Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, önce Türk Silahlı Kuvvetleri, ardından yargıdaki ses kayıtları ile bazı planların hala açığa kavuşturulmadığını, bu iddiaların ise devlet kurumları üzerindeki töhmeti artırdığını kaydetti.
Prof. Tatlıdil, açıklamasında, Batı toplumlarında devlet kurumlarında yapılan yanlışlık ve art niyetli çıkışların affedilmediğini aktardı. Tatlıdil, “Gelişmiş dünya toplumlarında, güven duygusunu zedeleyen hiçkimse o kurumun başında kalamaz. Özellikle bu bireysel suç olmaktan çıkıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını işlemez hale getiren bir suç olarak değerlendirilmesi ve cezasının ona göre de katlanması gerekir.” dedi.
Önce Türk Silahlı Kuvvetler, ardından da yargıdaki ses kayıtları ile bazı planların hala açığa kavuşturulmadığını, bu iddiaların ise devlet kurumları üzerindeki töhmeti artırdığını kaydeden Prof. Tatlıdil, “Son olarakta KPSS’deki bu şaibenin var olup olmadığının ortaya konulması, eğer gerçekten sınav soruları taşınmış ise bunun mutlaka suçlularının bulunarak kamu vicdanının rahatlatılması gerekiyor. Çünkü burada yapılan bireysel bir suç değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumunun yıpratılmasıdır. ÖSYM içinde hazırlanan soruların bu şekilde dışarıya çıkmış olabileceği kaygısı kamuoyunda oluşursa, güven sarsılır.” şeklinde konuştu.
Güven duygusu bir defa zedelendi mi, bir daha düzeltmenin bir hayli zaman alacağını aktaran Sosyolog Tatlıdil, kurumlara olan güvenin sarsılmasının, topluma olan güvenin sarsılması manasına geldiğini, bireylerin ise kendilerini güvende hissedebilmesi için devlet mekanizmalarını, hukuk kuralları içinde işleterek gerçekleri açığa çıkarması gerektiğini söyledi. Olumsuz düşüncelerin yer etmesi halinde insanların güven duygusundan uzaklaşacaklarını anlatan Tatlıdil, “Toplumlarda bireyler birbirleriyle olan güveni tesis etmekte kurumlardan yardım alırlar. Bu nedenle bunun mutlaka sonuçlanması, bir kurumun nerede zaafa uğradığını, bu zaafa uğrama süresi içinde fiilleri işleyen faillerin konumunu tartarak yargı önüne çıkartılması gerekir.” diye konuştu.
İnsanların bireysel olarak geçici olduklarını ancak, kurumların kalıcılık arzettiklerini belirten Tatlıdil, şöyle dedi: “Son zamanlarda ortaya çıkan, yargıyı şaibe altında tutan konular oldu. Hepimizin başvuracağı, güven duyacağı alan yargıdır. Yargıda da güven sarsılırsa iplerin kopması dediğimiz olay gerçekleşir. Bu nedenle yargının, ciddi bir biçimde, bürokratik incelemelerin yargıyla sonuçlanarak Türk kamu vicdanının rahatlatılması gerektiğine inanıyorum.”
Nüfusun 3’te 1’inin 22 yaş üzerinde olduğunu ve gelecekte 15-20 yılın bu kuşaklar tarafından yönetileceğini söyleyen Prof. Tatlıdil, bu gençlerin ise devlete olan saygılarını koruması için bu konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti.
ÖSYM’de yaşanan son gelişmelerin de bu konudaki eksiklikleri gözler önüne serdiğini belirten Tatlıdil, şöyle devam etti: “Gelişmiş dünya toplumlarında güven duygusunu zedeleyen hiç kimse işin başında kalamaz. O artık bireysel suç haline gelmiyor, kurumu zedeleyen suç oluyor. Ve buna göre cezasını artırıyorlar. Özelilkle bu bireysel suç olmaktan çıkarıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını işlemez hale getiren bir suç olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Cezası da ona göre ağırlaştırılmıştır. Bütün çağdaş toplumlarda bu böyledir.”
CİHAN