AKP’nin on dört yıllık iktidarı boyunca laik eğitime karşı yürüttüğü mücadele sonucu gericileşen eğitim sistemine önümüzdeki yeni dönemden itibaren bu kez “Osmanlıcılık” damgasını vuracak
Eğitim görmeyen 3 milyona yakın öğrenci, aile bütçelerinde büyük yük oluşturan eğitim harcamaları, kalitesizleşen, merdiven altına inen eğitiminin sorunları çığ gibi büyürken AKP eğitim politikalarını gericiliği temel alarak sürdürüyor.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay koordinatörlüğünde eğitim uzmanları Ali Taştan ile Şafak Akça’nın hazırlayarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğu “Eğitim Sistemindeki Güncel Gelişmeler” başlıklı rapor, AKP iktidarları döneminde eğitimde yaşananları bütün boyutları ortaya koydu.
Türkiye’nin 4+4+4 yasası “laik eğitim” anlayışını terk ettiği vurgulanan raporda, sorunun sadece okullara konulan seçmeli dini dersler ve karma eğitim uygulaması ile sınırlı olmadığı belirtildi. Medrese tarzı yasa dışı sözde eğitim kurumlarının görmezden gelindiği, merdiven altı dershaneler, etüd merkezleri, okul öncesi eğitim kurumlarının, kursların açıldığı, cemaat-tarikat şeyhlerinin kitapları okullara sokularak zorla okutulduğu ifade edildi.
Ana başlıkları ile raporda yeralan tespitler şöyle:
2 milyon 715 bin çocuk okula gidemiyor
Zorunlu eğitim kapsamındaki 6-18 yaş arasındaki 19 milyon 659 bin 591 çocuktan 2 milyon 715 bin 81’i okula gidemiyor. Bu yüzde 14’lük dilim içinde okula kayıt bile yaptırmayan çocukların sayısı ise 2 milyon 70 bin 633.
İmam hatiplerde yüzde 100 artış
4+4+4’den sonra İmam Hatip Liselerinde yüzde 100, öğrenci sayısında ise yüzde 98 artış yaşandı.
4+4+4 ile İmam Hatip Liselerinin orta kısımları açıldı, okul sayısı bin 961’e öğrenci sayısı ise 524 bin 295’e ulaştı.
Anadolu İmam Hatip Liselerinde ve İmam Hatip Ortaokullarında toplam 1 milyon 201 bin 500 öğrenci eğitim görüyor.
Diğer tüm kademelerde burslu öğrenci sayısı azalırken din öğretiminde bir yılda yüzde 27 oranında artış oldu.
Özel kurumlar arttı
4+4+4 ile özel okulöncesi eğitim kurumlarında yüzde 34,8, özel ilkokullarda yüzde 40, özel ortaokullarda yüzde 72, özel liselerde ise yüzde 182,9 oranında artış yaşandı. Devlete ait ilkokullar yüzde 10,8, ortaokullar yüzde 1,8, liseler ise yüzde 18,7 oranında azaldı.
Vakıf ve derneklerin önü açıldı
AKP, vakıf ve derneklerin kaçak eğitim merkezi açmalarını kolaylaştırmak için iktidara geldiği günden bu yana çalıştı. 2013’de kanuna aykırı eğitim kurumu açan, çalıştıran ve çalışanlara verilen 3 yıla kadar hapis cezası kaldırıldı.
2012’te Kur’an kurslarının denetimi MEB’den alınarak Diyanet’ verildi. Yaş sınırı kaldırıldığı için 3-6 yaş çocuklar da Kur’an kurslarına alınmaya başlandı. Ayrıca ilkokulu bitiren öğrenciler velisinin izni ile yatılı Kur’an Kurslarına kayıt yaptırabiliyor. Yatılı Kur’an Kursları ile öğrenciler vakıf ve derneklerin ideolojilerine teslim edildi.
