“Tüm olumsuzluklara rağmen
sesime kulak veren bir kişinin
varlığı bile cesaretlendiriyor beni”
Adem Tuzcu, ilk albümünden üç yıl sonra çıkarttığı Uykusuz Nöbetçi albümüne bu sözlerle başlıyor ve albümün, baş harfinden son harfine kadar tüm argümanlarına, bir dinleyici cesaretine yaslanmanın verdiği rahatlığı sirayet ettiriyor.
Tuzcu, ilk albümü “yollar da topraktandır insan da” da kullandığı yoğun bağlama sesli müzik temeline bu albümde tar, tambur, balaban gibi farklı enstrümanlar da ekleyerek özgün müzikte yeni bir üslup oluşturma iddiası taşıyan bir bina inşa ediyor. Uykusuz Nöbetçi, piyasa albümlerindeki kaygıların hiçbirini taşımayan bir albüm olduğu için istatistiksel yaklaşımlara oldukça mesafeli. Uykusuz Nöbetçi’de kullanılan dil ve müzik hem günümüz müzisyenleri hem de gelecek nesil müzisyenler için örnek teşkil edecek nitelikte.
Tuzcu, modern şiir besteleyerek hem şiire gömlek giydiriyor hem de şiirdeki ses ahenginin açığaçıkmasını sağlıyor. Albümün yarısı modern şiir bestelerinden oluşuyor. Bu, dile verilen önemi gözler önüne sererken tüm eserlerin canlı enstrümanlarla düzenlenmesi ve bu toprakların müzikal değerini merkez edinerek batı motiflerinin tutarlı bir şekilde kullanması müziği de nitelikli kılıyor. Albümde doğaçlama sololara da geniş yer verilmiş.Mesut Çakmak’ın iki eseri ve Düş Sokağı Sakini Murat Çelik’in Derviş’ i yeniden düzenlenerek seslendirilmiş. İbrahim Hakkı Gündoğdu, Mustafa İslamoğlu, Mustafa Doğan gibi isimler albümün söz damarına katkıda bulunmuş. Albüm, Lir Ses Kayıt Stüdyosu’nda 4 aylık bir çalışmanın ürünü olarak dinleyciye ulaşmış ve albümün müzik yönetmenliğini de Adem Tuzcu ile birlikte Mustafa Doğan üstlenmiş.
Ben daima aşktan yanayım
Üniversiteye hazırlık yıllarında bağlama çalmaya başlayan Adem Tuzcu o yıllarda bu konuda ki en büyük desteği, şair ve tarihçi hocası İbrahim Hakkı Gündoğdu’dan almış. Tuzcu, “Üzerimden etkisini atmam mümkün değil” dediği Trabzon ve Karadeniz kültürüne rağmen, yöresel müzik yapmak yerine, özgün müzik yapmayı tercih etmiş. Bu tercihin sebebini “her ruhun kendini ifade ediş şeklinin farklı olduğu”na vurgu yaparak açıklıyor.
Müzik anlayışını “Aşk ile öfkenin birleştiği yerde, olanı algılayıp yorumlama şeklinde aşktan yana bir tavır” olarak özetliyor. Tuzcu’nun derdi için, geleneğe saplanmadan ve moderniteye kaymadan Anadolunun bağrından kopan çığlıkları bu toprağın ezgileriyle besleyerek daha modern bir uslüpla metropollerde dinletme olarak da anlayabiliriz.
“Yollar da topraktandır…İnsan da”dan sonra çıkan, söz ve müziği Adem Tuzcu imzasını taşıyan 3 eser bulunan ikinci albümü Uykusuz Nöbetçi’deki diğer eserler şöyle sıralanmış:
Yalnızım: söz-müzik- Mesut Çakmak,Aliya…Geç Kalınmış Bir Ağıt: söz-müzik:Adem Tuzcu, Fırat: söz-müzik..Adem Tuzcu-Mustafa doğan,Yangın Kulesi: söz -müzik: Adem Tuzcu, Hani ya: söz-müzik:Mesut Çakmak, Dağlar Üstüne: söz.İ.Hakkı gündoğdu. müzik: Adem Tuzcu, Sözün Bittiği An: söz-müzik:Adem Tuzcu,Derviş: söz-müzik: Murat Çelik, Şiir Pür Şiir: söz:Mustafa İslamoğlu müzik: Adem Tuzcu, Fukara Mektup:söz.İ.Hakkı gündoğdu. müzik: Adem Tuzcu.
Görünen o ki Adem Tuzcu, betonlaşmış dünya insanlarının his geçirmez kalplerine, bu toprağın çocuklarının ciğerden gelen yangınını, müziğin evrensel diliyle ulaştırmak için kesintisiz nöbette.
Genç ve dinç kardeşimizin yüreğine sağlık diyoruz…
M.Yasin Kaya