Christian Science Monitor İsrail’in yardım filosuna düzenlediği baskın sonrasında Türkiye’nin Avrupa’yla ilişkilerini değerlendiriyor:
“1994’ten bu yana Avrupa Birliği eski Varşova Paktı üyelerini de içine alarak üye sayısını dokuzdan 27’ye çıkardı. Ancak AB, özel bir kulübün güvenlik görevlisi gibi Türkiye’yi sürekli olarak kapının dışında tuttu. 2006’da Almanya ve Fransa’nın verdiği olumsuz cevabın ardından, Türkiye AB’ye alınmayacağı sonucuna vardı ve daha bağımsız bir yol izlemeye başladı. Becerikli Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun girişimleriyle Türkiye, komşusu olan Suriye, İran, Irak, Bulgaristan, Yunanistan ve hatta Ermenistan’la ilişkilerini yumuşattı. Eski Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Verdine ise Türkiye’nin Avrupa’ya sırtını dönmesinin kendi çıkarına olmadığını söylüyor. Vedrine, ‘üyelik görüşmeleri başarısız olsa bile Türkiye’yi kaybedeceğimizi sanmıyorum’ diyor.”
New York Times yazarı Thomas Friedman da, Türkiye’nin ekseninin değiştiği görüşünü destekleyen bir makale kaleme almış. Friedman, Türkiye’nin artık bir denge unsuru olmadığını savunuyor:
“Son birkaç yılda Türkiye’nin içinde ve çevresinde yaşanan bazı boşluklar, İslamcı hükümetin Batı ile Doğu arasında bir denge unsuru olmaktan uzaklaşmasına yol açtı. Bu boşluklardan ilki Avrupa Birliği’nden kaynaklandı. Türkiye, güneye baktığında bir başka boşluk gördü, Arap-Müslüman dünyasında liderlik eksikliğini fark etti. Erdoğan, İsrail’e karşı sert bir tavır takınarak, Türkiye’nin Arap dünyasında ve Arap pazarındaki etkisini hızla artırabileceğini gördü. Türkiye’nin içinde de bir boşluk var. Laik muhalefet partileri bir kargaşa içinde, ordu gizli telefon dinlemeleri yüzünden sinmiş durumda, basın hükümet baskısı yüzünden hızla oto sansüre sürükleniyor.”
USA Today Başkan Barack Obama’nın Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısına ilişkin politikasının bazı haksız eleştirilere uğradığını yazıyor. Ancak gazete, bazı konularda da Obama’yı yetersiz kalmakla suçluyor:
“Amerika’nın on yıllardır çözemediği yabancı petrole bağımlılık sorunu konusunda Obama’nın Salı günü söylediklerine eklenecek fazla bir şey yok. Obama’nın vereceği asıl sınav, petrol sızıntısı temizlendikten sonra da sürecek olan bu sorunu çözüp çözemeyeceğidir. Amerika, kullandığı petrolün üçte ikisini ithal ediyor ve çoğu düşman olan ülkelere para ödüyor. Büyük bir çaba harcansa bile, Amerika’daki 245 milyon araca, sıvı yakıtlar dışında bir alternatif yakıt bulmak on yıllar alacaktır. Ayrıca bu alternatifi üretmek için harcanacak olan paranın yüksekliği, siyasi açıdan sorun yaratacaktır. Buna rağmen, bu felaketten iyi bir sonuç çıkartmanın en doğru yolu budur”
Washington Post bazı eyaletlerde polis ve itfaiye görevlilerine sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı tanınmadığını hatırlatıyor. Ancak gazete, bu yasağın kaldırılması için hazırlanan yasa tasarısına karşı çıkıyor: