Norveç’te Cuma günü 76 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı ve silahlı saldırıyla ilgili haberler İngiliz gazetelerindeki ağırlığını koruyor.
Independent, katliam zanlısının “Avrupa’yı İslam’dan kurtarmak için yaptım” sözlerini öne çıkarıyor. Zanlının Norveç İstihbaratı’nın izleme listesinde olduğunu aktaran gazeteye göre, Norveçli yetkililer, Nisan ayında Polonya’dan kimyasal madde satın alan 60 kişiyi şüpheliler listesine aldı. Ancak sonradan bunun yasal bir işlem olduğuna ve miktarın da takibat gerektirecek kadar büyük olmadığına karar verildi. Şimdi bu kimyasal maddelerin patlayıcılarda kullanıldığı düşünülüyor.
Independent, suçlu bulunması halinde mevcut yasalarla en fazla 21 yıl hapis cezasına çarptırılabileceği söylenen zanlının mahkemede propaganda yapmasını engellemek için duruşmasının basına kapalı gerçekleştirildiğini aktarıyor. Northampton Üniversitesi’nden Dr. Matthew Feldman ise bu gazetedeki yazısında katil için katliamın ikincil önemde bir iş olduğuna asıl amacın propaganda yapmak olduğuna dikkat çekerek, “Katliam iştah açıcıydı. Ana yemek duruşma” diyor.
Norveç’te yayımlanan Aftenposten gazetesinin yazarlarından Muhammed Usman Rana ise Independent’ta saldırıyı özetle şöyle yorumluyor:
“Norveç’te böyle bir trajedi nasıl yaşanabilir? Bu saldırı, Norveç’i ve dünyanın Birleşmiş Milletler’in kaliteli yaşam endeksinde sık sık birinci olan barışçıl, güzel ve uyumlu ülkeme bakışını değiştirdi. Zanlıya göre saldırının nedeni Norveç’in açık, ilerici ve en önemlisi çok-kültürlü bir toplum olması. Zanlı tuhaf manifestosunda çok-kültürlülüğü yaratanların yok edilmesi gerektiğini söylüyor. Ve Müslümanların Avrupa’yı ele geçirme korkusundan söz ediliyor. Bu fikirler, Norveç’e ya da Avrupa’ya özgü değil. Ama Norveç, çok-kültürlülük karşıtı bir aşırılık yanlısının bu şekilde saldırısına uğrayan ilk Avrupa ülkesi oldu.”
‘Norveç’in göçmenleri daha uyumlu’
Başkent Oslo’da nüfusun yüzde 20-25’inin 1960-70’lerde Pakistan, Türkiye ve Fas’tan gelen göçmenlerden oluştuğunu belirten yazar şöyle devam ediyor:
“Son rakamlar Norveç’te 120-150 bin Müslüman olduğunu gösteriyor. Ama burada Londra’daki gibi meydan okuyan gettolar, mahalleler yok. İkinci nesil göçmenler, Avrupa’daki diğer göçmenlere kıyasla daha fazla okumuş, çok daha iyi entegre olmuş ve aidiyet duygusu taşıyan kişiler. Norveç, çok kültürlülük karşıtlığının siyasi güce ulaştığı Danimarka, Hollanda, İsviçre ve Fransa’dan farklı bir ülke.
Müslümanlık karşıtı çıkar grupları, sorumlu siyaset sınıfının herkes için liberal devleti savunması nedeniyle siyasi bir güce kavuşamadı. İnternet ve blog dünyası, fikir teatisinin yapıldığı ve bu tür aşırılıklara taraftar bulunan en önemli mecra oldu. Cuma gününe kadar Norveç, siyasetçilerin korumaları olmadan halkın arasında dolaştığı bir demokrasiydi. Ama açıklık bizi tehlikelere de açık hale getirdi. Fakat saldırı, bizi birbirimize bağladı.”
‘Ütopya’nın sonu’
Financial Times, Norveç’teki saldırı için “Ütopya’nın Sonu” derken, ülkedeki bazı kişilerin hükümeti aşırı sağın güçlenişini görmezden gelmekle suçladığını belirtiyor.
