Guardian önde gelen Pakistanlı yetkililerin ve Avrupalı istihbarat kaynaklarının, Washington’un yayımladığı uyarının yeni bir istihbarata dayanmadığı ve siyasi güdümlü olduğunu söylediklerine yer veriyor.
Pakistan’ın İngiltere’deki yüksek komiserine göre bu uyarılar, Pakistan’da insansız uçaklarla yapılan saldırıları meşru kılmayı amaçlıyordu.
Daily Telegraph gazetesi de aynı Pakistanlı diplomata dayanarak Obama yönetiminin gelecek ay yapılacak ara seçimler öncesinde, El Kaide saldırısı olasılığını abartmış olabileceğini yazıyor.
Gazeteye göre gelecek ayki seçimlerde Cumhuriyetçilerin büyük kazançlar elde etmeleri bekleniyor. Obama’nın Afganistan sicili de, bu süreçte yakından incelenecek.
Yerel komutanları ‘güvenlik için’ kiralayan şirketler
Guardian gazetesinin haberine göre, Amerikan Senatosu’nda tartışılan bir raporda, İngiltere merkezli bir güvenlik şirketinin, Taliban’a yakın yerel komutanları, para karşılığı kiraladığı iddia edildi.
Raporda, çok büyük miktarlarda paralar verilen İngiliz Armour Grubu dahil, bazı özel güvenlik şirketleri hedef alınıyor.
Rapor Armour Grubu’nun bir hava üssünü korumak için yaptığı ihaleye odaklanıyor. Rapora göre güvenlik için kiralanan yerel Afgan komutanlarından en az biri, Taliban’la yakın ilişki içinde bulunuyor.
Rapora göre şirket, yerel komutanları Quentin Tarantino’nun Rezervuar Köpekleri filmindeki gibi Bay Pembe ve Bay Beyaz diye adlandırıyordu.
Armour Grubu’nun adı, Afganistan’daki faaliyetleri nedeniyle ikinci kez bu şekilde gündeme geliyor. Şirket, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kabil büyükelçiliğinde güvenliği sağlamakla yükümlüydü, ancak Amerika merkezli bir izleme kuruluşunun, şirket çalışanlarının içki alemi yaptıklarını belirlemesi üzerine, yapılan anlaşma iptal edilmişti.
Komisyon Başkanı Carl Levin, senatoda yaptığı konuşmada genel anlamda Afganistan’daki özel güvenlik hizmetlerinin üstlendiği rolden bahsederken, güvenlik personelinin yeterince araştırılmadığını, eğitim ve malzeme yetersizliği bulunduğunu belirtti.
Raporda ayrıca güvenlik çalışanlarının, hava üssüne ilişkin hassas bilgileri Taliban’a aktardıkları yolundaki kaygılara yer veriliyor.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, raporun yayımlanması ardından, ülkesindeki özel güvenlik kuruluşlarının sayısını azaltma sözü verdi. Armour Grubu sözcüsü ise rapor inceleninceye kadar bir yorumda bulunmayı reddetti.
Yatırımcılar gergin
Financial Times gazetesine göre, yatırımcılar, Amerikan Merkez Bankası’nın Amerikan ekonomisini yeniden canlandırmak için agresif bir girişimde bulunmasının, enflasyonu tırmandırabileceği yolunda bahse girmiş durumda.
Guardian gazetesi ise, Dünya Bankası’nın, para kuru savaşları başlamadan, uluslararası topluluğa, işbirliğine gitmesi yolunda yaptığı çağrıyı aktarıyor.
Gazeteye göre Amerika ile Çin arasındaki anlaşmazlığın tırmanmakta oluşundan duyulan kaygılar, doların değerini düşürüyor. Guardian, Dünya Bankası Başkanının yerli ekonomiyi korumaya yönelik eğilimlere karşı uyardığını, IMF başkanı Dominique Strauss Kahn’ın ise, “küresel bir kriz karşısında sakın yerel çözümlere gitmeyin” dediğini vurguluyor.
İşçi Partisi’nin gölge kabinesi
İktidardaki Muhafazakar Parti’nin yıllık olağan kongresine ilişkin haberler, bu hafta İngiltere’deki gazetelerin manşetlerinden düşmedi.
Özellikle çocuk yardımlarındaki kesintilere ve işsizlikle mücadeleye ilişkin tartışmalardı öne çıkan.
Ancak bugün muhalefetteki İşçi Partisi’nin yeni lideri Ed Miliband’ın gölge kabinesine ilişkin haberler dikkat çekiyor.
Times, “Ed Miliband’ın kabinesinde 11 kadın olacak” diye yazıyor.
