Terolar’daki AFAD kampı yapılırken hukuk yok sayıldı, prosedüre uyulmadı. Yürütmenin durdurulması için yapılan başvurular ise reddedildi. Kampın yapımına Aleviler kadar Sünniler ve mülteciler de karşı!
BAHAR KILIÇGEDİK / HABERAR (ÖZEL) –Maraş’ın Terolar bölgesinde halk eylemlerini sürdürüyor. Kampın alanı belirlenirken halka sorulmadığı gibi, ÇED raporu da alınmadığı iddia ediliyor. Halkın kampa karşı başlattığı eylemlerin yanı sıra hukuki mücadele devam ediyor.
KAMPTAN 16 KÖY ETKİLENİYOR
Kampa ilişkin yargı sürecini anlatan avukat Meryem Durgun, bölge zemininin kamp yapımına uygun olmadığını, yapım aşamasında ise prosedürün ve hukukun yok sayıldığını söyledi. Avukat Durgun, kampın yapımının durdurulmasına ilişkin iki defa başvuru yaptıklarını ancak her defasında reddedildiğini söyledi. Kampın yapımından 16 köyün etkilendiğini söyledi.
“YER KAMPA UYGUN DEĞİL”
Ret kararlarından sonra jeoloji, fen ve çevre olmak üzere toplam 4 tane bilirkişi raporu aldıklarını ifade eden Durgun, raporlarda kampın hukuka aykırı şekilde yapıldığı tespitinin yer aldığını söyleyerek, “Bilirkişi raporlarıyla tekrar yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtık. Bu davada reddedildi” dedi.
“PROSEDÜR YOK SAYILDI”
Kampın, prosedüre uyulmadan yapıldığını, açtıkları davaya idarenin verdiği cevap dilekçesinde ortaya çıktığını belirten Durgun, şunları söyledi:
“Valiliğin bu mera işlemine ilişkin aldığı karar, 18 Mart tarihine ait. Ama ihaleyi 29 Şubatta yapıyorlar. Yani mera vasfı değişikliği, valilik kararı olmadan, ihale süreci başlatılmış oluyor, sözleşme yapılıyor. Valilik de buna olur veriyor. Mera vasfı değişikliğinde ön şart; 20 yıllık ot bedelinin yatırılmasıdır. Ama inşaat bu prosedür uygulanmadan başlıyor. İnşaat başladıktan sonra tapuda mera değişikliği 25 Martta yapılıyor. 28 Martta ise ön şart gerçekleşiyor. Yani sözleşmeden çok sonra yapılıyor. Burada prosedürün ters işlediğini görüyoruz.”
CEM EVİNDE EYLEM “MARJİNAL ETKİNLİK” SAYILDI
Halkın kampın yapımına tepki göstermesinin doğal karşılanması gerektiğini savunan Durgun, protestolara karşı alınan önlemleri eleştirdi. Durgun, “Nisan ayından bu yana, Valilik tarafından verilen bir yasak kararı var. jandarma Komutanlığı talebiyle verilen yasak kararında, eylemler ‘marjinal etkinlik’ diye tanımlanmış. Bu etkinliklerin inşaatını aksatacağı, inşaata engel olacağı belirtilmiş. Köydekiler Cemevinin önünde 3 aydır oturuyor ateş yakıyor. Bu marjinal bir etkinlik mi? 3 aydır gece gündüz burada inşaat devam ediyor. Hiçbir aksama yok” diye konuştu.
“HÜKÜMET BİR ŞEY YAPMIYOR”
Maraş Yaşam Platformu Avukatı Mehmet Ercoşman da prosedürün yok sayıldığını söyledi. Halkın bilgi edinme yasasına yaptığı başvurulara ise cevap verilmediğini söyledi. Ercoşman, “Hükümet ve AFAD yetkilileri ile görüştük. Bölgenin deprem bölgesi olması nedeni ile kamp yapılamayacağını anıttık. Deprem bölgesi olduğuna dair raporları da sunduk. Hükümet yetkilileri, ‘gerekli bütün çalışmalar yapılacak’ cevabı verdi. Ama hiç bir şey yapılmadı’’ dedi.
“MÜLTECİLERDE KAMPI İSTEMİYOR”
AFAD kampına 27 bini aşkın mültecinin yerleştirileceğini belirten Ercoşman, burada mültecilerinde mağdur olacağını söyledi. “27 bin kişi 374 dönüm alanda nasıl barınır” diye soran Ercoşman, “Bu insan hakkı ihlalidir. O insanları buraya kapatmak ilerde daha ciddi sorunlara yol açar. Antep ve Kilis başta olmak üzer birçok yerde sıkıntı var. Gasp, hırsızlık, fuhuş, uyuşturucu ticareti olmak üzere birçok sorun yaşanıyor. İnsanları bu suça iten iş alanının olmaması. Maraş’ta esnaf bir yıl önce ciddi tepki gösterdiğini çabuk unutuluyor. Bu ciddi bir entegrasyon sorunu ve sosyal sorun yaratır. Çatışmalar derinleşir. İdare neden kaygı duymuyor anlamış değilim” diye konuştu.
