Bedreddin haftası etkinlikleri kapsamında, şehadetinin 601. yılında Şeyh Bedreddin mezarı başında anıldı. Dua ile başlayan anmada konuşmalar yapılarak Şeyh Bedredin’in hayatı, davası ve fikirleri anlatıldı.
Şeyh Bedreddin anması akşam 19.00’da ise Balat’taki İnşa Kültürevi’nde etkinlik ile devam etti. Anma etkinliği Heybe Tiyatrosundan Deniz Gündoğmuş‘un Şeyh Bedreddin Destanı isimli tek kişilik oyunuyla başladı. Konuşmacı olarak panele Senarist Ali Şahin, Akademisyen Erdem Çevik, İlahiyatçı-Yazar R.İhsan Eliaçık ve 68 kuşağı Dev-Genç kurucularından Sarp Kuray katıldı.
İlk konuşmayı yapan Sarp Kuray konuşmasında; ”Bugünkü zalimlerin Cumhuriyeti ve aydınlanmayı yok etmesie karşı aydınlığı tarif ederken 1920’lere doğru değil; İslamiyetin doğuşundan itibaren arkaya doğru giden tarihi perspektifi anlatarak aydınlanmayı tarif ediyoruz. İslamın başlangıcındaki komüne, kolektif mülkiyete, eşitlikçiliğe, paylaşımcılığa dayalı amaçların bozulması ile tefeci bezirganlara karşı isyanlar oluyor. İşte bu isyanların tarihi büyük bir zenginliktir. Zaten bu zenginliklerle bağlantılar kurulduğu zaman kurulacak olan tarihsel blokun daha güçlü olduğuna inanıyoruz” dedi.
Şeyh Bedreddin isyanının sınıfsal nedenleri üzerinde duran Akademisyen Erdem Çevik, Şeyh Bedreddin isyanını 4 mesele üzerinde özetlemeye çalıştı.
- 1416 isyanının gerçek toplumsal, iktisadi koşullarını arıyorsak bunlardan bir tanesi egemen sınıfların kendi iç mücadelesi içerisinde yaşananlar ve bunların açığa çıkarttığı sorunlardır.
- İkincisi egemen unsurlarla ezilen köylü arasındaki mücadele biçimiydi.
- Üçüncü olarak göçebe unsurlarla yerleşik unsurlar arasındaki mücadele biçimiydi.
- Son olarak Ortodoks ve Heterodoks gruplar arası mücadele biçimleri.
Olayı tarihsel bir perspektiften değerlendirmeye çalışan İlahiyatçı Yazar R.İhsan Eliaçık özetle şunları söyledi:
Peygamber Medine’ye göç ettiğinde etrafına insanlarla beraber, orada yaşayan Yahudilerle, Hristiyanlarla, inanan ya da inanmayanlarla, kadınlar ve erkeklerle, başka kabile ve diyarlardan kopup gelmiş insanlarla bir hayat kurmak istedi. 183 tane aileyi birbiri ile kardeş ilan etti. Çitleri yıktırdı, zenginler yoksullara versin dedi. Kadınları aşağılamayın artık, efendi kölelik sona ersin, zenginlerle yoksullar eşit hale gelsin dedi. Bu o zamanın koşullarında bir toplum hayaliydi. Peygamber bu hayallerle Mekke’den Medine’ye göç etti. Ve ona bu ilkeler doğrultusunda bir hayat kurmak çok görüldü. Dediler ki; ”Bu Peygamber bu dediklerini yaparsa, Medine’de böyle bir düzen kurarsa ve bu düzen tüm dünyaya yayılırsa onun kurmuş olduğu dünyada bize yer yok.” Çünkü efendi köle olmayacak, zengin yoksul arasındaki fark kalkacak, imtiyazlılar olmayacak, seçilmiş soylar olmayacak, siyah beyaz eşit olacaktı. Bu düzende, bu dünyada bize yer yok diye düşündüler. Toprak ağaları, köle sahipleri, kabile büyükleri vardı ve bütün geleceklerini, statülerini, kölelerden, topraklardan, kabilelerin bölünmüşlüğünden alan insanlar vardı. Bu insanlar Peygamberin bu söyleminden ve Medine’de kurmaya çalıştığı düzenden çok rahatsız oldular ve onu asla affetmediler, suikast düzenleyip öldürmek istediler.
Peygamberin Medine’de kurmaya çalıştığı düzen daha sonra bütün İslam tarihi boyunca gelen hareketlerin ilham kaynağı olmuştur. Hepside bunu yapmaya çalışmıştır. İşte Börklüce Mustafa’nın da Karaburun, Tire ve o civarlarda yapmaya çalıştığı şey buydu.
Son olarak senarist Ali Şahin bir konuşma yaptı. Filmin yapım koordinatörlüğünü de yapan Şahin çekim çalışmalarına başladıkları ”Bedreddiniler” filmi hakkında bilgiler verdi. Hem maddi, hem de tarihi kaynak elde etmek açısından oldukça sıkıntı çektiklerini söyleyen Şahin bu filmi çekmeye nelerin etken olduğu konusunda şunları söyledi:
Biz niye Mehmet Çelebi’nin kahramanlık hikayesini anlatıp Ziraat Bankasından destek almak varken, böyle mazoşist bir yola başvurduk ve Şeyh Bedreddin filmini çekmeyi seçtik bunu izah etmek istiyorum. İlk mesele Şeyh Bedreddin’in günümüzle ilgili bağdaştırdığımız en önemli noktalarından biri bütün halkların ittifakı üzerine kurulu bir isyan olması. Yani isyana katılanlar arasında Türkmenler, Kürtler, Yahudiler, Rumlar aklınıza gelebilecek bütün halkların ortak mutabakatıyla beraber yapılan bir mücadele var.
Dine, ırka, soya bakmadan bir araya geldiler. Bizim Bedreddin meselesini seçmemizin nedeni günümüzün bu ihtiyacıdır. Günümüzde de şu anda bizleri ayrıştıran, emekçi halkları bir araya gelmesini engelleyen duvarları o gün Karaburun’da kaldırdılar. Müslümanlar namaz kılarken Yahudiler nöbet tutuyordu dağlarda. Osmanlı ordusu bir saldırı yapmasın diye. Yani tasavvuf ehli Müslamanları, İhvancı Müslümanlara karşı korumak için Yahudiler, Aleviler kılıçlarıyla nöbet tutuyorlardı. Bu bizim için çok önemliydi. Bedreddin meselesini seçmemizdeki en önemli unsurlardan birisi budur.
Paneli seyretmeye gelen katılımcılar pek bilinmeyen, ya da yanlış bilinen bu tarihin gün yüzüne çıkarılmasından ve yaşatılmasından memnun olduklarını dile getirdiler. Soru ve cevaplar bölümü ile programa son verildi.