Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son aylarda sıklıkla dile getirdiği, hatta üç gün öncesine kadar tekrarladığı bir görüşü vardı.
Bu görüşünü bütün toplumun önünde defalarca dile getirdi.
Yani “Asıl hedef Türkiye” dedi.
Suriye’yi yıktıktan sonra bize saldıracaklardı.
Böyle düşündüğü için Rusya ve İran’la ittifak kurdu ve bu ülke liderleriyle defalarca poz vererek bu politikasını bütün dünyaya ilan etti.
“Her şeyin farkındayız” diyerek başta ABD olmak üzere Batılı ülkelere tehditler savurdu, onları ‘Türkiye düşmanı’ ilan etti.
Bu da yetmedi, “Suriye’de ülkemize karşı kurulan tuzakları bozmamız lazım” diyerek orduyu Afrin’e gönderdi.
İşte tüm bunları söyleyen, yapan, eden Erdoğan “Asıl hedefleri Türkiye” dediği Batılı ülkelerin Suriye’yi bombalamasını “Bu saldırılar vicdan sahibi herkesi mutlu etmiştir” diyerek büyük bir heyecanla destekledi.
Hem “Batılıların asıl hedefi Türkiye” deyip hem de Batılıların Suriye’ye yaptıkları saldırılardan mutlu olmak?
Hem ortada ülkemize karşı bir hesap olduğunu söyleyip hem de kimyasal silah haberlerine hiçbir tereddüt göstermeden inanmak?
Erdoğan ne yapmaya çalışıyor? Nedir esas amacı? Hakikaten akıl alır gibi değil.
Aylardır “Üst akıl Irak’ı, Libya’yı yıktı, şimdi de Suriye’yi yıkıyor asıl hedef Türkiye” deyip topluma ‘Ülkemiz tehlikede’ korkusu pompalıyor. Sonra da ‘üst akıl’ dediği ülkelerin Suriye’yi bombalamasından memnuniyet duyuyor.
İnsan sormadan edemiyor, bu çelişkili politikanın amacı ne ve kime yarıyor?
Türkiye’nin yararına olmadığı ortada.
İktidarın, Suriye’ye yapılan saldırıları desteklemesinin tek sorunlu yönü bu değil.
“Irak’ta kimyasal silah var” yalanıyla Irak’ı yerle bir eden sicili bozuk Batılı ülkeler “Suriye kimyasal silah kullandı” diyerek bir anda parladı.
Kimyasal silah kullanıldı mı kullanılmadı mı? Kullanıldığı kim tarafından tespit edildi?
Diyelim ki kullanıldı. Peki kim attı o kimyasal silahı?
Bütün ülkelerin, örgütlerin cirit attığı Suriye’de kimyasal silah kullananın kim olduğu nasıl tespit edildi?
Mesela Rusya’nın iddiasına göre İngiliz istihbaratının eli var bu işte.
Peki iktidar neden ittifak kurduğu Rusya’nın dediğine değil de düşman ilan ettiği Batılıların ‘Esad attı’ görüşüne inandı?
Hangisi doğru bilmiyoruz. Kimsenin elinde de konuyla ilgili net bir bilgi, veri yok.
Bu belirsizlikler de gösteriyor ki ortada onlarca cevap verilmemiş soru var.
Tüm bu sorular cevap bulmadan Batılıların ‘Kimyasal silah kullanıldı’ bahanesine inanmak ve bu gerekçeyle yapılan saldırılardan heyecan duymak hangi aklın ürünü ve neyi amaçlıyor?
Diğer yandan, diyelim ki kimyasal silah saldırısı oldu ve bunu da Esad yaptı.
Peki bunun belgelenmesi ve BM’de tartışılıp bir karara bağlanması gerekmiyor muydu?
İsteyen ülke bir başka egemen ülkeye “Kimyasal silah kullandın”deyip saldırabiliyor mu?
Meşruiyetini uluslararası hukuktan almayan müdahalelere destek olmak bu tür saldırıları kolaylaştırmıyor mu?
Yarın benzer bir yaklaşımla benzer bir saldırı Türkiye’ye yapılsa ne diyeceğiz dünya kamuoyuna?
Diğer taraftan hani “Dünya beşten büyük”tü?
Yıllardır “Dünya beşten büyük!” sloganı at, sonunda üç ülkenin (ABD, Fransa, İngiltere) aldığı meşru olmayan bir kararın taraftarı ol. Olacak şey mi?
Sevgili AK Partililer,
Bütün bu çelişkiler, zikzaklar, dün ak dediğine ertesi gün kara demeler, dün düşman ilan ettiğiyle ertesi gün dostluklar kurmalar (bombardıman alkışlamalar)…
Tüm bunlar sizi de rahatsız etmiyor mu?
Zihninizde “Ne oluyor, neden fikir değiştirdi, niçin böyle yapıyor?” gibi sorular oluşmuyor mu?
Her seferinde Türkiye’ye biraz daha zarar veren, ülkemizi uluslararası arenada küçük düşüren, bizi büyük bir açmazın içine çeken bu politikalar size de tuhaf gelmiyor mu?
Sizi de korkutmuyor mu?
Korkutmuyorsa niçin korkutmuyor?
Diyelim ki biz yanılıyoruz.
Peki o zaman siz söyleyin, bir siyasetçinin “Suriye’de yaptıklarıyla Batılıların asıl hedefi Türkiye” deyip sonra da Batılıların Suriye’ye yaptığı saldırıları desteklemesi ne anlama geliyor?
Eğer Erdoğan, Suriye’ye saldıran Batılıların asıl hedefinin Türkiye olduğuna inanmıyorsa, yani aylardır söylediği gibi ülkemize karşı bir tuzak ya da hesap yoksa Afrin operasyonunu niçin yaptı?
Onca askerimiz niçin toprağa verildi? Yüz milyonlarca dolarlık cephane niçin dağa taşa atıldı ve Türkiye niçin zayıflatıldı?
Diğer yandan İsrail Kudüs’ü bombaladığında parti kongrelerinde İsrail’e “Terörist devlet” demekten imtina etmeyen Erdoğan’ın, İsrail Şam’ı bombaladığında İsrail’le yan yana durmasını, İsrail’e destek vermesini neyle açıklıyorsunuz?
Bu çelişkili politikalarda Türkiye’nin yararının gözetilmediği apaçık ortada.
Çünkü her seferinde zarar gören Türkiye.
Batı’yı tehdit edip ilişkileri zedelediğinde de Türkiye kaybediyor, “Batılıların asıl amacı Türkiye” deyip Suriye saldırılarını desteklediğinde de kaybeden Türkiye oluyor.
Hakikaten akla, mantığa sığmayacak türden politikalar bunlar.
ABD öncülüğündeki Batılı ülkelerin Suriye saldırısına sevinen iktidar ve kimi İslamcılar büyük bir sefalete saplanmış kalmış.
Çıkamıyorlar da.
Çıkmaya çalışmak yerine ülkemizi o bataklığın içine çekiyorlar.
Çelişkiler, anlamsızlıklar, tehditler, saldırganlıklar, gencecik çocuklarımızın şehit düşmesi, belirsizlikler, ciddiyetsizlikler… korkutucu boyutlarda.
Bütün bunların sonunda söylenecek tek bir cümle var: İktidarın yapıp ettikleri kimin işine yarıyor bilmiyoruz ama Türkiye’nin işine yaramadığı ortada.
Peki kimin işine yarıyor?
Bu soruya cevabı önce Erdoğan sonra da ona destek olan AK Partililer vermeli.