Guardian gazetesi, zanlının İngiltere’deki aşırı sağcı gruplarla bağlantısı olduğu yolundaki iddialarının ülkede endişe yarattığını aktarıyor. Gazeteye göre, Başbakan David Cameron, zanlının iddialarını son derece ciddiye aldıklarını söylerken, İçişleri Bakanı ülkenin terörle mücadele stratejisini gözden geçirmesi için baskı altında.
Borçlanma tavanı krizi
Financial Times gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri’nde zaman daralmasına rağmen borç tavanının yükseltilmesi konusunda Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında hala uzlaşma sağlanamaması nedeniyle yatırımcıların dolardan kaçmaya başladığını yazıyor.
Gazeteye göre, kriz nedeniyle yatırımcılar İsviçre Frangı ve altın gibi diğer araçlara yöneldi. Dolar, İsviçre frangı karşısında tarihinin en düşük seviyesine geriledi.
Financial Times krizin küresel ekonomiye zarar vermesinden endişe eden Uluslararası Para Fonu IMF’nin de soruna bir önce çare bulunmasını istediğini belirtiyor.
‘Kaddafi Libya’da kalabilir’
Times gazetesi, İngiltere’nin Libya’daki çıkmazın aşılmasını kolaylaştırmak için Kaddafi’nin Libya’yı terk etmesi şartından vazgeçtiğini aktarıyor. Gazeteye göre, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Kaddafi’nin iktidarda olmadığı sürece, istediği kadar Libya’da kalabileceğini söyledi. İngiltere daha önce Kaddafi’nin derhal ülkeyi terk etmesi ve Lahey’deki Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanması gerektiğini söylüyordu. Ancak Fransa ve Libya’daki isyancılar, ilerleme sağlanması için bu talepten vazgeçilmesini isteyince Londra yalnız kaldı.
Arap Baharı Türk turizmini patlattı
Guardian gazetesi, Arap Baharı’nın Türk turizminde patlama yarattığını yazıyor. Gazetenin İstanbul çıkışlı haberinde özetle şöyle deniyor:
“Arap Baharı’yla birlikte, daha önce yaz tatillerini Suriye ve Mısır’da geçiren Suudi Arabistan, Kuveyt ve diğer Körfez ülkesi vatandaşları bu yıl daha kuzeye yöneldi. Turizm Bakanlığı’na göre, Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten rezervasyonlarda yüzde 75 oranında artış var ve Ramazan öncesinde İstanbul ve Bursa’daki oteller tamamen doldu. “
Arap turistlerin Arap ülkelerinde yaşanan çalkantı nedeniyle, daha güvenli buldukları için Türkiye’ye geldiklerini belirten gazeteye göre, bazı Arap turistler, dil sorununa rağmen Türkiye’de hiç yabancılık hissetmediklerini söylüyorlar:
“Türkiye’de yaklaşık bir milyon Arap yaşıyor. Ve Arapça’ya talep artıyor. Uzun bir süre Arap komşularından ve Osmanlı geçmişinden uzaklaşan Türkiye’de bir zamanlar Arapça öğrenmek, sadece din bilginlerinin ihtiyaç duyacağı, gericilik gibi görünen bir şeydi. Şimdi özel dershanelerde Arapça kursları yaygınlaşıyor, mağazalar Arapça bilen eleman arıyor. İstanbul’un dışında Arap turistlerin diğer gözdesi Uzungöl ve Trabzon. Alman ve İngiliz turistleri cezbeden Antalya ve Fethiye’ye Araplar çok ilgi göstermiyor. Onlar yazın serin yerleri tercih ediyor. Aynı şekilde, Batı Avrupa ülkeleri Araplar için cazibesini yitirmeye başladı. Suudi Arabistan’da yaşayan Ürdünlü bir kadın, “11 Eylül saldırılarından sonra İngiltere ve diğer ülkeler vizeyi zorlaştırdı. Türkiye Müslüman bir ülke. Kültürleri bizim kültürümüze yakın. Helal kesim et sorunu yok. Örtülü kadınlar sorun yaşamıyor. Peçe yasaklandığı için Suudi kadınlar artık Fransa’ya gitmiyor’ diyor.”
BBCTürkçe