Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya’da koalisyon ortaklarının başta karşı çıktığı, finans şirketlerine vergi getirilmesi konusunda şimdi uzlaşma sağlamasını değerlendiriyor:
“Bankalara özel vergi getirilmesi, mali faaliyetler vergisi ya da mali işlem vergisi… Birçok kişi bunların tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyor. Büyük olasılıkla bunun onlar için önemi de yok. Onlar için önemli olan, bankaların ödeme yapması. Eğer bu konuda bütün taraflar işin içine çekilmezse o zaman bu işlemlerin başka bir yerde, daha az kontrol edilebilecek biçimde yapılması tehlikesi ortaya çıkar. Bankalar bunu kabul etmezse, bu onların kredi olanaklarını olumsuz etkiler. Bankaların kredi verebilmelerine, ekonominin işlemesi için ihtiyaç var. Ya da bankalar masrafları müşterilere yüklemeye devam eder. Bu, özellikle emekliliğine yatırım yapanları, devlet tarafından desteklenen ancak sonra yine devlet tarafından para sızdırılan vatanadaşları olumsuz etkiler. Mali işlem vergisinin sadece spekülatörleri etkileyeceğine inananlar, muhtemelen katma değer vergisini de sadece büyük mağaza zincirlerinin ödeyeceğine inanıyor demektir.”
Süddeutsche Zeitung aynı konuyla ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Yatırımcıların öfkesi sürerken, Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi vergi indirimi sözünden cayarak bunun yerine harcalamalarını nasıl kısabileceğini tartışıyor. Seçmenleri bu şekilde kazanamayacağını anlayan partide, işte bu nedenle finans sektörüne vergi getirilmesi isteğinin giderek artması, şaşırtıcı değil. Bu noktada çözümün nasıl görüneceği de belli: Gidilen istikamet doğru. Bankalarda üst düzey yöneticilerin aldığı ikramiyeler giderek kabarırken, bankalar doğan krizin masrafını ödemeli. Yoksa vatandaşlar hükümet partilerini seçmeyi reddedecektir.”
Bonn’da yayımlanan General-Anzeiger aynı konuyu şöyle yorumluyor:
“Alman hükümetinin sloganı şu: Borsada spekülasyon yapmayı göze alabilenler, doğacak masrafı da ödemek zorunda. Ya da spekülasyonlar sayesinde kazanç sağlayanlar, bunu devletle paylaşmak zorunda. Bu, bir sol hükümetin gizli planı değil, aksine aslen ekonomiye yakın olan Hrıstiyan Birlik Partileri ile Hür Demokrat Parti’nin çözüm planı. Düne kadar dile getirilen kulağa hoş gelen prensipler, Avrupa’nın geleceği için verilen mücadelede varlığını kaybetti.”
Konuyla ilgili aktaracağımız son yorum Landeszeitung‘dan:
Derleyen: Hülya Topcu – Editör: Beklan Kulaksızoğlu