Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barışa da demokrasiye de destek vermeye hazır olduklarını söyledi. Demirtaş, yeni anayasa sürecini desteklediklerini belirtti.
Demirtaş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin yaptığı görüşme sonrasında basın açıklaması yaptı. Görüşmenin geçen hafta yapılmasının planlandığını ancak Hakkâri’deki saldırı nedeniyle ertelendiğini hatırlatan Demirtaş, Meclis’te olan bir parti olarak hükümetle konuşmayı, görüş alabilmeyi önemsediklerini kaydetti.
Demirtaş, hükümetle BDP arasında değil, diğer bütün partiler arasında bir diyalog sürecinin başlamasına da temenni ettiklerini söyledi. Demirtaş, tek bir görüşmeden bütün sorunların çözüm ve uzlaşı sağlanmasının mümkün olmadığını belirterek, “BDP ve hükümet arasında konuşmanın da sorunların çözümüne yetmeyeceği bilinmesi gerekir.” dedi.
Demirtaş, yaptıkları görüşmede yeni bir anayasa sürecini desteklediklerini ve bunun başlamasının katkı olabileceğini, referandum sonrası ortaya çıkan bu sorunun ötelenmemesi gerektiğini söylediklerin aktardı. Demirtaş, bu anayasanın nasıl hazırlanacağı konusunda da BDP olarak hükümete görüşlerini aktardıklarını söyledi.
Demirtaş, bu görüşmelerin ve tartışmaların sürmesi gerektiğini düşündüklerine işaret ederek, “Umut ediyorum ki Türkiye’de aklıselim hâkim olur. BDP barışa da demokrasiye de destek vermeye hazırdır. Hükümetin de bundan sonra siyasi cesaret gösteren bir tutumda olmasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
PKK’nın ateşkesi uzatması konusunun doğrudan muhatabının BDP olmadığını vurgulayan Demirtaş, “Biz ülkenin hiçbir kentine hiçbir cenazenin gitmemesini sağlayacak siyasi aktörleriz. Elbette ki siyasi partiler bunun olmaması için ellerinden geleni yapmalıdır. Biz yeni anayasa tartışmaları sürecinde bu politikaları sunacağımızı biliyoruz. Demokratik özerklik ve anadilde eğitim de BDP’nin talepleridir.” dedi.
—————————————
Çiçek: Halk yeni bir anayasa istedi
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yönetimi ile görüşmeyi ”normal bir durum” olarak değerlendirdi.
TBMM bahçesinde görüşme sonrası Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile birlikte açıklama yapan Cemil Çiçek, ”Bu diyalogun devam etmesinde fayda görüyoruz.” dedi.
Görüşmeyi olağan olarak değerlendiren Çiçek, şunları dile getirdi: ”Görüşmeden hemencecik her şeyin çözüldüğü gibi olumlu, olumsuz bu görüşmeye anlam yüklemeyi, bundan sonraki değerlendirmeleri bunun üzerinde yapmayı biz doğru bulmuyoruz. Neticede olağan, olması gereken, geçmişte de zaman zaman yapılmış görüşmelerdendir bu. Konuştuğumuz konular, Türkiye’nin konularıdır. Sadece iktidarın sorunu değil. Bu diyalogun devam etmesinde, fayda görüyoruz. Umut ediyoruz ki yeni sayfa bu manada açılmış olur. Maalesef bu görüşmeler gizli görüşme olarak takdim edildi. Bunların hiç biri doğru değildir. Gizli görüşme olsa, bu kadar basın mensubu burada nasıl toplanacaktı, görüşme bu Meclis çatısı altında niye yapılsın?”
Cemil Çiçek şunları söyledi:
“Bu görüşmeye çok özel anlamklar yüklemek doğru değildir. Tüm partilerin böyle görüşmeler yapması arzumuzdur. Çünkü bunlar Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’de başka parti iktidarda olsa onlar da bu sorunlarla karşılaşacaktı görüşmeler o zaman da olmalıydı.
Maalesef bu görüşmeler gizli gibi takdim edilmeye çalışıldı. Bu kadar basın mensubu burada nasıl toplanacaktı. Farkıl bir değerlendirme yapanlar için söylüyorum.
