Evlilik hayatı ve boşanma ile ilgili reformlar…
Bu konuda da dikkatle okunursa kadınların durumunu iyileştirmeye yönelik çok önemli adımlar atıldığını görürüz.
‘’Erkekler kadınlar üzerine titrer, onları koruyup kollarlar. Bu, Allah’ın insanlara farklı yetenekler vermesi ve erkeklerin geçim masraflarını temin etmede daha müsait olmalarından dolayı böyledir. İyi, güzel ve doğru olan kadınlar Allah’ın korunmasını buyurduğu mahremiyeti koruyan ve ona saygıda kusur etmeyen kadınlardır… Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşlenizle önce oturup konuşun, olmazsa odaları ayırın, yine olmazsa bir müddet ayrılın. Barışıp anlaşırsa hâlâ işi yokuşa sürüp bahaneler aramayın. Unutmayın, yücelik ve büyüklük Allah’a mahsustur.’’ (Nisa;4/34)
Ayette geçen (kavvam) sözlükte ‘’Çokça ayağa kalkan’’ demektir. Terim olarak ‘’İşin (burada ev ve kadın) üzerinde durmak, onları gözetmek, bütün gayreti ile korumak, nezaret etmek’’ anlamındadır. Oldukça geniş bir anlam çerçevesi olan bu sözcüğün diğer söylenişi (gayyum) Süryanicede ‘’uyumayan kimse’’ demektir (Razi).
Buradaki anlamıyla gavvâm esas itibariyle çok ilgili olan, anbean tepki veren, muhatabıyla interaktif ilişki halinde olan demektir. Nitekim bir işe kayyum olarak atanan kimse başına geçtiği işi anbean takip eder, üzerine titrer, koruyup kollar.
Bu ayette erkeklerle ilgili olarak mübalağa sigasıyla gelen gavvam vurgusunun yönü erkeğin kendisinden ziyade kadına veya eve, çocuklara doğrudur. Şu denmek istenir; ‘’Erkekler evlerine karşı, özellikle de kadınlara karşı yüksek derecede ilgili, sevgili ve saygılı olmalıdırlar. Anbean, sürekli iletişim içinde olmalıdırlar. Sevgi, şefkat, ilgi ve alakada bir an bile geri durmamalı, bu konuda çok uyanık olmalıdırlar. Uyku ve uyuklama halinde, ilgisiz ve kaygısız olmamalıdırlar. Eve otel gibi gelip gitmemeli, en küçük ayrıntıyla bile yakından ilgilenmelidirler. ‘’Çokça ayağa kalkmalı’’, ‘’hop oturup hop kalkmalıdırlar.’’ Ev hayatını bir yük olarak görmemelidirler. Eğer öyle görüyorduysalar evlenmemeli, bu sorumluluğun altına girmemeliydiler. Madem girdiler o halde hakkını tam olarak vermeli, kavvam olmalıdırlar. Bir kadının erkekten beklediği en önemli şey de zaten bu değil midir?’’
İşte gerçek anlamda gavvam olmak budur. Bu kelimedeki vurguyu kadına, eve doğru değil de erkeğin bizzat kendisine doğru yorumlayan klasik müfessirler, aslında, kadını dinlemeyen, güçlü, kudretli, sert, yönettikleriyle iletişimsiz, onlara sürekli yukarıdan emirler yağdıran bir ‘’ev reisi’’ profili çiziyorlar.
Aslında onlar Allah’ın hayyu kayyum olmasını da aynen böyle anlıyorlar. Halbuki orada da asıl vurgu karşıdakini dinlemeyen, heybetiyle arşta kurulu tahtında oturan, oradan emirler yağdıran değil, varlıkla birlikte yürüyen, kaderi birlikte oluşturan, olayların ve süreçlerin içinde yer alan, statik değil anbean dinamik, interaktif, iletişim halinde olmakla ilgilidir.
(Bu yazı R.İhsan Eliaçık’ın Demokratik Özgürlükçü İslam adlı kitabından alınmıştır. Sayfa 283, 2. Basım Kasım 2014, İstanbul, Tekin Yayınevi)