Rachel Corrie, ABD’li insan hakları eylemcisi. Siyonist İsrail’in, işgal ettiği Filistin topraklarında evlerin yıkımına ve insanların öldürülmesine karşı durduğu/olduğu için, buldozer ile ezilerek öldürüldü.
Rachel Corrie, adanmışlığı ve azmi ile ilk kez Türkiye’ye geldi. Çocukluğundan bu yana yazdığı günlüklerinden esinlenirek tiyatroya uyarlanan “Benim adım Rachel Corrie” dün İstanbul’da, Muammer Karaca Tiyatrosu’nda, seyirci ile buluştu. Rachel’in kendi hikayesini kendisinin anlattığı, kaleminden günlüklerine dökülen oyunda; yaşadığı Dünya’ya farklı bakan, onu umursayan, değişen ve onun için etkin olmaya çalışan genç bir kadın yaşadı dün akşam sahnede.
Fallara inanmaz ama burcu Koç. Ve Çin astrolojisine göre Koyun. Zaten Rachel’de kuzu demek. Ama onun “karnında bir ateş var” Şair ve yazar olmaya karar verdiği gün, yaşadığı şehirde de kalmaya karar vermiş gibi! Kararından sonra, artık, “Yazdıklarının beğenilip beğenilmemesi, karnının doyup doymaması, onunla dalga geçip geçmeyecekleri önemli değil”. İçinde sınırsız ve sonsuz ateş. İçinde yangın. İçinde koca bir soluk.
ÖLMEDEN ÖNCE TANIŞMAK İSTEDİĞİ BEŞ KİŞİ
Sesi güzel olsa gerek ki Rachel, beste yapmayı seviyormuş. Bestelerinden biri şöyle: “Doğduk yanlız, öldük yanlız. İnsan ıssız, yapayalnız. Haykır gerçeği geceye. Sonra izin ver sessizliğe . Korkma korkma kendini dinle. Yaşamak zor. Yaşamak bu işte. Haydi koş korkma hiçbir şeyden, hayat bu işte. Korkma korkma git öteye. Ölmek zor. Ölmek bu işte.”
Ölmeden önce tanışmak istediği 5 kişi varmış Rachel’in: Kimilerine göre deli, kimilerine göre dahi Salvador Dali, Ünlü usta Karl Yan, Siyahilerin kaderini değiştirmiş kişi Martin Luter Kin, John Kennedy ve “Napolyon’un yavuklusu Josefin”
SONSUZA KADAR SEVECEĞİ BEŞ KİŞİ
Rachel Corri, her yıl açlıktan ölen 40 bin çocuğu seviyor ama sonsuza kadar seveceği de 5 kişi varmış: Şair Raymen Diko, “Tek kurtarıcı İsa”, Büyük şair Li Komins, gremer kurallarını alt üst eden yazar Gerhurt Suthaya, uzun suratlı kadın yazar Zelda Mıssore ve bir de onların dışında Carly Çaplin.
‘BİLİNMEYEN YERLERLE İLGİLİ GERÇEK BİLGİLERİ ORTAYA ÇIKARMAK’
Üniversitede Yerel Bilimler Sınıfı’na yazıldığında, “Ne zoru olduğunu” bilmiyormuş. Derste bol bol toplumla kaynaşmışlar. Onunsa toplum fobisi… Topluma faydalı olmak gibi bir niyeti yokmuş önceleri. Sadece, “Bilinmeyen yerler hakkında gerçek bilgileri ortaya çıkarmayı” düşünmüş. Kendisine göre, “Tırı vırı bilgiler”
“Hangi tarafı tutmak gerekir” diye düşündüğünde, tarihe bakmış: “Bir kadın sorgusuz sualsiz” tutuklanmış. Amerika’ya saldırı planları olan biri, daha, “saldırmayı düşünürken!” tutuklanmış. Ve ona, “Pis bombacı” demişler… Bunların arasında ne olduğunu düşünmek, onu, toplum içinde olmaya zorlamış.
Rachel, artık, toplantılar düzenliyor: İki ayrı konferans… Evsizlerle bir dolu toplantı… Belediye meclisine gitmiş. Toplum söyleşilerine katılmış. Hatta, “1 Mayıs’a bile” katılmış.
‘GE-Lİ-YO-RUM!‘
Gazze yolculuğuna “Crees” vesile olmuş. Uzun uzun yazışmışlar Cres Gazze’deyken: “Sevgili Crees, ben de buralarda bir yıldır, küresel adalet meseleleri ile ilgileniyorum ve savaş karşıtı çalışmalar yapıyorum. Ama aslında, bu çalışmalarımız, Amerikan dış politikasından doğrudan etkilenen insanlardan çok kopuk. Olimpia’da yaşarken, kendimi dünyada farklı yerlerde yaşayan insanlardan çok soyut hissediyorum. Çünkü burada bütün hayatım ve bütün eylemciliğim buraya bağlı. Crees ben bir süredir, içten içe, vergilerimizle beslenen Amerikan Ordusu’nun girdiği yerlere gidip, oradaki insanlarla tanışma ihtiyacı duyuyorum. Evet Gazze’ye gitmem gerek. Ge-li-yo-rum!”
