Sinema tarihinde bir ilk; Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’i konu alan filmin çalışmalarına başlandı. Yapımcılar Öteki Tarihi sinema perdesine taşımak için kolları sıvadılar. Projeye Edirne Büyükşehir Belediyesi destek verdi. Film ağırlıklı olarak Edirne’de çekilecek.
Zenc Hareketi’nden Karmatiler’e, Hasan Sabbah’tan Babailer’e, Şeyh Bedreddin’den Celaliler’e kadar uzanan Öteki İslam Tarihinin kahramanları, Resmi saray tarihçileri tarafından hep kötülenmekte ve insanlara asi, zındık, dinden çıkan, kafir, münkir, mülhit gruplar olarak tanıtılmakta. Bu tarihi gerçekler unutulmaya yüz tutmuş durumda. Ancak, çok sınırlı kaynak olmasına rağmen öteki tarihin gerçeklerini anlatmaya çalışan araştırmacı yazar, tarihçi , senaristler de var.
Şeyh Bedreddin’i ve mücadelesini unutturmamak için sinemaseverlerden birçok kurum, dernek ve kişinin desteğiyle İşçi Sinema Kollektifi, ortaklaşa bir proje olan ”Bedreddiniler” filmini hayata geçiriyor. Şeyh Bedreddin’i konu alan uzun metrajlı filmin yapımını İMECE Film Yapım üstlendi. http://www.imecefilm.com/
Filmin hikayesi 4 ayrı dönemde geçiyor. 4 ayrı dönem tek bir hikayede birleştirilmiş. Filmin senaryosuna 4 yıl önce başladıklarını söyleyen senaristler filmi ağırlıklı olarak Edirne’de çekeceklerini söylediler.
Film ekibi, bu kollektif projeye Edirne Belediyesinin paydaş olduğunu ve filme Edirne Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliği yapıp, sahip çıktığını söyledi. Ali Şahin ve tüm film ekibi öncelikle Edirne Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Gürkan’a ve Edirne Büyükşehir Belediyesi ekibine sonsuz teşekkürlerini dile getirdiler.
Filmde kullanılacak olan kostümlerden örnekler
Filmin senaristlerinden Ali Şahin çekimler için, çeşitli siyasi, toplumsal kurum, dernek, danışmanla görüştüklerini, senaryo da dahil olmak üzere film ile ilgili her türlü üretimin kollektif olduğunu, İşçi Sinema Kolektifi ve 128 tane kurumdan destek aldıklarını söyledi. Filme katılım sağlamak, iletişime geçmek veya takip etmek isteyenler https://twitter.com/BedreddinilerF twitter hesaplarından takip edebilirler.
Ayrıca filme bir çok tanıdık isim de danışmanlık yapmaktadır. Senaryo danışmanlığını yapan isimler arasında İlahiyatçı Yazar R. İhsan Eliaçık yer almakta. Karanlıklardan aydınlığa çıkış için Bedreddin kültürünün devamının ve öteki İslam tarihinin okunmasının şart olduğunu savunan Eliaçık’ın, Şeyh Bedreddin’ini de anlattığı ‘’Öteki İslam Tarihi’’ isimli kitabı da mevcut.
***
Şeyh Bedreddin haftası etkinlikleri kapsamında İnşa Kültürevinde yapılan panelde Şeyh Bedreddin şehadetinin 601. yılında anıldı. Panele konuşmacı olarak Bedreddiniler filminin senaristlerinden Ali Şahin’de katıldı. Şahin, film ile ilgili açıklamalarda bulunarak ‘’Bedreddini anlamak için bu filmin tamamen kollektif bir proje olması gerekmekteydi. Bu sebeple kişi ya da kurum farketmez herkesi ama herkesi bu filme destek vermeye, bu filme seyirci değil filmin bir parçası olmaya davet ediyoruz’’ dedi.
Panelde Ali Şahin şunları söyledi:
Biz Şeyh Bedreddin filmi yapacağız. Bunu neden yaptığımızı anlatmadan önce ben bir özeleştiri ile başlamak istiyorum. Şu anda salonda kadın sayısı sanırım %5 oranında. Şeyh Bedreddin dönemindeki isyanla ilgili çok anlatılmayan bir durum var. O dönemde ciddi bir kadın direnişi var. Bacıların köy komünü oluştururken fikriyat olarak çok ciddi bir katılımları var ve savaşta da çok ciddi bir direnişleri var. Osmanlıya kök söktüren bir savaşma kabiliyetleri var. Bunun nedenleri de tabi kendi komünal hayatlarını teslim etmemek, köleleşmemek istemedikleri için oluyor. Ve Osmanlı onların dilini keserek cezalandırıyor. Kadınların kellesini vurmaktansa dilini kesiyor. Osmanlı ve tüm devletlerin kadınların fikri ile ilgili bir sorunu var. Burada % 5 kadının olmasını, Bedreddin’den 600 yıl sonra hala Bedreddin olayına yaklaşamamızın da bir göstergesi olarak görüyorum. Kendi şahsım adına bunu bir eksiklik olarak görüyorum.
