Sevgili dostlar,
Dün Tuzla’daki polyester fabrikasında çıkan yangın, paniğe yol açtı. Havaya salınan kimyasallar, rüzgârın etkisiyle Kocaeli, Sakarya, Eskişehir sınırına kadar yayıldı.
İlk uyarı İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği bölümünden geldi. Uzmanlar, dumanla havaya yayılan kimyasal parçacıkların bugün beklenen yağmurla yeryüzüne ineceği uyarısını yaptı. Hemen ardından Kimya Mühendisleri Odası da asit yağmuru tehlikesine dikkat çekti, kamu kurumlarını açıklama yapmaya davet etti.
Kocaeli’ndeki bir elektrik şirketi, çalışanlarına “evinizden çıkmayın” dedi. Honda, “Yağmurdan kaçının” mesajı yolladı.
Uyarılar peşpeşe gelirken ve halkta bir panik havası belirmişken makul bir devletten ne beklersiniz?
Hemen bir açıklama yapıp tehdidin boyutunu anlatmasını, tehlikenin ciddiyetine göre aldığı önlemleri açıklamasını, yurttaşlarına yolgöstermesini değil mi?
Nerdee?
Bizim devlet aklı, bu tür tehditler karşısında, tehlikeyi önlemekten ziyade, tehlike haberini yasaklamaya odaklıdır. Kimse risk alıp açıklama yapmaya yanaşmaz. Bürokratlar susup söylentilerin yayılmasını izler. Haber çok yayılırsa bir yayın yasağı getirilip hepten kuşkulu bir durum yaratılır.
Yine benzer bir suskunluğa tanık olduk. Devlet, meslek odalarının dikkat çektiği tehlikeyi saatlerce görmezden geldi. Nice sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “atmosfere yayılan kirletici emisyonlar bu gece ülkemizi terk edecek. Yağmur olumsuz etki yaratmayacak” açıklamasını yaptı. Tabii o kirletici emisyonlardan niye daha önce bahsetmediğini, niye insanları uyarmadığını açıklamadı.
Bilgi gizlemede, yalan söylemede uzmanlaştığı için tamamen güven kaybına uğramış bir kamu otoritesiyle yaşıyorsanız başınızın çaresine bakmayı öğrenmeniz gerekiyor. O yüzden gücü yeten maske takıyor, gücü yetmeyen nazar boncuğu…
Biz de “Allah esirgesin” diye dua edelim ve hepinize asitsiz, sağlıklı bir haftasonu dileyelim.