Sevgili dostlar,
Seçim sonrası, muhalif cenahta kaygılı bir sevinç var.
Sevincin nedeni sandık zaferi…
Kaygının nedeni ise Erdoğan’ın muhtemel tepkisi…
Cumhurbaşkanı birkaç gündür ortalıkta görünmüyor. İnsanlar, mahallenin kabadayısının ensesine okkalı bir tokat atmış da, şimdi endişeyle onun tepkisini bekler gibi…
Bu kaygı nedensiz değil: Erdoğan son kez sandıkta yenildiğinde, tarih 7 Haziran 2015’ti. Tam 5 milyon oy kaybetmişti. Oy oranı yüzde 50’den yüzde 40’a düşmüştü. O zaman da seçimden sonra bir süre ortadan kaybolmuş, Saray’ında yeni stratejisini planlamıştı. Sonraki dönemde bir yandan muhalefetin koalisyon ihtimalini engellerken, bir yandan da Kürtlerle barış masasını devirmişti. Türkiye, 146 gün, tarihinin en kanlı dönemlerinden birini yaşadı.
Sonunda erken seçime gidildi ve “Bana 400 milletvekili verin, bu iş huzur içinde çözülsün” diyen Erdoğan, 5 ayda 5 milyon oyu geri aldı.
Erdoğan’ın sessizliğinden duyulan endişenin bir nedeni bu…
Bir diğer neden, bundan böyle çöküşe geçecek ekonomiyi ve yükselecek muhalefeti yönetmek için baskıyı artırma ihtimali…
Bu beklenti haksız olmamakla beraber, diğer ihtimale de kulak vermekte yarar var. O ihtimal de, Erdoğan’ın kendi yarattığı dehşet havası sonucunda oy kaybettiğini, toplumdaki huzur ihtiyacının muhalefeti güçlendirdiğini görmesi… Ve faturayı, sarayın gözüne girmek için baskı dozunu fazla kaçıran şahin İçişleri Bakanı’na kesip kendisinin “anlayışlı bir lider” rolüne bürünmesi… Muhalif belediyelere iş yaptırmama üzerine bir taktik kurup gelecek seçimi onların başarısızlığı üzerinden garantilemeye çalışması…
Geçen 17 senede Erdoğan’ın demokratlıktan muhafazakarlığa, şahinlikten güvercinliğe kadar her kılığa kolayca bürünebildiğini gören bizler için bu iki seçenek de sürpriz olmaz. Ama rejimini kurtarmak için toplumu daha da germeyi tercih ederse, hem onu, hem Türkiye’yi zorlu bir dönem bekliyor demektir.