Sevgili dostlar,
#ÖZGÜRÜZRadyo’da geçen hafta başladığımız “Türkiye Nereye” programının bu akşamki konuğu Hatip Dicle… 15 yıl hapis yatmış bu tecrübeli Kürt politikacısı, halen Almanya’da sürgünde yaşıyor.
Dicle’nin katıldığı İmralı müzakerelerinin perde arkasını, programda dinleyeceksiniz; ancak asıl ilginci müzakerelerin sona erişi.
Hatırlatalım:
28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe’de devlet ve HDP heyetlerinin görüşmesi sonrası, Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısı okunmuştu. Bu, 2 yıldır süren diyalog sürecinin zirvesiydi. Erdoğan o gün, “Bu, demokratik açılım süreci ile başlayan, hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” demişti. Ancak bir ay geçmeden, 22 Mart 2015 günü, “Ben, Dolmabahçe toplantısını doğru bulmuyorum, metni de kabul etmiyorum” deyip masayı devirmişti.
Aradaki o 3 haftada ne olmuştu ki? Önce dönemi hatırlayalım:
2013 baharında Gezi isyanı yaşandı.
Ardından 17-25 Aralık krizi geldi.
2014 Mart’ındaki yerel seçimde AKP, barış sürecinin Kürt oylarını almaya yetmediğini gördü.
Hatip Dicle’ye göre o dönem Erdoğan panikledi; “Kürtlerle barış beni kurtarmaz” diye düşündü; dümeni ters yöne kırıp derin devletle ve MHP ile uzlaşmaya karar verdi.
İşte o aşamada devlet 43 sayfalık bir “Çöktürme Planı” hazırladı. Plana göre “Güneydoğu’da şehirler kuşatılacak, PKK’lılar ablukaya alınacak, Kürt belediyeler valilik emrine devredilecek”ti. Kobane’ye Amerikan silah yardımı da başlayınca MGK, 30 Ekim 2014’teki 10 saatlik toplantısında bu savaş planını karara bağladı.
Dicle, “Kaptan dümeni çevirdi, ama gemidekilerin henüz bundan haberi yoktu” diyor. O yüzden Erdoğan’ın Mart’taki, “Dolmabahçe diye bir mutabakat yok” açıklamasından hemen sonra Başbakan Davutoğlu’nun yardımcısı Arınç’a “Süreci devam ettirmekte kararlıyız” restini çektirdiğini düşünüyor. Ne var ki, bu açıklamadan hemen sonra, hükümet de sözünü yutmak ve süreci bitirmek zorunda kalmıştı. Sonra da MGK’da onaylanan plan, yürürlüğe sokuldu.
Dicle, “Davutoğlu, o bir hafta içinde neden ağız değiştirdiğini” açıklamalı” diyor. MGK üyesi olan Başbakan Davutoğlu’nun devletin aldığı savaş kararından haberdar olmaması bence imkânsız. “İlerde Türkiye tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri, 7 Haziran-1 Kasım arası dönem olacaktır” sözünü hatırlatalım.
Türkiye tarihinin en acımasız katliamlarının peşpeşe yaşandığı ve 600’ü aşkın insanın öldüğü o 5 aylık döneme neden ve nasıl gelindiği, her gün biraz daha açıklığa kavuşuyor.