Şeyh Bedreddin halkları birleştirdi
Biz niye Mehmet Çelebi’nin kahramanlık hikayesini anlatıp, Ziraat Bankasından destek almak varken, böyle mazoşist bir yola başvurduk ve Şeyh Bedreddin filmini çekmeyi seçtik. Bunu izah etmek istiyorum. Birinci olarak Şeyh Bedreddin’in günümüzle ilgili bağdaştırdığımız en önemli noktalarından biri, bütün halkların ittifakı üzerine kurulu bir isyan olması. Yani isyana katılanlar arasında Türkmenler, Kürtler, Yahudiler, Rumlar, Rodos şövalyelerinden Katar şövalyelerine kadar aklınıza gelebilecek bütün halkların ortak mutabakatıyla beraber yapılan bir mücadele var. Karşısında da o günün emperyalist diye tanımlayabileceğimiz kişilerin ittifakı var. Kara Beyazıt, Börklüce’nin üzerine yürümeden önce Bizans Tekfuru İle buluşuyor ve diyor ki; ‘’Bunlar ilerlerse sana da düşman bana da düşman. ikimiz de yok olacağız.’’ Birbirlerine saraylarda, meydanlarda, gavur, kafir, asalım, Bizansı gebertelim, hayır Osmanlı daha çok gebersin diye ahkam kesenler bir bakıyorsunuz ki ittifak içine girmişler. Baktığınızda bugün de böyle, sermaye sahipleri söz konusu işçi olduğunda yeşiline beyazına bakmıyorlar, gayet ittifak kuruyorlar ve gayet birlikte yürüyorlar. Bu dönemde sermaye böyle, o dönemde de iktidar böyleydi. Beyaz ve yeşiline bakmadan bir araya geldiler. O dönemde de işçi ve emekçi diye tanımlanan Börklüce’nin yoldaşları da ulusa ve inanca bakmadan bir araya geldiler. Bizim Bedreddin meselesini seçmemizin nedeni günümüzün bu ihtiyacıdır. Günümüzde de şu anda bizleri ayrıştırılan, emekçi halkları bir araya gelmesini engelleyen duvarları o gün Karaburun’da kaldırdılar. Müslümanlar namaz kılarken, dağlarda Yahudiler nöbet tutuyordu. Osmanlı ordusu bir saldırı yapmasın diye. Yani tasavvuf ehli Müslümanları, İhvancı Müslümanlara karşı korumak için Yahudiler, Aleviler kılıçlarıyla nöbet tutuyorlardı. Bu bizim için çok önemliydi. Bedreddin meselesini seçmemizdeki en önemli unsurlardan birisi budur.
Marks notlarında Bedreddin’den söz ediyor
İkinci olarak devletsizlik algısının o günlerde oturtulmuş olması. Bedreddin anlayışında bir devleti başka bir devlete, bir devletin öncesini sonrasını başka bir devlete tercih etmek çok yok. Mesela Bedreddin o dönem Musa Çelebi ile de çalıştı, Mehmet Çelebi ile de ilişkisi vardı, Timur’la da ilişkisi vardı. Ki Timur Bedreddin hayranıdır bile diyebiliriz. Ama hiç birini diğerine tercih etmedi. Bizim yeşil faşizm diye tanımlayacağımız bugünü, bundan önceki beyaz devlet anlayışını, beyaz faşizmi unutmak için de kullanmamız lazım. 1980-1990 daki beyaz toroslar gitmiş olabilir ama bugünkü siyah toroslar bana beyaz torosları unutturamaz. İşte Bedreddin de bunu yapmadı, Timur’a yanaşıp yada Musa Çelebi’ye yanaşıp, Mehmet Çelebi’ye karşı savaşmadı. Devlet anlayışın, erkek egemen anlayışın eninde sonunda faşizme dönüşeceğini bildiği için toptan reddetti. Bedreddin anlayışını değerlendirirken bizler de bu açıdan bakıyor. Aslında dünya halkları için bir umuttur Şeyh Bedreddin. İşte kuantumcu baktığımız zaman Bedreddin o gün kazansaydı bugün ne olurdu? Bence bu soruyu sormak lazım. Belki bu yüzden Marks notlarında (Almanya’daki müzede mevcut) Bedreddin’den söz ediyor. Elbetteki Anadolu, Mezopotamya ya da Ortadoğu sosyalizmi, komünü, komünali Marks’tan öğrenmedi ama Marks buralardan beslendi. Buralarda bir ilişkisi söz konusu.
