Sırtında küçük bir çanta her cumartesi yapılan Galatasaray meydanındaki Cumartesi annelerinin oturma eylemine ve Taksim’de yapılan neredeyse tüm aktivitelere katılıyor. Her sabah Taksim’in arka sokaklarında bulunan ESP bürosuna gidiyor. Neredeyse her sabah karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz. Henüz 30’lu yaşlarında ve ESP’nin her şeyi; temizlikçisi, aşçısı, yöneticisi. O zaman daha ESP partileşmemiş.
2014’de TV 10’da birlikte katıldığımız program sonrası beni Aksaray’a bırakıyor. ESP partileşmiş ve o ESP’nin Genel Başkanı olmuş. “Figen siz ne zaman Eş Başkanlığa geçiyorsunuz?” diyorum.
“Biz Başkanlığa geçmeyeceğiz, ben diktatörlüğümü ilan ettim” diyor. Gülüyoruz.
Sözünü ettiğim kişi dört duvar arasına hapsedilen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ.
Figen Yüksekdağ’la tanışmamın üzerinden 12 yıl geçti. Onu son görüşüm Cizre’deydi; Hendeklerden sonra Cizre’yi incelemek için gelmişti. Sohbet etmiştik, yaşananlar karşısında üzgün ve öfkeliydi. Ölümlerin önüne geçememenin ezikliğini yaşıyordu.
Fotoğraflarına her baktığımda daha 30’larında Taksim’de sırtında küçük çantası koşturan genç kadını görüyorum. Hep bir özgürlük arayışı oldu. O hiç değişmedi; milletvekili olduğunda da çoğu zaman işlerine otobüsle gitti ve eski ilişkilerine özen gösterdi.
Şaibenin ve kirin içinde güzel ve sade kalabilmek büyük meziyet ve Figen yüksekdağ böyle meziyet sahibi.
Geleneksel siyaset eliti ve medya tarafından hep dışlandı; kendi deyimiyle ‘siyasetin sokak çocuğu’ oldu. Yine de yılmadı ve ısrarını devam ettirdi.
Yüksekdağ, 71 Ceyhan/Adana doğumlu.
Aile milliyetçi ve muhafazakar bir çizgide. Çocukluğunda kuran kursuna gitti.
Adana polis kolejine girdi. Bu yıllarda sosyalist harekete ilgisi oldu. İşçinin yolu dergisinde yer aldı. Daha 17 yaşındaydı.
Sosyalist olduğunu ailesinden gizledi. 1 Mayıs yasaktı ve o yasağa inat yürüyüşe geçti ve o gün polis tarafından derdest edildi. Daha 18 yaşındayken işkence gördü, cezaevine konuldu. Cezaevinden çıkınca aile onu ev hapsine aldı. Evden kaçışını bir röportajında şöyle anlatıyor: “bir arkadaşım komşulardan birini ayartarak kaçıp planı gönderdi. Bir not bırakıp evden çıktım; ‘sizi hiçbir zaman utandırmayacağım’ dedim.
“ Sırf ‘evden kocaya kaçtı ‘ dedirtmemek için 33 yaşında evlenene kadar hayatıma erkek sokmadım.”
Babası 7 yıl boyunca hiç konuşmadı.
Üniversite eğitimi için geldiği İstanbul’da özgür gençlik çevrelerine katıldı. Atılım gazetesi yayın kuruluna girdi ve sosyalist kadın dergisinin editörlüğünü yaptı.
Yine de ilişkilenmeye özen gösterdi. “Farklı ideolojik çizgilerde olsak bile ailemin sağ kesiminde onları da akrabalarım olarak sahipleniyorum. Onlar da ‘anarşist Figen’i hep sahiplendiler.”
2010’da ESP Genel Başkanı oldu.
2014’te yapılan 2. Genel Kurulunda HDP’nin Eş Genel Başkanı seçildi.
2015 7 Haziran-1 Kasım Milletvekili Genel seçimlerinde Van Miletvekili olarak meclise girdi.
Milletvekiliyken Kürt ve sosyalist karşıtı üç partinin (CHP-MHP-AKP) oylarıyla dokunulmazlığı kaldırıldı. 4 Kasım 2016’da evinden polis tarafından derdest edilerek tutuklandı.
21 Şubat 2017’de mazbatası alınarak Milletvekilliği iptal edildi.
Mazbatasının alınmasından sonra Cezaevinden şu açıklamayı yaptı:
“Biz vekaletimizi iktidardan veya mahkemelerden değil, halktan aldık. Vekilliğimizi düşürecek olan da halktır. Gerisinin bizim için hiçbir hükmü yoktur.”