1992 yılında dönemin Çiller hükümeti Güleş ailesine, “korucu olun” deyince aile korucu olmayı kabul etmedi.
Devletin baskılarına dayanamayınca Cizre’ye göç ettiler.
Mesut Güleş, o zaman daha sekiz yaşındadır. İlk, orta ve lise’yi Cizre’de okudu.
Üniversite bitince Cizre’de gazetecilik yapmaya karar verdi.
İlk gazetecilik deneyimine de Cizre’de başladı.
25 Mayıs 2006’da Davut Çimen ile birlikte Cizre postası isminde bir gazete ve matbaa kurdu.
Cizre Postası, Cizre’nin ilk ve tek yerel gazetesiydi.
Mesut ile Cizre’de bir cay evinde buluşuyoruz.
Yorgun ve üzgün.
Gazetenin kuruluş amacını şöyle anlatıyor: “Amacımız yerel gündemi takip etmek ve doğru haber yapmaktı.”
Öyle de yaptılar.
İnternet üzerinden de yayın yapmaya başladılar.
10 binlerce takipçisi oldu.
Gazete günlük çıkıyordu ve binlerce abonesi vardı.
Benim de yazarı olduğum Cizre Postası Gazetesi 29 Ekim 2016’da 675 sayılı KHK ile kapatıldı.
Kapatılan sadece Gazete değil. Gazetenin bağlı olduğu Güleş Limited Batbaa, Nakliye ve Maden şirketi de kapatılmış ve şirketin bütün mal varlığına el konulmuş.
Gazete ve Matbaa epey eski lakin Şirket yeni; 2012’de kurulmuş. Şirket 2012’de kurulunca Gazete ve Matbaa’yı da Şirkete devretmişler.
Mesut’a ‘Gazete neden kapatıldı, Şirket’e neden el konuldu? diyorum.
“Bilmiyorum.” diyor.
Hakikaten de bilmiyor.
Ardından şöyle söylüyor:
“Kuruluşundan bu yana Gazetemiz ve Şirketimiz hakkında açılan tek bir soruşturma ve dava yok.
Şirket kapatılınca idari Mahkeme’ye, Danıştay’a, OHAL Komisyonu’na ve BİMER’e başvurduk.
Aradan aylar geçmesine rağmen bize bir yanıt verilmedi. “
Devlet, Güleş Anonim Şirketine ait 7 tane dorseye, 2 çekiciye, gazete dağıtımcılara ait 2 motorsiklete, Battbaa’nın tüm makinalarına, şirketin 100 bin tl alacağına, ofis bilgisayarlarına ve eşyalarına el koymuş. Şirket ve matbaa ofisleri mühürlü.
Şirketin ödemeleri ve borçları ise Mesut’a ve ortağına kalmış.
Şirkete el koyan devlet bütün parasını ve malvarlığını almış, borçlarını ise Şirketin sahiplerine bırakmış;
50 bin tl SGK, 60 bin tl vergi ve 100 bin tl esnafa borç…
Mağdur olan sadece Mesut ve ailesi değil; bir de Zeki Çimen isminde bir ortağı daha var. Matbaa, Gazete ve Şirket Mesut ve Zeki’nin herşeyi.
Mesut’a “Nasıl geçiniyorsunuz?” diyorum.
Gülümsüyor…
“Geçinemiyoruz” diyor.
Cizre Kaymakamı ile görüşmesini şöyle anlatıyor:” O da neden kapatıldığını bilmiyor. En azından bana bir gerekçe sunmadı. Kaymakam bana ‘ Ankara bizden yerel gazetelerin listesini istedi biz de gönderdik’ dedi.”
Şirket kapatılınca 15 çalışanı iş için işkur’a başvurmuşlar. İşkur başvuran 15 işçiye “Şirketiniz kapatılmış kaydınızı yapamıyoruz” demiş.
Şirketi kapatılan işçiler de devlet nezdinde mimlenmiş oluyorlar.
Sadece işçiler mi?
Değil; Mesut’un kardeşi de mimlenmiş durumda…
Kardeşi bir iş yeri açıyor. İş yerinin kaydını yapmak için Şırnak Defterdarlığına başvuruyor. Şırnak Defterdarlığı ilgili kurumlara kişinin kapatılan şirket ile ilişiğini soruyor.
Vergi dairesi cevaben ‘ ilgili şirket ile bir ilişiği yok’ diyor.
Defterdarlık bu seferde dosyayı Ankara’ya yolluyor.
Ankara yanıtında ‘ bizim için bir sıkıntı yok. Inisiyatifinizde’ yanıtını veriyor. Aradan 2 ay geçiyor ve Defterdarlı bu sefer de dosyayı Şırnak Emniyet Müdürlüğüne gönderiyor. Dosya üç aydır Şırnak Emniyetin de bekliyor…
Zeki ve Mesut’un yaklaşık 1 milyon tl zararı var.
Cizre postası Mesut’un ilk gözağrısı.
Gazete, matbaa ve Güleş Limited adeta onun cocuğu gibiydi ve onlar artık yoklar!
Bu keyfilikten de öte derin bir hukuki ve siyasi yozlaşmanın ürünü.
Adalet mi?
Faili meçhul