5 Ekim Dünya Öğretmenler gününe Türkiye’de görevden alınan öğretmenler, öğretmen alımı için yapılan mülakatlarda yaşanan sorunlar damgasını vurdu.
5 Ekim Dünya Öğretmenler günü Türkiye’de buruk bir şekilde kutlanıyor. Eğitim-Sen bugün Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi ve basın açıklaması gerçekleştirirken, Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir de bir açıklama yaparak öğretmenlerin yaşadığı sorunların altını çizdi.
5 Ekim, 1966 yılında Paris’te yapılan ‘Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı’nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”’ni oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümü. 1993’ten beri de tüm dünya ve Türkiye’de ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutlanıyor.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle açıklama yapan Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük haklarının, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilediğine işaret ederek, şunları söyledi:
Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir.
Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır. Bu tür olaylar sonucunda hayatını kaybeden ya da ciddi sağlık problemleri yaşayan öğretmenler bulunmaktadır.
EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINI ÖĞRETMENLER ALIYOR
Meslek grupları içinde öğretmenlik mesleği, AKP iktidarları döneminde sistematik bir şekilde aşağılara çekilmiştir. 2002 yılında en düşük devlet memuru maaşından yüzde 100 daha fazla maaş alan öğretmen, bugün en düşük devlet memuru maaşını almaktadır.
Öte yandan, tamamen yandaşlarını kayırma amacını taşıyan, değerlendirme ölçütleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kıyıma uğratılmıştır. İktidarın taşeronluğunu yapan Hükümet-Sen kendi kadrolarına yer açabilmek için bu kıyımda etkin rol almıştır. Çağdaş, ilerici, devrimci, Atatürkçü yöneticiler tasfiye edilerek AKP’nin kapıkulu zihniyetine uygun yöneticiler atanmıştır.
Yine AKP iktidarı, 15 Temmuz’da gerçekleşen FETÖ darbe girişimini fırsat görerek bir tasfiye süreci başlatmış görülmektedir. FETÖ’yü temizleme bahanesiyle girişilen uygulamalar, muhalifleri yok etme girişimlerine dönüşmüştür.
672 sayılı KHK ile 28 bini MEB bünyesinde olmak üzere, 50 bini aşkın kamu personeli kamu görevinden ihraç edilmiştir. Son olarak terör örgütünü destekleyici faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle 11 bin 320 öğretmen görevden uzaklaştırılmıştır. Görevden almalarla var olan öğretmen açığı daha da artmıştır. Bu tabloya rağmen Milli Eğitim Bakanlığı, kadrolu öğretmen atamasından vazgeçmiş mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getirmiştir. Sözleşmeli öğretmen alımı için düzenlenen, sözlü sınavda ise öğretmenlere, “Reis deyince aklınıza kim geliyor”, “Peygamberimizi çocuklarınıza anlatır mısınız?”, “Amin alayları nedir?” soruları yöneltilmiştir. Bu durum mülakatta aranan temel ölçütün yandaşlık olduğunu ortaya koymuştur. Eğitim-İş, kamusal bir hak olan eğitimin niteliğini düşürecek sözleşmeli öğretmen uygulamasını yargıya taşımıştır.
Eğitim-İş olarak;
Eğitimin ulusal, bilimsel, laik ve kamusal esaslara dayandırılmasını, her aşamasında parasız olmasını,
Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmasını,
Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesini,
Gerici, ırkçı ve bölücü kadrolaşmanın önlenmesini, eğitim yöneticiliği için nesnel ölçütlerin geçerli kılınmasını,
Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini,
Okullarda “kölelik sistemi” veya “mevsimlik işçi” olarak adlandırılan ücretli öğretmen uygulamasına son verilmesini
Ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak, yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmesini,
Eğitimde etnik kimlik ve mezhep-tarikat gibi kimlikleri öne çıkartacak ithal müfredat programları yerine, ulusal, laik, bilimsel ve halktan yana programlar uygulanmasını,
Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grev ve toplu sözleşme hakkının tanınmasını istiyor;
Yaşadığımız bütün sorunlara rağmen bütün öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.
