Kongre’nin başlangıç konuşmasını yapan Halkevleri Onursal Genel Başkanı Abdullah Aydın, bu dönemde solun mayalandığını ve kongrenin önümüzdeki dönem için bir yol haritası çizeceğini söyledi. Divanın oluşturulmasının ardından ilk konuşmayı Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol yaptı.
Halkevlerinin geçen sene kaybettiği kurucusu Ahmet Yıldız’ı anarak konuşmasına başlayan Birol, hak mücadelesinin önemine değindi. İşçilerin ölümünün kader gibi gösterildiğine değinen Birol, “Neoliberal cellatların düzeni, ölüm düzenidir. Kaderi ölüm olan bu alçakça düzendir” dedi. Tekel direnişiyle ve bu yıl 1 Mayıs’ta Taksim’de gösterilen gücün bu düzene isyanın işareti olduğunu ifade ederek, isyan karşısında “komünistsiniz” diyen Başbakan’a “yüreğimize su serpiyorsunuz” diye cevap verdi. Ücretsiz ulaşım, su, barınma, eğitim, sağlık hakkı istendiğinde “komünistsiniz” diyenler karşısında Birol, “Lafımızın sonunu getirelim ki, ezilenlerin, emekçilerin, yoksulların yeni rüyası, halkın ve hakkın düzenini, bugünün sosyalizmini, şu rezil hayatlarımızın içinden gönül gözüyle süzüp ortaya koyuverelim” dedi.
Yoksul halkın hak mücadelesini, işçilerin güvencesiz çalışmaya karşı verdikleri mücadeleyi, köylülerin topraklarına sahip çıkma mücadelelerini, Türk ve Kürt halklarının kardeşlik mücadelesini önemsediklerini ifade eden Birol, Genel Kurul’un hedefinin “Halkın Hakları Kongresi”ni toplamak olduğunu vurguladı. Birol, “Neoliberal yeni sömürgecilik politikalarına karşı direnişlerin değişik cephelerden bakılarak üretilecek bir halk hareketleri birliği, ilerici politik güçlerin ve emekçi halkın yeni bir politikleşme sürecine yönelmesinin etkili bir temeli olacaktır” diye konuştu.
Demokratikleşme yalanıyla AKP’nin anayasayı değiştirme girişimine de değinen Birol, “12 Eylül 1980 Anayasası’na da, 12 Eylül 2010 Anayasası girişimine de hayır diyoruz. Ancak hayır demekle kalmıyoruz. Kendi şartlarımızı, halkın şartlarını da bu süreçte haykırmanın önemine dikkat çekiyoruz” dedi. ABD ve AB emperyalizminin AKP hükümetine yüklediği misyonlardan söz eden Birol, bunun “aktif taşeronluk” olduğunu ifade etti. AKP’nin benimsetmeye çalıştığı kaderciliğin gerici temelline de işaret eden Birol, Fethullah Gülen’den alıntılar yaparak patronları “çoban” olarak gören anlayışı teşhir etti. Ayrıca, sol liberal anlayışların doğurduğu yanılsamalara karşı yine hak mücadeleleriyle bir bilinçlenme yaratılabileceğini söyledi. Konuşmasının sonunda Birol, halkevi örgütlerini, “ilerici politik hareketin yeniden kuruluş sürecinde aktif bir rol alma iddiasının gereğini yerine getirmeye” çağırdı.
Birol’dan sonra konuk konuşmacılara söz verildi. Barış ve Demokrasi Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, konuşmasında AKP’nin tüm ilerici güçleri kendisine yedeklemeye çalıştığını, karşısındakileri de gerici, ergenekoncu ilan ettiğini söyledi.
Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Kaya Güvenç, Zonguldak’ta yaşanan olayın emekçilerin sorunlarını özetlediğini, bunun karşısında başbakanın sergilediği “kader” anlayışının ise yeni olmadığını belirterek, 1999 Marmara depreminde de “takdir-i ilahi” dendiğini hatırlattı. İstanbul’daki selin sonuçlarına, Tuzla’daki iş kazalarına da aynı şekilde yaklaşıldığına işaret eden Güvenç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Onlar tabii ki bunu yapacaklar, çünkü onlar buralardan beslenirler. Peki ya bizler? Bütün bu katliamların hesabını sorabildik mi? Bu cinayetlerin arkasındaki özelleştirmelerin, taşeronlaştırmanın hesabını sorduk mu? Halkımızı işsizliğe, yoksulluğa, sadakaya mahkum eden politikaların, uygulamaların hesabını sorduk mu? Oysa bunların hesabını sormak zorundayız. Yoksa katliamcılar, insan canını alıp satan özelleştirmeciler, gözünü para bürümüş taşeronlar hesap vermedikleri sürece, bizler hesap sormadığımız sürece katliamların sonu gelmez.”
Tekel direnişiyle yeşeren ve 1 Mayıs’ta büyüten umuda işaret eden Güvenç, devrim ve sosyalizm yolunda kat edilecek mesafe uzun olsa da bu umudun önemli olduğunu söyleyerek genel kurulu selamladı.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Emek Partisi, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Parti, İnsan Hakları Derneği, Demokratik Dayanışma Grubu, Ankara Tabip Odası adına da konuşmaların yapıldığı genel kurulda, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, bazı milletvekilleri ve Filistin Halkının Kurtuluş Cephesi’nden gönderilen dayanışma mesajları okundu.