Sevgili dostlar,
2016’nın Ocak ayıydı. Güneydoğu’da birçok yerleşim birimi abluka altındaydı. Öğretmen Ayşe Çelik, Kanal D’deki Beyaz Show’a telefonla bağlandı ve şöyle dedi:
“Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık! İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın.”
Hamileydi. Ölen çocuklar, herkesten çok canını yakıyordu.
Hükümetin trol ordusu hemen saldırıya geçti. Haberi, “Canlı yayında PKK propagandası” diye verdiler. Alıştığımız üzre hemen peşinden savcılık soruşturması geldi.
Program yapımcısı Beyazıt Öztürk, “Söylediklerini anlamadım, aklımdan şehitler geçti. Devletimizin yanındayız” diyerek sıyrıldı. Ayşe Öğretmen ise sözlerinin arkasında durdu. Bunun üzerine, “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle hakkında 7,5 yıla kadar hapis istendi. İşinden atıldı. Medyada linç edildi. Sonunda 1 yıl 3 ay hapis cezası aldı. “Zalim insanlıktan utanıyorum” dedi mahkeme çıkışında…
Kararın onaylanmasını beklerken kızı Deran doğdu. Bebeğine anne sütü verebilmesi için ertelenen infazın sonunda 6 aylık bebeğiyle hapse girdi. Dünya kamuoyunun baskısı sonucu infaz bir kez daha ertelendi. O erteleme süresi de dün doldu. Deran, annesinin koynundan ayrıldı; anneannesinde kaldı, Ayşe Öğretmen cezaevine girdi.
Savaş isteyeni öven, barış diyene söven bir zihniyet yönetiyor ülkeyi… Bu zihniyet tersine çevrilmedikçe, barış talebi yükseltilip savaş lanetlenmedikçe evlat acımız dinmeyecek.
O yüzden en iyisi, barışın sözcüsü Ayşe Öğretmen’in çığlığına
ortak olalım, Deran’ların barış içinde bir dünyada büyümesi talebine sessiz kalmayalım:
“Görün, duyun, el verin. Yazıktır!
İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın.”