Sevgili dostlar,
Diyelim Behzat Ç. seyircisisiniz. Ama amirimiz biraz asi; ağzı bozuk; biraya düşkün; savcıyla yatıp kalkıyor. Devlet de bira içeni, küfredeni, ulu orta öpüşeni sevmiyor. Olabilir. Çocukları korumak istiyordur, herkes başı önde, mazbut yaşasın istiyordur; “Bunlar yoldan çıkarsa, yarın asi olurlar” diye düşünüyordur.
Bu düşüncelerle yayınlara “bip” özelliği getirildi. Yayıncı kanal, kahramanımız ne zaman küfretse “bip” sesi koyar, ne zaman eli biraya gitse şişeyi saklar, öpüştükleri sahneleri yasaklar oldu. Ama bu da yetmedi. Çünkü kahramanımız aynı zamanda polis teşkilatı içindeki paralel yapılanmaya karşı mesajlar da veriyordu. Sonunda kanaldan kovuldu. Yedi sene kenarda bekledi.
O beklerken İnternet, seyircilere yeni olanaklar sundu. Çok uluslu şirketler şifreli kanallar kurdu. Özel müşterisi olan diziler, filmler için yeni platformlar oluşturuldu. Artık isteyen, parasını ödemek kaydıyla, “genel seyirci”den uzakta, devletin zararlı bulduğu içeriği tüketebilecekti. Bu platformlarda Behzat Ç de, KHK mağduru olmuş ekibiyle birlikte gizlemeden içki içmeye, uluorta öpüşmeye, ağzına geldiği gibi küfretmeye başladı.
Ama devletimiz ve onun mazbut gazetecileri yine rahatsız oldu. Kendi kanallarını seyretmeyip gizliden gizliye bunları seyrediyorlar, sonra da “Ne ayıp şeyler oluyor; anarşistler devletin bankasını soyuyor, erkekler birbiriyle öpüşüyor” diye söyleniyorlardı.
Bu arada başka mecralarda da bazı uluslararası haber kanalları, Türk kanallarında rastlanamayan türden objektif haberleri Türkçe verir olmuştu. Sanırım devletin sabrını asıl taşıran da bu oldu. Nasıl olur da birileri bürokratların denetimi dışında yayın yapardı. Hemen bir düzenleme hazırlandı ve güzel ülkemize yurtdışından getirilen içerikler de devlet kontrolüne alındı. Artık öyle devletten izinsiz ekranda sigara, içki içmek, Türk aile yapısına uygun olmayan ilişkilere girmek, zararlı haberler vermek yasaktı.
AKP, giderek gençleşen, globalleşen, özgürleşen bir toplumu, kendi dar mintanına sıkıştırmaya çalışıyor. Nafile çaba… Sığmaz.