Kollektif bir proje ile çekilecek
Bir diğer konu da biz bu filmi üretirken filmin içeriğinin yanı sıra filmi üretme biçimi ile de örnek olmak istedik. İki tür sinema çekme biçimi var. Türkiye’de de tüm dünya üzerinde de iki çeşit sermaye var. Sinema pahalı bir şey. Ya bir burjuvaziyi arkanıza alırsınız yani yapımcıyı ya da devleti arkanıza alırsınız. Devleti almak çok zor. Türkiye gibi sürekli görünen iktidarın değiştiği bir yerde çok kıvrak olmak gerekiyor. Kültür bakanlığından bütçe almak için bazen Kemalist, bazen İslamcı olmanız gerekir. Film üretirken bunlarla uğraşamayız ve bunlara yetişemeyiz. Ya da bir yapımcıyı tatmin etmek, ona çok para kazandırmak, onu şişmanlatabilecek kadar tatmin etmeniz gerekiyor. Bu iki örnekte Bedreddin’i anlatmak için doğru yöntem değildir. Bedreddin’i anlatacak filmin en iyi yöntemi kooperatiftir diye düşündük. Ve biz şöyle bir mantıkla karşınızda değiliz; Bizim bir senaryomuz var, bir ekibimiz var ve biz bir iş yapacağız hadi sizde gelin bizi destekleyin falan değil. Biz bir senaryo yazdık İhsan hocanın önderliğinde onun danışmanlığında bir çok danışmana götürdük, Alevi dedelerine götürdük, Marksizmi bilen insanlara götürdük, işte İslamla ilgili İhsan hocanın yönlendirdiği insanlara götürdük ve danışmanlarla senaryoyu tekrar tekrar yazdık, kollektif bir senaryo ürettik.
Siz de bu filmin bir parçası olun
Filmin üretimiyle ilgili mesela bugün gittik bir tane tekstilciden bir tane kumaş aldık, arabaya yükledik, bir başkasından inşaat malzemesi aldık, biri çay yapalım diyor… Bu amatörce görünmesin size. Belki alışık olduğunuz şey bir yapımcının ve yönetmenin karşısına çıkıp filmin nasıl olduğunu söylemesi. Biz sizi izleyici olarak görmek istemiyoruz artık. Yani ben Bedreddin’le ilgili bir televizyona çıktığımda şöyle bir durum vardı. Bedreddin isyanını 8000 bin kişinin 24000 kişiye karşı verdiği kahramanlık üzerinden değerlendiriyor. Ama benim değerlendirmek istediğim başka bir nokta da var. Börklüce Mustafa’nın yenilmesindeki en büyük sebep Karaburunluların yakılması değildi sadece. 8000 tane inanan insan vardı. Günümüzde de sayıları daha da artan ‘’Dur bakalım ne olacak? Dur bakalım, biz demiştik büyük ihtimalle yapamayacaklar. Koskoca Osmanlı yenilir mi? Bu film çekilir mi?’’bir anlayış var. Bu anlayış, bizim toplumumuza sirayet eden izleyici olma anlayışını kırmak üzere, biz sizi bu filmi filme siz izleyici olun diye anlatmıyoruz. Dahil olun diye anlatıyoruz. Gelin yapımına dahil olun, setinde olun bir çivi çakın, izleyin senaryoya dahil bir şeyler söyleyin. Yani Bedreddin’i anlatırken siz de bu filmin bir parçası olun. Bu konuda hiç beis göstermeyin, ben anlamam, ben yapamam demeyin. Yapamam dediğinizi bundan 60 yıl önce dedelerimiz, atalarımız köy seyirlik oyunlarında çatır çatır tiyatro yapıyorlamış. Bu anlamda yapamayız biz bilmeyiz demeyin, bizim bu kollektif sinema projemiz tüm kişilere ve tüm kurumlara açıktır. Umarım hepinizin katkısı olur. Şöyle de bir süreç izleyelim.
Yaşadığımız coğrafyanın devrimci kültürünü anlatmak istiyoruz.
Biz bu filmde dört dönemi anlatıyoruz. Bedreddin’den başlayıp günümüze kadar getiriyoruz. Çünkü Anadolu ve Mezopotamya’daki direniş kültürünün birbirine aktarmayla geçtiğine inanıyoruz ve günümüzde de çok bir şey değiştiğini düşünmüyoruz. Barbar yine barbar, zorba yine zorba… Bir de batı aydınlanmatıcı bakış açısından daha çok bu coğrafyanın çok büyük devrimler yapan kahramanlarını günümüze taşımak istiyoruz. Evet Shakespeare çok önemli bir eser vermiştir Romeo Juliet gibi… Shakespeare tek başına binlerce kelime kazandırmıştır diline. Ama bir Dewreşe Evdi Destanı da çok değerlidir. Belki bir çoğunuz yeni duydunuz, Dengbejlerin saatlerce anlattığı bir destan. Yani biz bunları da anlatmak istiyoruz. Che Guevara çok değerlidir, ki benim önemli değerimdir, kolumda dövmesi de var. Ama Ebuzer de çok önemlidir. O da Che Guevara kadar devrimcidir. Bu batı aydınlanmacılığını da kırmak gerekiyor. Bu yüzden biz Bedreddin’e de yöneliyoruz. Dediğim gibi bugün yüzde 5 kadının olması benim suçum, bu filmin olup olmaması da sizin katılımınızla, sizin varlığınızla ortaya çıkacak bir şey. ‘’Hakikat’’ yolunuzu aydınlatsın diyorum.
adilmedya.com/A.Y.