Bilim insanları geçmişte uykuyu; beyin ile dış dünya arasındaki bir pencerenin üzerine çekilen, beynin dış uyaranlara tepkisini durduran bir perde gibi düşünüyordu.
12 Ekim 2023 tarihinde Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan bir çalışma, uyku esnasında bu perdenin kısmen açık olduğu zamanlar olabileceğini gösterdi.[1] Araştırmaya katılan kişiler, araştırmacıların kendisine söylemiş olduklarına bağlı olarak uykunun belirli evrelerinde gülümsüyor ya da kaşlarını çatıyordu. Fransa’da yer alan Paris Beyin Enstitüsünde bilişsel bilimci olan çalışmanın ortak yazarlarından Delphine Oudiette, tarihsel olarak uykunun tanımının çevre ile ilgili bilincin durması olduğunu vurgulayarak konu hakkında şunları söylüyor:
Uyurken bir şeyler yapamıyor olmanız gerekiyor. Bu da dış dünyaya karşı herhangi bir tepki veremediğiniz anlamına geliyor.
Ancak birkaç yıl önce Oudiette ve ekibi; “lucid rüya” (İng: “lucid dream”) olarak da bilinen, uyurken rüya gördüklerinin bilincinde olan insanlar ile iletişime geçebildikleri bir deney gerçekleştirdikten sonra bu tanımın doğruluğunu sorgulamaya başladı. Araştırmacılar, bu kişilerin gördükleri rüyalar sırasında göz ve yüz kaslarının hareketi aracılığıyla sorular sorabilmiş ve yanıtlar alabilmişti.[2]
Çalışmanın yazarlarından ve Illinois eyaletinin Evanston şehrinde yer alan Northwestern Üniversitesinde bilişsel bilimci olan Karen Konkoly; bu makale yayımlandıktan sonra, lucid rüya görenlerle iletişimin mümkün olup olmayacağına yönelik kafalarında büyük ve yanıtsız bir soru oluştuğunu söylüyor.
Bu sorudan sonra Oudiette çalışmaya devam etti. Son çalışmasında kendisi ve meslektaşları, narkolepsi hastalığı olan 27 kişi ile narkolepsisi olmayan 22 kişiyi gözlemledi. Uyku sırasında, katılımcılardan birden fazla defa kaşlarını çatmaları ya da gülümsemeleri istendi. Katılımcıların tamamı bu istemlerin en az %70 kadarına doğru tepki verdi.
Genel yanıt oranları; en derin uykunun yaşandığı ancak beynin oldukça aktif kaldığı uykunun REM evresi sırasında, uykunun diğer evrelerine göre tüm katılımcılar için daha yüksekti. Araştırmacılar; deneyler süresince katılımcıların beyin aktivitelerini, kafa derisi boyunca yerleştirilen elektrotlardan gelen sinyalleri tespit eden elektroensefalografi (EEG) kullanarak takip etti.
Oudiette bu durumun, dış dünyaya bakan pencerenin perdesini açmaya daha elverişli bazı fizyolojik durumlara sahip olduğumuzu gösterdiğini vurguluyor.
Araştırmacılar, benzer deneyleri kullanarak uykusuzluk ve uykuda yürüme gibi çeşitli uyku bozukluklarının temelini daha iyi anlayabilirler. Böylelikle, beynin uyku sırasında aktif olan bölümlerini ve bu bölümlerin bilinçle nasıl bir ilişkisi olduğunu tespit etmeye başlayabilirler. Belçika’nın Brüksel şehrinde yer alan Erasmus Hastanesinde nörolog ve bilişsel bilimci olan Mélanie Strauss, bu çalışmanın uyku araştırmaları sahasındaki büyük bir evrimin parçası olduğunu söylüyor ve konu hakkında şunları ekliyor:
Araştırmacılar; uykuyu sadece EEG ile izlemek yerine EEG’yi çeşitli görevler ve uyaranlar ile birleştiren, alışılmışın dışında yaklaşımlara yöneliyor. Bu da belirli hastalıklara veya durumlara ışık tutmaya yardımcı olabilecek bir strateji.
- ^ B. Türker, et al. (2023). Behavioral And Brain Responses To Verbal Stimuli Reveal Transient Periods Of Cognitive Integration Of The External World During Sleep. Nature Neuroscience, sf: 1-13. doi: 10.1038/s41593-023-01449-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. R. Konkoly, et al. (2021). Real-Time Dialogue Between Experimenters And Dreamers During Rem Sleep. Elsevier BV, sf: 1417-1427.e6. doi: 10.1016/j.cub.2021.01.026. | Arşiv Bağlantısı