“SÜNNİ KÖYLERİ DE ŞİKÂYETÇİ”
Bu durumdan mültecilerin de memnun olmadığını belirten Ercoşman, “Mülteciler de ‘şehre uzak noktaya gelmek istemiyoruz’ diyor. Onların da kaygıları var. Burada 4 Sünni köyü var. Onların da bize hukuki süreçte destekleri var. Tepkileri, Alevi yurttaşların ki ile aynı. Kamplarla ilgili ciddi kaygılar var” dedi.
PİRLER VE DEDELER EYLEMDE
Terolar’da kampa karşı yürütülen hukuki mücadele bu şekilde devam ederken, Cemevi eylem alanına dönüştü. Pirler, seyitler ve toplumun önde gelenleri eylemin en ön saflarında yer aldı. Temel kaygıları yaşam alanlarının yok olması ve Suriye’de Alevileri öldüren selefilerin kendi bölgelerine gelmesi…
ALEVİLER MÜLTECİ GİBİ YAŞIYOR
Alevilerin sürekli mülteci konumuna düştüğünü ifade eden Garip Dede Dergâhı Başkanı Pir Celal Fırat, “Yerlerimizden sürüldük. Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliam yaşadığımız yerden sadece bir kaçı. Biz buraları hep terk ettik. Avrupalara göç ettik. Artık mülteci olmak istemiyoruz. Katledilmek, yok olmak istemiyoruz” dedi.
ALEVİLER KAMP İSTEMİYOR
Terolar’da 300-400 insanın yaşadığını belirten Fırat, AFAD kampında 20-30 bin civarında Suriyelinin getirileceğini hatırlattı. Fırat, “Bu kadar kalabalık insan topluluğu buraya gelince, bu insanlar Cem evinde ibadetlerini yapabilecekler mi? Buralar da yaşam kalır mı? Hiç sanmıyorum. Tamda Alevi kesimin kutsal gördüğü noktada kamp yapılıyor. Buna nasıl rıza gösterilebilir” ifadelerini kullandı.
“KORKUDAN UYUYAMIYORUZ”
Bu aşamadan sonra, kimsenin akşam yastığına başını rahatlıkla koyamayacağını belirten Fırat, insanların can korkusu yaşadığını söyledi. Bu korkuyu ilginç bir örnekle anlattı: “Bizim köyde evlerimize yılan girerdi. O yılan evden çıkana kadar huzursuzluk yaşardık. (IŞİD’i kastediyor) Bu kamp bu hissi yaratacak. Bütün semavi dinlerde ki Kur’an da bile “Neyle gelirsen gel bağışlarım, ama kul hakkı ile gelirsen bağışlamam’ der. Burada ciddi bir şekilde kul hakkı var. Bu sadece Alevilerin sorunu değil, hemen hemen herkesin sorunudur.”
“KİMSE “BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN” DEMEMELİ”
Alevilerin bu konuda yeterli tepkiyi vermemesinden şikâyetçi olan Fırat, “Alevi kurumları bu konuda sınıfta kaldılar diyebilirim. Sadece burada değil, Doğu’da da insanların evleri yıkıldı. Alevilerin ciddi bir ses çıkarması gerekiyor. Çıkartamazlarsa yarın öbür gün bu yaşam alanları sökülüp atılacak. Büyük kentlerde olanlar, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyorlarsa bunu bilmeliler. O yılan büyür, canavarlaşır ve onları da yiyecek bir konuma gelir” dedi.
“ALEVİLER TRAVMA YAŞIYOR”
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Sevim Yalıncaklıoğlu, Maraş’taki Alevi toplumunun 1978’den bu yana toplumsal bir travma yaşadığını söyledi. Burada yaşayan Alevilerin hemen hemen hepsinin bu katlımdan etkilendiğini belirten Yalıncaklıoğlu, AFAD kampının yapımı ile bu travmanın canlandığını söyledi. Suriye’de Alevileri katleden Selefi grupların varlığına dikkat çekti.
“SELEFİLİK ALEVİLİĞİ YOK ETMEK İSTİYOR”
Selefiliğin varoluş nedeninin, dünyadan Alevi ve Şiileri yok etmek olduğunu hatırlatan Yalıncaklıoğlu, “Bu insanlar buralarda yaşayacaklar. Belki sınırda Suriye’de yenilmiş olacaklar, ama bu kamplarda kalmaya devam edecekler. Buradaki Aleviler direk hedefleri olacak. 40 yıl önce kendi komşusu tarafından öldürülmüş insanlar bunlar. İnsanların bundan korkmalarından daha doğal ne olabilir” dedi.
“KAMPLAR DENETLENMİYOR”
AFAD kamplarında yaşananların toplumu daha da kaygılandırdığını belirten Yalıncaklıoğlu, şunları anlattı: “Nizip, Kilis Hatay’daki kamplarda cinsel istismar haberleri geliyor. Kadınlara yönelik taciz haberleri geliyor. Bu kamplar Türkiye’de Nizip, Kilis te Samandağı’nda var. Samandağ’da Arap Alevilerin ortasında bir kamp var. Oradakiler sorduk. ‘Biz bu kamplara karşı çıkıyoruz, acaba yanlış bir şey mi yapıyoruz’ diye sorduk. Onların bize aktardıkları daha çok korkmamıza nenden oldu. Bir denetim yok. Dışardan STK ve uluslararası temsilciler giremiyor. Kamptan silahlı kişiler çıkıyor. Bu anlatımlardan sonra daha çok korktuk. Bu kamp için bilerek Terolar bölgesi seçildi. Buradaki amaç Alevi damarını yok etmek”.