Yardım çalışanlarını şoke eden şey kaçış değil, geldikleri bölgenin insanlarının bu mültecilere büyük bir cömertlikle evlerini açması.
Libya’nın batısındaki dağlarda yaşayanlar, yaklaşık 100 yıl önce İtalyan göçmenlerden kaçıp rüzgârın kamçı gibi dövdüğü bu Tunus sınır bölgesine inmiş, birçoğu kalıcı olarak buraya yerleşmişti. Bu dağlar bu sefer Libya lideri Albay Muammer Kaddafi’nin ordularının kuşatması altında ve yaklaşık 30 bin Libyalı atalarının kaçış yolculuğunu tekrarlıyor. Yardım çalışanlarını şoke eden şey kaçış değil, geldikleri bölgenin insanlarının bu mültecilere büyük bir cömertlikle evlerini açması.
Bazıları 100 yıl önce kaçanların torunları olan yüzlerce Tunuslu, Kaddafi’nin saldırdığı bu insanlar için ellerinden geleni yapıyor. On binlerce kişinin kaçmasına rağmen sınırda 2 bin 500 kişilik bir kamptan başka bir şey yok. Gelenlerin çoğu Tatuin ve komşu köylerde yaşayan Tunusluların evlerinde yaşıyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Tunus sözcüsü Firas Kayal, “İlk kez mültecilere böylesine cömert bir karşılık verildiğine tanık oluyorum” diyor. Tunus’un (Ocak’ta Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin yolsuzluğa batmış 23 yıllık rejimini sona erdiren) kendi devrimi sonrası yüz yüze kaldığı sorunlar ve önceki Libyalı mülteci dalgaları göz önüne alındığında, bu cömertliğin daha da dikkate değer olduğunu sözlerine ekliyor.
Hatta bazı mülteciler de bundan dolayı şaşkın. Nisan başında kuşatma altındaki Libya kenti Yafran’dan kaçan 22 yaşındaki Marin Ebuzehar, “Evinizi başka bir ülkeden gelen tanımadığınız birine verir miydiniz?” diye soruyor. Şu an 10 akrabasıyla birlikte yerli bir ailenin yanında kalıyor. Evin sahibi, eşi ve üç çocuğuyla birlikte inşaat halindeki alt kata taşınmış, konforlu, güzel kokulu ikinci katı ise misafirlerine bırakmış. “Yaptıkları için onlara nasıl teşekkür edeceğimizi bile bilmiyoruz” diyor Ebuzehar. Ev sahibi yüzü güneşten kararmış 35 yaşındaki Abdullah Avaye. Yaptıklarını bir jest olarak değil, bir yükümlülük ve gurur meselesi olarak görüyor. “Olması gereken bu. Bunlar bizim adetlerimiz. Yiyecek bir şey varsa, beraber yeriz. Yiyecek bir şey yoksa hiçbirimiz yemeyiz” diyor. Kaçan mültecilerin çoğunun sırtındaki giysiden başka bir şeyi yoktu.
Geride Kaddafi’ye karşı savaşmak için kalan oğulları için endişeleniyorlardı. Bölge sakinleri onları hemen korumaya aldı. Hem mülteciler hem de uluslararası yardım görevlileri gördüklerine inanamadı. Kayal, Libya’da çatışmaların patlak vermesinden bu yana ülke sınırlarını açık tutan Tunus hükümetinin cömertliğini de methediyor. BM tahminlerine göre, 276 bine yakın insan (büyük çoğunluğu yabancı işçi) Libya’dan Tunus’a kaçtı.
Tüm bu iyi niyete rağmen bölge kaynakları on binlerce göçmenin ve yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli değil. Ülke Ocak ayındaki devrimin sarhoşluğunu üzerinden attı. Ekonomi hâlâ büyümüyor. Yetersiz altyapı ve yaygın işsizlik endişe kaynağı. Birçokları Tunus’un on yıllardır ihmal edilen güneyine geçiş hükümetinin de kayıtsız kalmasından endişe ediyor.
Tatuin’in Belediye Başkanı Ali Muru, “Cömertlik ve kardeşlik sorunlara baskın çıkıyor” diyor. Bununla birlikte, başvurular üzerine başkentten kamyonlar dolusu yardım aktığını belirtiyor. Libyalı aileleri evlere yerleştiren ve kuskus, makarna, süt ve domates, yanı sıra battaniye ve şilte dağıtımını yapan üç koordinasyon merkezi açılmış. Libyalı çocuklar bölgedeki okullara yerleştirilmiş ve doktorlarla hemşireler ücretsiz sağlık hizmeti veren bir klinik açmış. “Bu bizim için insani bir yükümlülük, dini bir yükümlülük, kardeşlikten gelen bir yükümlülük” diyor Muru ve Libyalıların “gerçekten minnettar” olduklarını söylüyor. “Öyle de olmalılar” diye ekliyor. Bazı rahatsızlıklar da yok değil.
timeturk