Muğla’da 11 Mayıs’ı 12 Mayıs’a bağlayan gecede ülkücülerin Kürt öğrencilere saldırması sonucu çıkan olaylarda Şerzan Kurt isimli öğrenci vücuduna aldığı kurşunla yaralanmış, tedavi altına alındığı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Şerzan’ın polis silahından çıkan kurşunla öldüğü iddia edilmişti.
Olaylarla ilgili olarak Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Başsavcılık soruşturma kapsamında dinlediği tanıklar ile incelenen görüntü kayıtlarının ardından iddianamesini hazırladı. İddianamede olay günü orada bulunan ve dinlenen tanıkların yanı sıra ismini vermek istemeyen ve olayları baştan sona gördüğünü beyan eden gizli bir tanık, ifade verdi.
DİHA’nın haberine göre savcılık iddianamesinde, olayın gelişiminin anlatıldığı bölümde şüpheli G.Ş. ile Oktay Kebapçı’nın beylik silahlarını çıkararak, havaya ateş edip, koşmaya başladığı ve çevik kuvvet polisinin de Kürt öğrencilere gaz bombası attığı ifade edilerek, “Bu sırada göstericilerin geri dönerek kaçmaya başladıkları sırada Kıbrıs Pastanesi önüne gelen polis memuru G.Ş., daha önce havaya ateş etmesinin aksine bu kez silahını göstericilerin üzerine doğrultarak, bir kaç el ateş ettiği ve bu atışlar sırasında Şerzan Kurt’un sol omuz arkasından giren ve her iki ciğerini, omuriliğini parçaladıktan sonra sağ omuz başından çıkan kurşunun etkisiyle yere düştü” denildi.
Gizli tanığın iddianameye yansıyan ifadeleri ise şu şekilde: Polislerle heykel tarafından gelen grubun karşı karşıya kaldığı sırada üniformalı polislerin arasından çıkan kel kafalı, çizgili, uzun kollu tişört giyen polis olduğunu düşündüğü bir kişinin elinde silah olduğu halde üniformalı polislerin ortasından elindeki silahı öğrencilere doğrultarak birden fazla ateş ettiğini, bu ateşle birlikte öğrencilerden birisinin vurularak yere düştüğünü, aynı anda gaz bombalarının atılmaya başladığını, kel kafalı, üzerinde çizgili tişört bulunan polisin silahını öğrencilere doğrultarak ateş etmeye başlamasının ardından birinin vurulup vurulmadığını merak edip ileri baktığında grubun içinde bir şahsın vurulduğunu gördüğünü ve olay anında bahsettiği kel kafalı çizgili tişörtlü şahıs dışında ateş eden bir başka kişiyi görmediğini, polislerin ve bir kısım göstericinin vurulan kişinin başına toplandığını ve silahla öğrencilerin üzerine ateş eden çizgili tişörtlü kel şahsın atışların ardından bir öğrencinin vurulduğunu görünce geriye dönerek olay yerinden uzaklaştığını beyan etti. Israrla tanığa sorulan soruların ardından verdiği cevaplarla da öğrencinin vurulduğu anda çizgili tişörtlü kel kafalı şahsın dışında ateş eden başka kimseyi görmediğini söylemiştir.”
Savcılıkta ifadesi alınan gizli tanığın, Muğla Emniyet Müdürlüğü’nce savcılığa gönderilen 16 resim arasından ateş eden polisi teşhis ettiği belirtilen iddianamede, “Açık kimliği yazılı bulunan ve üzerinde çizgili uzun kollu tişört bulunan şüpheli G.Ş.’yi teşhis etmiş, ancak şüphelinin olay günü resimdekilerin aksine ayağında iskarpin değil beyaz spor ayakkabı bulunduğunu beyan etmiştir. Bu beyan doğrultusunda Komiser Hamdi Bey Polis Merkezi’nin güvenlik kamerasından temin edilen görüntülerden 5 numaralı danışma kamerasına ilişkin görüntülerden 12.05.2010 tarihli saat 01.23’de görüntüye giren üzerinde yeşil lacivert uzun kollu tişört, ayağında beyaz spor ayakkabısı ve kot pantolon bulunan şüpheliyi göstererek olay günü öğrencilere ateş eden ve bir kişiyi yaralayan kişinin şüpheli G.Ş. olduğunu açık ve net bir şekilde tespit ettiği görülmüştür” denildi.
Olay günü orada bulunan polisler ise savcılığa verdikleri ifadede polisler G.Ş. ve O.K.’nin Kürt öğrencilere direkt ateş etmediğini, havaya ateş ettiğini savunarak, Kürt öğrencilerin bulunduğu yerde birkaç el cılız silah sesi duyduklarını ileri sürdüler.