Yüzde 58 Evet’in yeni bir anayasa mesajı olduğunu herkes biliyor. Kaliteli bir demokrasi. Bunun yolu çağdaş normlara uygun yeni bir anayasadan geçiyor. Bunu 2007’de de söyledik ama maalesef bunu gerçekleştirmek mümkün olmadı. Şimdi böyle bir ortamın var oludğunu düşünüyoruz ve yeni bir anayasa müzakeresine, konuşu saptırmadan yeni anayasa tartışmasına ihtiyaç var. Sorunun çoğu bugünkü anayasadan kaynaklanıyor. Bir çok sorunun çözülmemesinde anayasanın felsefesi yatıyor. 12 Eylül’de yapılan halk oylaması mesajdır ki toplum: Bize yeni anayasa yapın. diyor. Siyasi partilerimiz, STK’lar ve meslek kuruluşları başta olmak üzere önce yöntem konusunu tartışmak gerekiyor. Biz toplum önünde tartışalım dedik. Komisyon kurulsun dedik. İkisi de olmadı. Halk oylaması yöntemini denedik. Bizimle konuşulmadı denildi. Millet madem 12 Eylül ile birlikte böyle bir mesaj verdiğine göre bu yöntem konusunu neticelendirilmeli. İçeriği ile ilgili de çalışma başlatılmalı. Böyle önemli konular olduğunda “Şimdi sırası değil, aceleye getiriliyor” gibi klasik bahaneler sunuluyor. Artık önümüzde uzun bir zaman da var.
Konuştuğumuz konuların başında şu da var: Bu ülkede yeterince gözyaşı ve kan dökülmüştür. Şiddeti gündemimizden çıkarmalıyız. Demokrasi ve hukuk çerçevesinde bu ülkenin ne sorunu varsa demokrasi ve hukuk kanalından gitmek suretiyle bu sorunları konuşabiliriz. Bu ülkenin çözülemeyecek sorunu yok. Bunu da kan ve gözyaşı dökülmeden yapmak lazım. Demokrasi ve hukuku bir önemli atmosfer olarak görelim.
Üçüncüsü: Halk diyalog yoluyla çözülmesini istiyor. Biz konuşmaya başladık. Biz ülkeinn her sorunun herkesle konuşmaya hazırız. Başladık buna. Hukuk ve demokrasi sınırları içinde. Bu manada bugünkü görüşme faydalı olmuştur. Küçümsenecek ve abartılacak bir zemine oturtulmadan görüşmenin yapılması önemlidir. Fırsat buldukça meclisteik her partiyle görüşürüz. Tüm partiler de birbirleriyle görüşmelidir. Bu çatı sorunların çözüldüğü tek yer olsun. Başka çözüm yeri de olmamalıdır”
SORULAR:
Yöntem telkin etmiyorum ama görüşmeliyiz diyorum. Biz gideriz onlar gelir, iadeyi ziyaretler olur. Hepsi yanyana geldiğinde bir diyalog zemini başlamış olur.
Bu olay menfur bir olaydır, vahşettir. Masum insanlar hayatlarını kaybetmiştir. Kim yaparsa yapsın. (Minibüs saldırısı) Bu olayın içinde kim varsa bunlar ortaya çıkar. Olay tüm yönleriyle ortaya çıkmalı ki yanlış anlamalar ortadan kalksın. Bu ülkede herkes demokrasi insan hakları ve özgürlük diyor. İki yaşındaki çocuk hayatını kaybediyorsa, bacağını kaybediyorsa onlar için demokrasinin özgürlüğün anlamı olmaz. Artık yeteri kadar hepimiz üzüldük. Bu soruları tekrar tekrar sormanın anlamı yok.
Ben her zaman olaylara olumlu bakıyorum. Bizim sorunumuzu başkası çözmez zaten. Devlet olarak biz çözebiliriz sorunlarımızı.
(İmralı ile devletin görüşmesi)… Bu soru çok soruldu. Soru aynı, verilecek cevap da aynı olur…