EĞİTİM-SEN’İN TALEPLERİ
Eğitim-Sen ise yaptığı açıklamada şunları vurguladı:
Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Dünya Öğretmenler Günü’nü darbe girişimi sonrası yaşanan ihraçlar, açığa almalar, gözaltı, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşılamaktadır. Türkiye’de on binlerce öğretmen sadece sendikalı olduğu, sendikalarının aldığı eylem kararlarına katılarak demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmak ve sindirilmek istenmektedir. Sendikal faaliyetleri yasa dışı bir şekilde şuç kapsamına almaya çalışan MEB’in zorlaması ile 20 bine yakın Eğitim Sen üyesi cezai yaptırımlar üzerinden yıldırılmaya çalışılmaktadır.
Yıllardır genelde kamu istihdamında, özelde ise eğitimde güvencesiz, esnek ve performansa dayalı istihdam politikalarını hayata geçirmek isteyen hükümet, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çıkardığı 668 sayılı KHK ile mülakat uygulaması üzerinden “sözleşmeli öğretmenlik” uygulamasını başlatmıştır. Yapılan mülakat sınavlarında sorulan sorular tam bir kara mizah örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Mülakata alınanlar öğretmenlik mesleği ile uzaktan ve yakından ilgisi olmayan sorulara muhatap olmuştur. Sorulan sorular arasında “Reis denilince aklınıza kim geliyor?”, “Oruç tutuyor musunuz?”, “Yılbaşı kutlaması yapıyor musunuz?, “Gezi’ye katıldınız mı?” vb gibi öğretmenlik mesleği ile hiç ilgisi olmayan, tamamen siyasi içerikli sorular bulunması, iktidarın mülakat uygulamasını daha önce yaptığı gibi “siyasi torpil” olarak işlettiğini göstermektedir.
Yapılan mülakat sınavlarının öğretmen yeterliliklerini ölçmekten çok siyasal beklentileri karşılama amacına hizmet ettiğini yaşayarak bir defa daha görmüş olduk. Bu nedenle torpile ve önceden hazırlanmış listelere dayandırılma endişesi yaratan mülakat sınavları iptal edilmeli öğretmenler KPSS puan üstünlüğü sıralamasına göre kadrolu olarak atanmalıdır.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü hukuksuz ihraçlar ve açığa almalar nedeniyle okullarından ve öğrencilerinden fiilen koparılan on binlerce eğitim emekçisi büyük bir burukluk, endişe ve gelecek kaygısı içinde karşılamaktadır. Bir taraftan ihraçlar ve açığa almaların yarattığı mağduriyetler artarken, sözleşmeli öğretmen atamalarında yapılan mülakat sınavlarında sorulan siyasi içerikli sorular üzerinden yapılan adaletsiz değerlendirmeler, darbe soruşturmalarında yandaşlar kollanıp korunurken, yandaş olmayanların ötekileştirilip dışlandığı tehlikeli bir süreç yaşanıyor.
Ömürleri darbelere karşı mücadele ile geçmiş, her darbenin ardından en ağır bedelleri ödeyen eğitim ve bilim emekçileri yeniden büyük bedeller ödemeye mahkum edilmek isteniyor. Yanlış eğitim politikalarına karşı muhalefet eden eğitim emekçilerine, darbecilerin başarılı olması halinde yapılacakların bizzat sivil iktidar eliyle hayata geçirilmesini onaylamamız mümkün değildir.
Emek, demokrasi, hak, özgürlük ve barış talebini örgütlü mücadelesinin olmazsa olmazı olarak gören Eğitim Sen’li eğitim emekçileri, darbe girişimine karşı dik duruşlarını her dönem ortaya koymuştur. Örgütlü mücadelesi boyunca laik, bilimsel ve anadilinde eğitimi savunan, her fırsatta demokrasiye, temek hak ve özgürlüklere sahip çıkan eğitim ve bilim emekçilerinin darbeci zihniyetle hareket edenlerin hedefi olması kabul edilemez.
Baştan sona hukuksuz, somut hiç bir belgeye ve yargı kararına dayanmayan, manipülasyon, iftira ve yalan haberlere dayanarak örgütlü mücadelemize saldıranlar, darbe girişimini gerçekleştirenlere karşı yürütülen mücadeleyi sulandırmaya son vermeli, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ya da açığa alınan herkes görevine iade edilmelidir.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, bizler için sadece “kutlanan” bir gün değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü mücadelenin simgesi olan evrensel bir gündür. İçinde bulunduğumuz bütün olumsuz koşullara, sendikal faaliyetlerimizi baskı alıntına alma girişimlerine, darbeci zihniyetin eğitime yönelik dayatmacı politikalarına karşı örgütlü mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Eğitim Sen olarak, dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.