Sevgili dostlar,
Yargısız infaz, 90’larda Kürt illerinde yaygın bir yöntemdi. ”Beyaz Toros”lar, ortadan kaybolmaların simgesi haline gelmişti.
15 Temmuz sonrası devreye giren “Siyah transporter”lar işi, ülke, hatta dünya çapında büyüttü. İstihbaratın 20 ülkede 80 kişiyi kaçırdığı gururla açıklandı. Bu arada 24 kişi ortadan kayboldu.
Kaybolanların bazısı güpegündüz, ailelerinin yanından kaçırılıyorlardı. Kaçıranlar genelde ailelere, “Biz devletiz. Soru sormayın. Polise başvurmayın” diyordu.
Belki devlet görevlisiydiler, belki devlet adına hareket eden çete mensupları… Ama devletin olayı aydınlatmak yerine örtbas etmeye çalışması, suç itirafı gibiydi. Kayıp ailelerinin polise, savcılığa başvurularına, vekillerin soru önergelerine ısrarla sağır kaldı devlet… Sonunda Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve insan hakları örgütleri devreye girince 6 aylık kayıplar ortaya çıkıverdi
Daha önceki vakalarda kaçırılanlar ağır işkence gördükten sonra Ankara Emniyeti’ne teslim edilmişlerdi. Önceki geceyarısı yine aynısı oldu: Altı kayıptan dördünün Ankara Emniyeti’nde olduğu bildirildi. Üç ayrı kentte kaybolanlar her nasılsa aynı emniyette ortaya çıkmışlardı. (“Emniyet” lafı da bu tür cümlelerde nasıl saçma geliyor kulağa…)
Konuyu baştan beri takip eden HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, dünkü Mercek’te Zübeyde Sarı’ya daha önceki işkence vakalarını hatırlatırken hala kayıp olan 2 kişiye dair kaygılarından söz etti.
Muhtemelen AB müzakerelerinde insan hakları sicilini düzeltmeye çalışan hükümet, kayıtlara girmesin diye muhaliflerini kaçırıp gizli merkezlerde işkenceyle sorguluyor. Sonra da bulmuş gibi yapıyor. Ama hala avukatlarıyla görüştürmüyor, sağlık raporu vermiyor.
2011’de Erdoğan, Cumartesi anneleriyle buluştuktan sonra grupta Berfo Ana’dan bahsetmiş, “Düşünün” demişti, “…bir gece evinize geliyorlar, gözünüzün önünden oğlunuzu alıp götürüyorlar.” Grupta gözyaşı sel olmuştu.
Berfo Ana, Evren rejiminin mağduruydu; oğlunu göremeden öldü.
Şimdi Erdoğan rejiminin mağdurları var. Onlar yakınlarını salimen istiyor ve Erdoğan’a sesleniyorlar:
“Düşünün; bir anda geliyorlar, gözünüzün önünden eşinizi alıp götürüyorlar.”
Buna da ağlasanıza…