TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Uzm. Dr. Nasır Nesanır, 4 kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybetmesine dair, “denetim mekanizmalarının zayıflığının ölümcül sonuçlarıyla görünür kıldığını” söyledi.
Gözde Tüzer Korkmaz
4 kişilik Böcek ailesi Fatih Kadırga’da bulunan bir otelde konakladıktan sonra hayatını kaybetti. Ailenin ölümüne dair adli tıp kurumu ön raporuna göre kaldıkları oteldeki kimyasal maddeden zehirlendiler. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Uzm. Dr. Nasır Nesanır dört kişilik ailenin ölümünü “Halk sağlığı sistemindeki yapısal çöküşün aynası” olarak tanımladı.
‘Talihsiz olay değil, denetim zafiyetinin göstergesi’
Nesanır ölümlerin bireysel bir trajedi değil Türkiye’de uzun süredir biriken halk sağlığı ve denetim krizinin çarpıcı bir dışa vurumu olduğunu aktardı ve “Bu olay, turizm işletmelerinde kullanılan kimyasalların kontrolsüzlüğü ile denetim mekanizmalarının zayıflığını ölümcül sonuçlarıyla birlikte görünür kılmıştır” dedi.
Peki bu olay halk sağlığı açısından ne ifade ediyor? Dr. Nasır Nesanır şöyle dedi: “Bu ölüm, tekil bir hata veya ‘talihsiz bir olay’ olarak değerlendirilemez. Türkiye’de yıllardır süregelen denetim zafiyetlerinin, yetkin olmayan personel kullanımının ve kontrolsüz kimyasal uygulamalarının sistemik bir sorun haline geldiğinin en acı göstergesidir.”
‘Asıl sorumlular; denetim durumu süreçlerinden sorumlu birimler’
İlk günden itibaren Böcek ailesinin yemek yediği kokoreççisinden, midyecisine, lokumcusuna ve kafe işletmecisine kadar hemen herkes gözaltına alındı, tutuklandı. Son olarak soruşturmada otelde ilaçlama yapan şirketin sahibinin ve çalışanının sertifikasının olmadığı, otel sahibinin de sormadığı ortaya çıktı. Hatta resepsiyon görevlisinin otelin kapısını kilitleyip gittiğini anlattı. Tüm bunlar yaşanırken, Böcek ailesinin ölümünde ilk değerlendirmeyi yapan hekim hedef gösterildi. Dr. Nesanır’a nedenini sorduk: “Bir acil hekiminin otelde hangi kimyasalın uygulandığını bilmesi mümkün değildir. Hekimi hedef göstermek, yapısal sorunların üzerini örten bir manipülasyondur. Asıl sorumlular; kimyasalı uygulayanlar, otelin denetim durumu ve kayıt-kontrol süreçlerinden sorumlu birimlerdir.”
İlaçlamayı yapan şirketler halk sağlığı alanında 2005’te yürürlüğe giren bir yönetmelikle denetleniyor. Ve kullanılacak ürünlerin Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması gerekiyor. Fakat şirketler ve ilaçlar ne kadar denetleniyor ya da ‘denetim eksikliği’ neden tartışılmıyor?
‘Çoğu denetim önceden haber verilerek yapılmakta’
Nesanır, tartışmanın bilinçli biçimde otel, yemek veya acil hekimi üzerinden yürütüldüğünü oysa asıl sorulması gerekenin şunlar olduğunu söyledi ve devam etti: “Otel en son ne zaman denetlendi? Uygunsuzluk tespit edildi mi? İlaçlama kayıtları tam mıydı? Kullanılan kimyasalın kontrolü kim tarafından yapıldı? Türkiye’de denetim birimleri hem personel hem uzmanlık açısından ciddi biçimde zayıflatılmıştır. Türkiye’de denetim yetkisi dağınıktır: Sağlık müdürlükleri, tarım ve orman müdürlükleri, belediyeler ve Turizm Bakanlığı. Ancak denetim sayısı yetersiz, süreleri kısa, yaptırımlar etkisizdir. Çoğu denetim önceden haber verilerek yapılmaktadır.”
Ekonomik krizin gıda güvenliğine etkisi ne?
2024’te yapılan bir araştırmaya göre; halkın yüzde 71.1’i kafe ve restoran tercih ederken fiyatlarını dikkate aldı ve yüzde 88.3’ü fiyatları pahalı buldu. Diğer yandan işletmeler enflasyonist ortamdan kaynaklı kazanç sağlayamadıklarını ve fiyatların bu nedenle yüksek olduğunu söyledi. OECD verilerine göre Türkiye’de ise her 5 çocuktan biri yeterli beslenemedi ve her 4 çocuktan biri okula aç gitti. Ekonomik kriz dönemlerinde halk sağlığı da bundan nasibini aldı.
Dr. Nasır Nesanır “Ekonomik kriz dönemlerinde hijyen koşulları bozulur, ucuz ve riskli ürünlere yönelim artar, gıda zehirlenmeleri çoğalır ve işletmeler maliyet baskısıyla daha tehlikeli kimyasallara yönelebilir. Denetim birimleri de aynı dönemde zayıflamaktadır” dedi.
