Biri bana ‘bir hak savunucusunun, bir adalet arayışçısının bütün hayatını adayacağı bir dava gösterin’ derse ona Roboskî’yi işaret edeceğim.
2011 yılının 28 Aralık günü Türk jetleri tarafından 34 sivil öldürüldü!
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Roboskî katliamı ile ilgili „görevsizlik“ kararı verip dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığına gönderdi. Genelkurmay Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2014’te „takipsizlik“ kararı verdi. Roboskî aileler davayı Şırnak Barosu aracılığı ile 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne taşıdılar.
Baro’nun ve davayı yürüten avukat ekibinin başında Nuşirvan Elçi vardı. AYM yaptığı ön incelemede, başvuruda eksikler tespit etti ve avukatlardan tamamlanmasını istedi. Avukat Nuşirvan Elçi AYM’nin istediği eksik belgeleri iki gün gecikmeli gönderdi!
Mazeretini de bir ay sonra belgeledi. AYM başvuruyu 24 Şubat 2015’te eksik belgeleri gerekçe gösterip reddetti. AYM’nin aşırı şekilciliği iktidarın istemiydi ve Mahkeme’ye bu bahaneyi avukatlar vermişti!
Başında Nuşirvan Elçi’nin olduğu avukatların ihmali nedeni ile böylesine önemli bir davada iç hukuk yolları tüketilmedi! İç hukuk yolları bu nedenle tamamlanmadı ve iç hukuk yolları tamamlanmadığı için AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yapmış olduğu başvuru dosyasını almadı.
Roboskî davasında hukuken adalet arayışı böylece bitti!
Bir avukat böylesine önemli bir davada bir belgeyi zamanı geçtikten sonra gönderir mi?
Göndermez, göndermemeli!
Gönderirse ne olur?
En hafif deyim ile sorumsuzluk olur. Bir avukat hem de Şırnak Barosu’nun başındaki bir avukat böyle sorumsuzca davranabilir mi?
Maalesef ki davrandı!
Diyelim ki her insan hata yapar, yapıyor.
‘Beşerdir şaşar!’
Avukat Elçi, Roboskî ailelerinden ve kamuoyundan kendisine gelen eleştirilere uzun bir sessizlikten sonra şöyle yanıt verdi:
„Bize, kendilerine ve davaya haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bu dava kişisel çekişmelerde kullanılmaması gerekir. Bizler hukukçularla görüştük ve yollar arıyoruz.“
Yeni yollar aradığını söyleyen N.Elçi bir yol buldu mu?
Yok.
Sadece bu değil ailelerin telefonlarına çıkmadı! Kendisine haksızlık yapıldığını düşünen Elçi’ye sormak isterim:
Siz bu davada hiç mi hata yapmadınız?
Böylesi önemli bir davada ihmali olan bir avukatın itibarı kalır mı?
Kalmaz demeyin, kaldı; 11 Kasım 2018’de yapılan Şırnak Barosu Başkanlığı yarışını önde bitirdi ve yeniden Şırnak Barosu Başkanı seçildi!
Şırnak Barosu’na üye avukatlar nezdinde o hala SAYGIN birisi(!)
Elçi ve ona oy veren avukatlar adına ben utandım!
Elçi’nin yerinde ben olsam AYM’nin eksik belge nedeni ile davada red kararı aldığı gün hayatını kaybeden 34 çocuk ve gencin mezarı başına gider o orada cüppemi çıkartırdım.
Mağdur ailelerinin her birisinin ellerini öper, onlardan af dilerdim!
Elçi bunların hiçbirisini yapmadı! Sanki hiç birşey yokmuş gibi davrandı.
Sorumlu sadece elçi mi?
Hayır, başkaları da var ve onlar da bu ihmalin gereğini yapmadılar.
Tek sorumlu çıkış HDP Milletvekili Ayhan Bilgen’den geldi. Bilgen kısa bir süre önce şöyle bir tweet attı:
„Eğer bir konuya ‘dava’ diye sahip çıkmak gerekiyorsa ‘Roboskî davası’ bunu fazlasıyla hak eder. Üzerimize düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getirmediğim için ailelere verdiğim sözün gereği olarak kişisel özeleştiri veriyor, özür diliyor ve bırakıyorum.“
Bu ihmalde en az sorumluluk sahibi Ayhan Bilgen ve tek sorumlu davranan o oldu!
Elçi’ye diyeceğim şudur: Roboskî ailelerini bilirim. Kapıları ve gönülleri hep açık.
Seni de bilirim ve severim. Roboskî her ferdi en az benim kadar sen de bilirsin.
Korkma, seni incitecek tek kötü söz etmezler.
Git mağdur ailelerinin kapılarını çal ve yatan 34 genç ve çocuktan özür dile!