Gazeteye göre parti içi oylamada eski Çalışma Bakanı Yvette Cooper ilk sırada çıktı. Cooper’ı eski İskan Bakanı John Healey, ardından eşi ve parti başkan adayı Ed Balls izledi.
Hangi adayın hangi göreve geleceğine Miliband karar verecek. Miliband’ın, gölge Maliye Bakanlığı görevine Ed Balls’u getireceği tahmin ediliyor.
İsrail’den ‘sadakat yemini’ yasası
“İsrail, vatandaşlarını Yahudi devletine bağlılık yemini etmeye zorlayabilir.”
Independent gazetesi, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Yahudi olmayan yeni vatandaşlarını “demokratik Yahudi devleti”ne bağlılık yemini etmeye zorlayacak bir sadakat yasasına destek verdiğini yazıyor.
Temel olarak İsraillilerle evlenen Filistinlileri etkileyecek olan yasayı eleştirenler, bunun Araplar ve uluslararası çevrelerde, zaten dışlanan İsrail’e karşı tutumu, daha da körükleyeceğini savunuyor.
Ancak Netanyahu, vatandaşlık hakkı kazanmak isteyenlerin Yahudi devletine bağlılık yemini etmelerinin uygun olduğunu dile getirdi.
Netanyahu’nun sağ eğilimli kabinesinin, Pazar günü oylamaya sunulacak yasa taslağını desteklemesi bekleniyor. Yasa taslağı daha sonra İsrail parlamentosuna (Knesset) sunulacak.
Yasa, kabul edilmesi halinde Dönüş Yasası ile İsrail vatandaşlığını kazanmaya çalışanları etkilemeyecek.
İsrail nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan Araplar ise, yeni yasanın, sahip oldukları eşit hakları baltalayacağından, ayrıca Filistinli mültecilerin dönüş hakkını tehlikeye atabileceğinden endişeli.
Kaçakçılık vakaları ve Türkiye
Financial Times gazetesinden Delphine Strauss, “Türkiye’nin doğusunun boğazına kadar kaçakçılığa gömülü olduğunu” yazıyor.
Yazara göre, “Türkiye’nin İran’la uzun sınırı boyunca sıralı köylerde yoksulluk, işsizlik ve gümrük uygulamalarının cezalandırıcı niteliği, kaçakçılığı hayatın bir parçası haline getirmiş durumda. Halılardan araba parçalarına, uyuşturudan insan kaçakçılığına, yasadışı ticaret iyiden iyiye gelişiyor.”
Yazarın konuştuğu bir halı satıcısı, “Kaçak sınır ticareti olmasaydı, tüm bu bölge kuruyup giderdi” diyor. Eylül ayında üç kez Tebriz’e gitmiş ve kaçakçılara geri getirmeleri için halı başına 10 dolar ödemiş.
Strauss, “sınır ticaretinin, sadece yerel ekonomiyi değil, PKK militanlarıyla, onlarca yıldır süren çatışmaları da beslediğini yazıyor ve “Van ile çevresinde güvenlik güçlerine yönelik saldırılar nadiren görülüyor. Ancak yöre halkı, ABD ve AB’nin terör örgütü listesinde yer alan PKK’nın, mali kaynaklarını, kısmen, bu kaçakçıları haraca kesmekten sağladığını söylüyor.” diyor.
Yazara göre burası, Türk hükümetinin, İran’la 2008’de 10 milyar dolar hacmindeki yasal ticareti, beş yıl sonra üçe katlama hedefine ulaşmasından en fazla fayda sağlayacak olan bölge.
Ankara, İran’a yönelik Birleşmiş Milletler yaptırımlarına bağlı kalsa da, ilke olarak karşı ve Avrupa Birliği ile Amerika’nın tek taraflı ilan edeceği önlemleri benimsemeyecek.
Vivaldi’nin kayıp konçertosu
İtalyan barok müzik bestecisi Vivaldi’nin kayıp flüt konçertosu 250 yıl sonra hayat bulacak, diyor Guardian.
Habere göre konçerto, İskoçya Ulusal Arşivlerinde ortaya çıkarıldı.
Müzikolog Andrew Wooley, Gran Mogol adlı eseri inceledikten sonra bunun 1730’larda Lord Robert Kerr tarafından Avrupa’dan getirildiğini belirledi.
Eserin 1720’li yıllarda yazıldığı ve dört kısa ulusal konçertodan oluşan bir kuartetin parçası olduğu sanılıyor.
Hindistan’a atıfta bulunan konçertonun, Vivaldi’nin Dört Mevsim‘inin coğrafi karşılığı olduğu düşünülüyor.