Kâr odaklı yaklaşımın halk sağlığına etkisi
Bu trajedinin, yalnızca bir ihmaller zincirini değil, aynı zamanda kâr odaklı yaklaşımın halk sağlığını nasıl görünmez kırılganlıklara ittiğini gösterdiğini belirten Dr. Nesanır “Denetimsizlik, ucuz kimyasal kullanımı, eğitim yetersizliği ve kurumsal çöküşün birleştiği yerde insan hayatı savunmasız kalmıştır. Türkiye’de halk sağlığı ancak insan yaşamını merkeze alan, kurumsal kapasitesi güçlendirilmiş ve topluma karşı hesap verebilir bir sistemle korunabilir. Böcek ailesinin ölümü, bu sorumluluktan kaçmanın mümkün olmadığını bir kez daha göstermiştir” dedi.
Son olarak “Bu olaydan sonra ne yapılmalı?” diye sorduğumuz Dr. Nesanır önerileri şöyle sıraladı.
- Kimyasal kullanım protokolleri sıkılaştırılmalı.
- Denetim ekipleri güçlendirilmeli ve bağımsızlaştırılmalı.
- Tüm uygulama kayıtları dijital ve izlenebilir hale getirilmeli.
- Turizm işletmelerinde şeffaf denetim zorunlu olmalıdır.”
Adım adım ölüme götüren denetimsizlik
36 yaşındaki baba Servet Böcek, 27 yaşındaki anne Çiğdem, 6 yaşındaki Kadir ve 3 yaşındaki Masal…
Almanya’nın Hamburg kentinden 9 Eylül’de İstanbul’a geldi ve Fatih’teki Harbour Suit Otelde konaklamaya başladı. Akşam otele yakın bir restoranda yemek yediler. 10 Kasım’da sabah çorba içtiler, çocuklar poğaça yedi, akşam kıymalı pide yediler. Çocuklar ise sucuklu-kaşarlı pizza tüketti.
11 Kasım’da Ortaköy’de birer tane midye yediler, daha sonra Golden Kokoreç Midye’de çorba içtiler. Çocuklar sucuk-ekmek, Servet Böcek kokoreç yedi, anne Çiğdem Böcek, tavuk tantuni yedi. Akşam aile Fatih’ten lokum alıp yedi. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ailenin tükettiği yiyeceklere ilişkin numuneler aldı ve “Midye ve kokoreçte herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi” dedi. Ancak numuneler olaydan bir gün sonra alınmıştı. Üstelik hangi koşullarda yapıldığı da bilinmiyordu.
11 Kasım’da otelde ilaçlama yapıldı
11 Kasım gecesi otelde ise bir çalışma vardı. Otel sahibi otelin bir odasında ilaçlama yaptırmak için “DSS İlaçlama ve Temizlik Hizmetleri” isimli bir şirketi aradı. Şirketin ilaçlama sertifikası yoktu, zaten otel sahibi de sertifikası olup olmadığını sormamıştı. İlaçlama işleminde “Alfasc” ve “Cypermetrin” isimli ilaçlar kullanıldı. Şirket sahibi ilaçları nereden aldığını bile hatırlamıyordu. İlaçlamadan sonra odanın her yeri kapatıldı. Böcek ailesi ise 11 Kasım gece yarısı rahatsızlanmaya başladı.
12 Kasım’da saat 11 civarında aile Bezmialem Hastanesine gitti. Servet ve Çiğdem Böcek çiftine serum takıldı. Mide koruyucu ve ağrı kesici ilaç yazıldı. Ancak çocuklara Bezmialem Hastanesinde bakılmadı. Aile bu nedenle Çapa Hastanesine gitti.
12 Kasım’dan 13 Kasım’a geçilirken ailenin durumu daha da ağırlaşmaya başladı. Henüz ilk şikayetlerinden 24 saat geçmişti. 13 Kasım saat 01.00’de anne Çiğdem Böcek, kızı Masal’ın yatağında hareketsiz yattığını görünce ambulans çağırdı.
Otelin kapısı kapalıydı
Bu sırada otelin resepsiyonunun kapısı kapalıydı. Otelde yarı zamanlı çalışan görevli 01.30’da otelin kapısını kilitleyerek yemek yemeye gitmişti. Çalışan 20 dakika sonra döndüğünde ise ambulans kapıdaydı. Bu sırada Servet Böcek kapının kilitli olmasından kaynaklı dışarı çıkamadı, kucağındaki çocuğu ile birlikte kapıyı kırmaya çalıştı, çevredeki vatandaşlar da yardımcı oldu. Görevli gelip kapıyı açtı. Böcek ailesi ambulansla Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü.
Aile, çağrılan ambulansla Taksim İlk Yardım Hastanesine kaldırıldı. 14 Kasım’da ise önce çocuklar Masal ve Muhammet, daha sonra anne Çiğdem Böcek hayatını kaybetti. Baba Servet Böcek ise 17 Kasım’da yaşamını yitirdi.
Gıdadan, kimyasal maddeye
Çocukların ve annenin ölümüyle beraber “gıda zehirlenmesinden” şüphelenildi ve Midyeci Y.D, Kokoreççi E.E, Kafe İşletmecisi F.M.O. ve Lokumcu F.T tutuklandı.
Ancak 15 Kasım’da otelde konaklayan 2 turist de bulantı ve kusma şikayetiyle aynı hastanede tedavi altına alınması ve üçüncü kişinin de kalp atış hızının düşük olması nedeniyle tetkik amaçlı hastaneye yatırılması gözleri otele çevirdi.
19 Kasım’da adli tıp kurumu, ön raporunu tamamladı. “Kimyasal madde zehirlenmesi” ihtimaline dikkat çekilen raporda, gıda zehirlenmesi ihtimalinin daha düşük bir olasılık olduğu belirtildi.




