‘Hitler yaşıyor mu’, sorusu 1945’ten beri var olmayı sürdürüyor.
30 Nisan 1945’te Hitler artık yenildiğini anlayınca Rus güçlerine esir düşmemek için eşi Eva Braun’la birlikte Berlin’deki sığınakta intihar etti.
Hitler’in yaşam öyküsü ve intiharı filmlere konu oldu.
Rus güçleri sığınaktan iki cenaze çıkarıp yaktılar ve bir çukura artılar.
Rusya ‘Hitler öldü’ dese de ortaya ikna edici bir kanıt sunmadı.
Ortada bir kafatası ve çene kemiğinden başka birşey yok.
Sonraki yıllarda Alman savaş pilotu Baumberg ile 29 Nisan 1945’te Berlin’den uçtuğu söylentileri çıktı. Hatta bir SS subayı onu Danimarka’da uçak değiştirirken gördüğünü söyledi.
Nitekim 2009 yılında Hitler’e ait olduğu iddia edilen kafatasını inceleyen Connectucut Üniversitesinden bir ekip kafatasının 20-40 yaşlarında bir kadına ait olduğunu söyledi.
Kennedy suikasti belgeleri yayımlanınca Hitler’in 1955’te Kolombiya’da yaşadığına dair bir belge daha çıktı.
Belge bir CIA muhbirine ait ve SS ajanı Citroen’in „Hitler ile temas halinde“ olduğunu söylüyor.
Belge de Citroen ve Hitler’in birlikte çektikleri bir de fotoğraf var.
Bu belge Hitler’in 30 Nisan 1945’te intihar ettiği tezini biraz daha zayıflatıyor. Ancak Hitler’in 30 Nisan 1945’te öldüğü tezi zayıflasa da intihar etmediğine dair de ciddi bir kanıt henüz yok.
Hitler’in ölümüne dair gizem süredursun Naziler II.Dünya Savaşından sonra ilk kez 2017 seçimlerinde Almanya Parlamentosuna girebildiler. Nazi Partisi AfD yüzde 13 ile 80 Milletvekili ile parlamentoya girmeyi başardı. Irkçı partiler bir süredir Avrupa’yı etkisine alan ekonomik durgunluk ve artmakta olan mülteci akını nedeniyle büyüyorlar. Avrupa’nın çok kültürlülüğüne ve demokrasisine en büyük tehdit ırkçılık.
Hitler de ifadesini bulan Irkçılık ve diktatörlük hala insanlığın büyük bir problemi.
Hitler hiç ölmedi; Nutuk, ideolojik saplantı, devletin methi ve örgütlerin sığlığındaki kötücülükte canlı.
Hitler seçimle gelmişti ve partisinin başkanıydı, devletin de başıydı!
Kendisini Alman ulusunun tek koruyucusuydu. Onun sözü tanrının buyruğu gibiydi.
Yenilenme ve değişim bu tanrısal buyrukta imkansızdı.
Bundandır ki „içtihat kapısını“ kapatan softalık ezberi önerip yenilenmeyi kötü göstermenin çabası içindedir. Kapatılan „içtihat kapısı“nda“ Boko Harram, El Kaide ve DAİŞ türü barbar örgüt ve lidercikler türedi.
Kapatılan „içtihat kapısı“nda İttihat Terakki, Hizbullah ve ülkücülük gibi faşist yapılar oluştu.
Kapatılan „içtihat kapısı“nda devleti tek gerçek gören ulusçuluk denilen zorbalık türedi.
Milliyetçiliği ve devletçiliği yegane ve tek doğru gerçek gibi gösteriyorlar. Kendileri de bu yegane gerçeğin tek koruyucusu oluyorlar.
Halkı ulusun gömleği içinde tebalaştırarak ulusu hırsızlıklarını ve egolarını yaşattıkları bir habitata çeviriyorlar.
Böylece ulusun habitatı içinde sömürü atını dolu dizgin sürüyorlar.
Erdoğan ve AKP’de gerçekleşen tam budur. Erdoğan ve AKP varsa devlet güçlü ve güvende; Erdoğan ve AKP giderse Türkiye tehdit altında ve zayıftır.
Mübarek Mısır ile özdeşleşmişti ve o Mısır’ın koruyucusuydu. Koruyucu olduğu için de ne yapsa Mısır’ın çıkarınaydı! Ne oldu? Mübarek icraatları ile Mısır’a büyük zararlar verdi ve Mısır halkı ciddi krizler yaşadılar.
Türkiye için de benzer bir durum var. Erdoğan ve AKP, Türkiye’yi büyütmedi, halk zenginleşmiyor; krizler var ve TL, Dolar-Euro karşısında hergün biraz daha küçülüyor.
İnsanlık diktatörlüğü demokrasiyle aşıp yenileşmeyi gerçekleştirirken sığlığın softalığına kapılma emareleri gösteriyor. İnsanlık, ırkçılığı evrensel insan hakları sözleşmeleriyle aşarken ulusçuluk ve ırkçılık hastalığı nedeniyle ciddi bir daralma tehdidiyle karşı karşıya.
Kapanan „içtihat kapısı“na tekme atmazsak Hitler hep yaşayacak.