Kur’an kursu sayısı ve katılan kursiyer sayısı artmıştır. Diyanet’in son verilerine göre 15 bin 457 merkezde 40 bin 432 derslikte 36 bin 576 personelle 1 milyon 116 bin 509 öğrenciye kurs verilmektedir. Kurs veren personelin 17 bin 425’i geçici görevlidir. Bu personelin çoğunun eğitim ve bilgi seviyeleri, Kur’an kursunda eğitim vermeye yeterli değildir.
Sıbyan mektepleri
Son dönemde ülke genelinde Yaz Okulu, Çocuk Kulübü, Kuran Kursu ve Anaokulu adı altında Osmanlıda var olan SIBYAN MEKTEPLERİ yeni bir eğitim kurumu faaliyet göstermeye başladı. Bu kurumların cemaatlerle bağlantılı oldukları tahmin edilmektedir.
Anayasal düzene aykırı, Milli Eğitimin temel ilkeleriyle amaçlarına ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırı faaliyette bulunan bu “mekteplerin” Milli Eğitim Temel Kanunu’nda ifadesini bulan “laik, demokratik, bilimsel, eşitlikçi ve karma eğitim” anlayışına tamamen aykırı olan bu okulu açanlar değil; kuruluşuna ve faaliyetine izin verenler de sorumlu olacak.
Karma eğıtımden vazgeçiliyor
Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı bazı okullarımızda karma eğitim uygulamasına son verdi. Ankara’da, Bursa’da, Aydın’da velilerin yoğun talebi gerekçe gösterilerek bazı okullarda kız ve erkek sınıfları ayrılarak eğitim-öğretim yapılmaya başlanmıştır.
Yeni Osmanlıcılık
“Yeni Osmanlıcı” düşüncenin ağırlık kazandığı yeni eğitim programı taslağı da raporda incelendi. Programlarla ilgili değerlendirmeler ise özetle şöyle:
Programın inkılap tarihi ve ulus devlet modelini göz ardı ettiği açıktır ve programın ‘batılı liberal model’in son yıllarda ulaştığı duruma göre dizayn edildiği övgüyle anlatılmaktadır.
Giriş bölümünde açıklandığına göre, ‘Bilgi Çağı’nda bireylerin sahip olması gereken temel beceriler yanında millî ve evrensel değerleri de kazanım haline getirmek’hedeflenmektir.
Şüphesiz ki bu hedefler itiraz edilecek hedefler değildir. Ancak programın geneli incelendiğinde “milli” ifadesinden “Osmanlıcılık”ın anlaşıldığı açıktır.
Programda savunulan bilim felsefesi çok yanlı bir şekilde dile getirilmiş ve Avrupa tarihi üniteleri, Coğrafi Keşifler, Reform, Rönesans, Aydınlanma Çağı, Fransız Devrimi gibi önemli dönemeçler ile tarihimizi doğruda etkileyen gelişmeler programda hak ettiği yeri alamamıştır. Timur Devleti, Cengiz İmparatorluğu, Roma ve Bizans İmparatorlukları, Anadolu ve Mezopotamya Uygarlıklarına yer verilmiş görünmemektedir.
Tarih eğitimi “Çağdaş Eğitim” adı altında “Yeni Osmanlıcılık” ideolojisine uyarlanmakta, Osmanlı Tarihi’ne ağırlık verilirken ve bu dönem olumlu yönleriyle ön plana çıkarılırken Cumhuriyet Tarihi ve Atatürk geri plana düşürülmektedir.
Program ilahiyat kökenli tarihçilerin elinden çıkmış izlenimi vermektedir. Sürekli akılcılık eleştirici yapılmakta ve bilimsel değil dini referanslar ile hareket edilmektedir. Tarih dersi bazı ünitelerde İslam Felsefesi ya da İslam Hukuku dersi ile yer değiştirmiş görünmektedir. Özellikle 9. sınıf 7. ve 8. üniteleri buna örnek gösterilebilir.