardı. Onların başına bir şey gelmemesi için şahısların dediklerini yapmak zorunda kalıyordum. Özellikle evimin konumuna gelerek ve evimin fotoğrafını çekerek örgüt yöneticileri … isimli şahıslara atarak beni örgütün yöneticileri tarafından hedef haline getiriyordu.”
“Taha K. isimli şahıs beni aradı. Çok sinirliydi. Bana ‘hemen gidiyorsun, napıyorsunuz, ne ediyorsunuz, o Sarıyer Börekçisine atacaksınız’ dedi. Ben şahsa böyle bir şey yapmayacağımı söylesem de şahıs beni ölümle tehdit edince çok korktum ve bu teklifi kabul ettim.”
“Taha K. bana ulaştı. İşlerini halletmemi söyledi. Ne iş olduğunu sordum. ECF Yapı ve Azim Ambalaj isimli iş yerlerini söyledi. Buraları kurşunlamamı istedi. Sana para veririm, sokaklarda kalmaktan kurtulursun, dedi. Ben kabul etmedim. Bir iki saat sonra beni tekrar aradı ve tehdit etti. Benim 20 tane kardeşim var, bu iş yapmazsan seni vurdururum öldürürüm, dedi. Öldürürüm deyince ben de korkudan kabul ettim.”
ÖRGÜTÜN KORKUTUCU YÜZÜ
Tabii ki işler bu denli basit yürümüyor, çocuklar sadece tehdit edildikleri için çete üyesi olmuyor ya da suç işlemiyorlar.
Savcılık, suç örgütü liderlerinin, örgüt üyelerini 15-20’li yaşlar aralığındaki gençlerden seçtiğini, özellikle 15-18 yaş aralığında olan ve ailevi sorunlar, maddi sıkıntılar ile uyuşturucu madde bağımlılığı arasında sıkışıp kalan, toplumda kendisine yer edinmeye çalışan yaşı küçüklere örgüt üyeleri tarafından ulaşılmasının daha kolay olduğunu belirtiyor.
İddianamede “yaşı küçükler” diye tabir edilen çocukların bazen de kendilerine bir kimlik edinmek istediği, sosyal medyada ya da dizilerde gördüğü karakterlere özendiği ama asıl olarak ailesinden uzaklaşmak ve para kazanmak için bu yola girdiği ifade ediliyor. Örgütün sabıkası olan çocukları daha kolay ikna ettiği, bu çocukların da arkadaşlarını örgüte katılım için özendirerek bir ‘çocuk ağı’ oluşturulduğu belirtiliyor.
Memleketin dört bir yanından İstanbul’a getirilen çocuklara yüksek miktarda para ve yurtdışına çıkış vaadi sunuluyor, ilk günlerinde lüks otellerdeki, restoranlardaki yemeklerle gözleri boyanıyor. Tabii uyuşturucu da planın bir parçası.
Ama nihayetinde hala çocuklar, korkuyorlar. O zaman da tehditler devreye giriyor. İddianameden: “…hücre evine gelen ancak çeşitli sebeplerle geri dönmek isteyen çocukların örgütün korkutucu yüzüyle karşılaşması üzerine örgütten kopamadığı görülmekle, yapılan soruşturmada örgütün birçok eyleminde yaşı küçükleri doğrudan kullandığı tespit edilmiş…”
Yani ‘yaşı küçükler’ yolun daha başındayken, geri dönemeyecekleri bir yola böyle giriyor. Yaşı büyüklere düşen de yolun geri dönüşünün olduğunu göstermek.




