‘Olgunlaştıkça başlar, başaklar gibi eğilirler.’
Bazı kaynaklarda “insanlarla beraber iş yapma” olarak tanımlanan yöneticilik; kâr amaçlı olsun veya olmasın tüm organizasyonların en kritik ve en zor işidir. Sivil toplum kuruluşları içinse bu zorluk daha da artmaktadır. Zira bu tip kuruluşlarda insanlardan öte ‘gönülleri’ yönetmek işin içine girmektedir. Bu tip kuruluşlarda yönetici olmak isteyen ya da hali hazırda yönetici olan kişilerin temel insan psikolojisi ve davranışları hakkında geniş bir bilgi edinmesi gerekmektedir.
Gönüllü yönetimi ve gönüllü psikolojisi birbirine geçişli bir konudur. Ayrı ayrı düşünmek beraberinde eksiklikleri doğurur. Gönüllü yönetiminde önemli olan sorunları ve kaynaklarını anlayabilmektir.
Gönüllülük; bireylerin toplumsal sorumluluk anlayışıyla, çıkar gözetmeksizin bilgi, zaman, beceri, deneyim ve kaynaklarını, kendi özgür iradeleriyle, bir sivil toplum kuruluşunun amacı doğrultusunda kullanmaları olarak tanımlanabilir. Zira gönüllü olarak çalışma esası, sivil toplum kuruluşlarının var oluşunun temel unsurlarındandır.
Gönüllü insanlar, bir Sivil Toplum Kuruluşu içinde kendi maddi, fiziki güçlerini ve imkanlarını kullanarak ya da kaynak temin ederek faaliyet gösterebilirler. Yine projeleriyle, düşünce ve fikirleriyle topluma yön veren insanların, hem toplumu yönlendirmesi hem de yeni fikirlere öncülük etmesi Sivil Toplum Kuruluşları için elzemdir.
Gönüllü kişiler yaptıkları işler için şahsi kazanım ve ücret talep etmezler. Bu sebeple esas olan kendilerinin varlığı değil, kendileri olmasa da bir yaraya parmak basan düzenin, amacın devamıdır. Gönüllü, bayrağı taşıyan, emanetçi olduğunun farkında olandır.
Bunun yanında gönüllülerin psikolojisini anlamak, kuruma yapacağı birçok faaliyette kolaylık sağlamanın yanında beraber çalıştığı insanların da görev tatminine kavuşmasını, çatışmaların giderilmesini ve grup dinamiklerinin sağlamlaşmasını sağlayacaktır.
Gönüllü, şefkat, merhamet, yardımseverlik, müsamaha, ümitvar olmak, ümit bahşetmek, adam kazanma gayreti, örnek yaşantı, tevazu gibi özelliklere sahip, kişisel gelişimini tamamlamış, vakfın belirlediği etkinlik ve faaliyetlere somut katkıda bulunabilecek eğitim, mesleki bilgilere sahip olması gerekmektedir. Gönüllünün başvurusu titizlikle incelendikten sonra uygun görülürse kabul edilmelidir.
Sivil kuruluşlardan yardım almak isteyen veya alan kişiler, içinde bulundukları zorluklardan ötürü psikolojik travmalar içinde olabilirler. Depresif, anormal davranışlarda da bulunabilirler. Bu durumla karşılaşan gönüllü eğer belirli bir yetkinliğe sahip değilse, yardıma muhtaç kişiye yardım etmek yerine zarar verebilir. Zararı bir tek yardıma ihtiyacı olan kişiye değil, kendisine de olur. Hevesi kırılır, motivasyon kaybına uğrar ve ümitsizliğe kapılabilir. Bu durum psikolojik çöküntüye uğramasına, kurumdan uzaklaşmasına hatta bazen tüm gönüllü işlerden kopmasına zemin hazırlar.
Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşım, toplumun insani değerlerinin güçlenmesinde büyük önem taşır. Gönüllüler, toplumsal kalkınma projelerinde önemli bir rol oynar. Gönüllülük bireylere bilgi, deneyim, enerji, hoşgörü, paylaşımcılık, profesyonel yaklaşım, sorumluluk üstlenme gibi nitelikler kazandırır.
Neden gönüllü olmalıyız soruna karşılık olarak şunlar sıralanabilir:
- Sosyal yardımlaşma ve dayanışma duygusunu güçlendirmek,
- İhtiyaç sahibi, mağdur, kimsesiz, yetim vb olan insanlara yardım edebilmenin mutluluğunu yaşayabilmek,
- İçinde yaşadığımız topluma katkıda bulunabilmek,
- Topluma örnek ve faydalı bireyler olmak,
- Sahip olduğumuz becerileri geliştirme imkanı bulup, kişisel gelişimimize katkı sağlamak,
- Her şeyin bir karşılıkla ölçüldüğü dünyamızda, karşılık beklemeden faydalı olunabileceğini göstermek,
- Kendimize sosyal bir çevre edinerek yalnızlık duygusundan veya can sıkıntısından kurtulmak istiyoruzdur.
- Yeni arkadaş ve dost çevresi edinmek,
- Bir problemin çözümüne ortak olmak,
- Yeni beceriler kazanmak ya da var olan becerilerini ilgili kurumda kullanmak suretiyle korumak…
Peki insanlar gönüllü olmamak için ne gibi sebepleri öne sürerler? Başlıcaları şunlardır:
- Kişiler sorumluluk almak ya da kendini bir yere bağımlı hissetmek istememektedir.
- Kimse onlara gönüllü olup olmayacağını sormamıştır.
- Yapabilecekleri bir şeylerin olduğuna inanmazlar.
- Daha önce kötü deneyimleri olmuştur. Beklentileri karşılanamamıştır, yaptığı iş küçümsenmiştir ya da tatsız bir şekilde ayrılmıştır.
- Halihazırda çokça sorumluluk altındadırlar.
- Yapılan faaliyetlerin sıkıcı bir iş olduğunu düşünürler.
- Özgüven eksikliğinden dolayı böyle bir işe kalkışmazlar.
- Halihazırda çalıştığı işine engel teşkil edeceğini düşünür.
- Kişinin bir “gönüllü olma” anlayışı yoktur veya böyle bir alışkanlık/gelenek çevresinde/ailesinde yoktur.
- Kişi ek masraf yapacağından çekinir ve bu masrafları gözünde büyütür.
İyilik yapmak, nezaket, kibarlık, hoşgörülü olma, merhamet, fedakarlık, şefkat, yardımseverlik ve cömertlik gibi pek çok olumlu davranışı geliştirir. Veren el olurken en önemli unsur tevazuyu elden bırakmamaktır. Tevazu göstermek demek; alçakgönüllü olmak, kibirden, kendini beğenmişlikten, böbürlenmekten, mağrurane duruştan uzak kalmak demektir.
Vatandaşlar olarak sivil toplum örgütlerine aktif olarak katılmalıyız. Yaşam sorumluluk gerektirir. İçinde yaşadığımız toplumda, ülkemizde ve dünyada yaşam kalitesinin arzuladığımız düzeye gelmesi için kişisel sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Çözümün kendimizden başladığını unutmamalıyız.
Ayşe Yıldız /adilmedya.com
Kaynaklar:
-https://yardimeli.org.tr/tr/icerik/18702/188/neden-gonullu-olmali
-http://www.samsunbkd.org/index.php?option=com_k2&view=item&id=234:g%C3%B6n%C3%BCll%C3%BCl%C3%BCk-psikolojisi-ve-g%C3%B6n%C3%BCll%C3%BC-y%C3%B6netimi&Itemid=83
-http://argudenacademy.org/kutuphane/sosyal-girisimcilik-ve-sivil-toplum-kuruluslarinda-iyi-yonetisim
-http://www.tayfundogan.net/2017/03/19/iyilik-iyilestiriyor/