BALIKLAR TAKILIYOR ‘AĞINA’
Normalde ödev teslim etmek için yatağından kalkmayan biriymiş Rachel. Ama Gazze’ye gitmesi gerek. Kim peki bu insan. Rachel Corrie… “Bu duruma nasıl geldim?” diye sormuş. Cevabı çok basit. Belki de beklenmedik. Evet, kesinlikle şaşırtıcı: Somon balıkları, bunun sebebi.
Somon balıkları onu, hayat tarzını değiştirmeye itmiş. Bir delikten geçen, marinadaki bir borudan geçen somon balıkları… “Her sene, somon balıkları, o deliğin içinden yüzerek evlerine dönmeye çalışıyorlar. Orda o somon balıklarının olduğunu öğrendikten sonra bir daha unutmak çok zor… Gecenin bir yarısı paçoz çizmelerinle, kafan güzel, tıpış tıpış evine doğru yürüyorsun. Sonra, somon balıklarının o ışıklı yüzlerini hayal ediyorsun. Kapının arkasında somon balıkları öööylece yüzerken onları umursamamak çok zor… Gün ışığına çıkmak üzereler. Somon balıkları tırı vırı olmayan koskoca bir tarih. Onlar bizden önce de vardı. Şimdi yaşadığım yere bakıyorum. Tek istediğim şey; istediğim şeyi yapmak”
VE UMUT
Rachel Corrie, o vakitten sonra sahip olduğu şeyleri şöyle not etmiş/ sahnede şöyle anlatılıyor: “Sahip olduğum şeyler: Bir kedi, küçük eller, yamuk yumuk ayaklar, yüzler, dirsekler, baldırlar, bir gırtlak, bir göbek, tırnaklarımın içinde pislikler, ülkemin dört bir yanında unuttuğum günlükler, 8 tükenmez kalem, keskin dişler, boncuk gözler ve umut”
İstediği şeyler: Sebze ile dolu bir bahçe ve evirip çevirebilmek için toprak, ahududular ve gizemli aşığı tarafından öpülmek (çaktırmadan)
Gazze’ye yola çıkmadan önce oraman gitmiş Rachel Corrie. Patikadan aşağıya indiğini, derenin üzerindeki küçük tahta köprüde durup boydan boya uzanan dereye baktığını anlatmış/ yazmış. Sonra; botlarını, çoraplarını çıkarıp karşıya geçmiş. Ve ormana şarkı söylemiş: “Doğduk yanlız, öldük yanlız…”
BARIŞ GÖNÜLLÜLERİNE DERS!
25 Ocak 2003’de O, artık, Kudüs’te. Başka çocuklar için, umursadığı için orda… Amerika’nın Washington eyaletinden Olimpia’dan gitti. ABD pasaportu olduğu için giderken sorun yaşamadığını söylüyor. Kudüs’de barış gönüllülerine, İsrailliler tarafından eğitim semineri verilmiş. İlk dersteki notları ile, “Üstünüzde silah olarak kullanılabilecek hiç bir şeyi taşımayınız. Sakın kendi kendinize her hangi bir eylem başlatmayınız ve sakın koşmayın. Çünkü kaçıyorsunuz zannederler. Öldürülürsünüz” telkinlerinin verildiğini anlatıyor.
Eğitim devam ederken sesler duyuyor Rachel ve diğerleri. Arap ezgileri ile bir düğün alayı. İlk kez dinliyorlar gibi. Birden seslere yeni sesler karışıyor. “Pata pata pata vuuu. Pata pata vuuu. Çığlık sesleri, siren sesleri” Ve o tarihten sonra savaş gerçek oluyor. Öldürülen insanlar gerçek. Kurşunlanmış evler, bombalanmış hayvanat bahçeleri görüyor artık Rachel. Kontrol noktalarında saatlerce beklerken; yaşlıların, çocuklu kadınların ve ağlayan çocukların ne yaptığını görüyor. Ana kontrol noktaları kapalıysa; üniversitelilerin okullarına, çalışanların işe gidemediğini, ilaç bekleyen hastanın gözünün yolda kaldığını görüyor. Ve Refah’ın nüfusu 140 bin. Sedece Mısır sınırındaki kontrol noktasından geçişler sağlanabiliyor.
Ve Rachel Corrie, tüm bu gördüklerinin yanında sadece 3 ay hayatta kalabildi Filistin’de. “Benim adım Rachel Corrie” dün İstanbul’da, Setenay Yener’in oyunculuğuyla sahne aldı.
CİNDY CORRİE: FİLİSTİN’DE HALA ACILAR DEVAM EDİYOR
Oyunun, Türkiye’de ki ilk gösterimine Rachel’in anne ve babası Cindy ve Craig Corrie’de katıldı. Anne Corrie, Türkiye’ye geldiği için onur duyduklarını anlattı. Gün içerisinde, Mavi Marmara gemisini ziyaret etmişlerdi. Cindy Corrie, “Mavi Marmara’yı ziyaret ettim. Orada oturdum ve düşündüm. Ve orada yeniden bu muhteşem, olağanüstü seyehatleri ile tarihi değiştiren insanları düşündüm. Tabi bu yolculuğa katılan insanların ailelerini de düşündüm. Aynı bizim ailemiz gibi. Onları bir kez daha taktir ettim. Bugün Filistin’de hala ızdıraplar, acılar devam ediyor. İnsanlar Rachel’in bulunduğu yerden daha etkin bir şeyler yapmalı. Bugün görüyorum ki dünyanın dört bir yanında aktivistler, bu durumun değişmesi için mücadele ediyor” dedi.
FATMA KELLECİ / EHA