Sınıra duvar örülmesinin ardından işsiz kalan Roboskîli gençler, sınır ticaretinden başka şansları olmadığını söylüyor.
Roboskî köyünde 28 Aralık 2011’deki ilk katliama rağmen yine de sınır ticareti yapan gençler, ikinci katliamın ardından sınıra örülen duvardan sonra işsiz kaldı. Roboskîli gençler, sınır ticaretinden başka şansları olmadığını anlatıyor.
Sınırda olan birçok köy gibi Roboskî’de de halkın tek geçim kaynağı ‘kaçakçılık’ diye tabir edilen sınır ticareti. 28 Aralık 2011’deki katliamın ardından bir dönem sekteye uğrasa da geçtiğimiz Mayıs ayında gerçekleşen 2’inci katliama kadar sınır ticareti devam etti. Günün durumuna göre ya sabah erken saatlerde ya da akşam karanlık çöktüğünde katırlarını hazırlayan yurttaşlar, sınır hattına doğru yola koyulur. Daha önceden ticaret ile uğraşan yurttaşların sınıra yakın bir alana getirttiği sigara, mazot, pirinç, çayı katırlara yükleyerek sınırın Türkiye tarafına geçirip yine malın sahiplerine iletiyor. Döneme ve geçirdikleri malın fiyatına göre değişen bir şekilde 50 ile 1000 TL arası para kazanıyorlar. Başka bir iş imkanları olmadığı için bu işi yaptıklarını belirten Roboskili gençler, şimdi de sınırın duvar ve tel örgülerle kapatılması ile işsiz kaldı.
AKRABALARINI VE ARKADAŞLARINI KAYBETTİ
Roboski Katliamı’nda 3 yakın akrabasını ve ikinci katliamda ise okul arkadaşları olan Yılmaz ve Vedat Encu’yu kaybeden 17 yaşındaki Ercan Tosun, yaşamını yitiren bütün gençlerin arkadaşı olduğunu hem birlikte vakit geçirdiklerini hem de birlikte çokça kez ‘kaçağa’ gittiklerini belirtti.
Şimdi sınırın kapatıldığını ve bu yüzden işsiz kaldığını anlatan Tosun, şunları söyledi: “Kaçakçılığa giderken sabah 06.00’da kalkıp sınıra gider Irak’a geçerdik. Irak’ta mazotlarımızı doldurup katırlara yükleyip gelirdik. Karaçalı tarafında geldiğimizde asker önümüz keserdi. Bazen yüklerimizi atarlardı, bazen yakarlardı, bazen bizi döverlerdi. Askerlere yakalanmadığımızda bir noktada eşyalarımızı arabalar yükler biz katırlarla gelirdik.”
‘BURADA İŞ YOK KAÇAKÇILIĞA MECBURUZ’
Yaşadıklarından dolayı korktuklarını ancak yine de kaçağa gitmekten başka şansları olmadığı için gittiklerini vurgulayan Tosun, “Burada bir iş yok mecburuz kaçağa gitmeye. Bahar ayında olan katliamdan sonra yolu kapattılar tümden. Tüm sınır hattını üst bölgelerle doldurdular, güvenlik yolu yaptılar. Şimdi bir işimiz yok. Ben okula gitmiyorum, gün içerisinde eski köye gidiyorum. Bahçelerimize, keçilere bakıyorum. Keçiler için çılo getiriyorum” diyor.
Katliamda kardeşi Cihan Encu’yu kaybeden Hüseyin Encu, babası öldükten sonra evin büyüğü olarak kardeşiyle birlikte kaçağa gittiğini anlatıyor.
‘ASKERLERİN HEP HABERİ VARDI’
Kaçağa gitmenin zorluğuna rağmen gittiklerini dile getiren Encu, “Bazen 100 genç birlikte gidiyorduk. Bazen sabah gidiyorduk, bazen gece 3 gibi gidiyorduk. Gece gidince de orada bekleyip sonraki akşam dönüyorduk askerler tarafından görülmemek için. Bazen de aynı gece gelebiliyorduk. Bazen askerler yolumuzu kesiyorlardı ve diğer yoldan geçin diyorlardı. Ama hep askerlerin haberi vardı hep. Kışın kar içinde gidiyorduk, bazen 3 gün boyunca oradan kalıyorduk aç susuz. Bazen geçtiğimiz yerlere havan atıyorlardı. O gün de attılar zaten o yüzden öyle toplandılar, oyaladılar ve uçak geldi katletti” diyor.
‘KORUCU-AJAN OLMAMIZI İSTİYORLAR’
Sınır hattının kapanmasıyla birlikte köyün gençlerinin büyük bölümünün işsiz kaldığına da dikkat çekiyor Hüseyin Encu ve “Ceplerinde sigara alacak, kontör alacak paraları dahi yok. Bize koruculuğu dayatıyorlar. Bize işsizlik dayatarak korucu olmamızı, ajan olmamızı istiyorlar. Bu sınır ticareti babamızın, dedelerimizin döneminde vardı bizim başka bir iş imkanımız yok” diye anlatıyor.
Sadece sınır ticaretinin değil yaylaların da yasaklandığını anlatan Encu, yazın gidip hayvanlarını otlatamadıklarını, kış için hayvanlarına ot getiremediklerini sürekli olarak heronların ve savaş uçaklarının tehdidi altında olduklarını belirtiyor. (Şırnak/DİHABER)