Türkiye’nin 400 aydını Salı günü yayımladıkları bir bildiri ile hükümeti uyardı:
“Meclisin üçünçü partisinin eşbaşkanları dahil 13 Milletvekilinin, 90 Belediye Başkanının, onlarca yöneticisinin ve yüzlerce görevlisinin tutuklu bulunduğu OHAL koşullarında yapılacak Anayasa referandumunun toplumsal yarılmayı ve huzursuzlukları daha da derinleştireceği konusunda iktidarı uyarıyor ve evrensel hukuk kuralları içinde hareket etmeye davet ediyoruz”
Ancak hükümet ve hükümetin emrindeki mülki idare bu talebe kapalı.
Bu çağrıdan bir gün sonra Şırnak Valiliği HDP’nın referandum şarkısını yasakladı.
“Bejin NA” şarkısının yasaklanması kararı Şırnak Emniyet Müdürlüğünün talebi üzerine alınmış.
Gerekçe Türkçe dışında bir dilde seçim çalışması ve sözlerindeki içeriğin Anayasanın ilk üç maddesine aykırı olması…
Hani yapılan yasal düzenleme ile seçimlerde başka dilde de propaganda yapabilmenin önü açılmıştı…
İktidar eliti bununla iftihar duyuyordu. Hatta 7 Haziran ve 1 Kasım milletvekili Genel seçimlerinde AKP seçim araçlarından Kürtçe şarkılar yükselmişti.
Ne zaman ki baskılama yolu denenmesine karar verdiler Kürtçeye kelepçe yeniden vuruldu.
Türkiye’de yayın yapan bütün TV’ler HDP’ye kapalı.
Cumhurbaşkanı seçilince mecliste Tarafsızlık yemini eden Erdoğan, AKP’nin Genel Başkanı gibi… Tarafsızlık yeminiyle koltuğa oturup maaş alan Erdoğan, “Evet” için bizim paramızla meydan meydan dolaşıyor.
Bir de nezaketsiz;
İstanbul’da CHP referandum standına gidip CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na ‘yalancı adam’ dedi.
CHP’nin evine gidip CHP’ye küfretti.
Ya gitmeyeceksin ya da gidersen asgari nezaket kurallarına uyacaksın!
Bizim paramızla inşa ettiği Cumhurbaşkanlığı Sarayında “Evet” için çalışıyor ve TV’lere “Evet” için röportajlar veriyor.
Maaşını bizim ödediğimiz danışmanları ve sarayın çalışanlarını “Evet” için seferber etmiş durumda.
Maaşını bizim verdiğimiz ve işi ülkenin güvenliği olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, her gün bizim paramızla “evet” için yemekler veriyor, toplantılar yapıyor.
Ülkenin dış politikasını yürütmesi için maaş verdiğimiz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mitingten mitinge koşuyor ve ‘bacımın başörtüsüne saldırdılar’ yalanını yeniden tedavüle sokuyor.
Millet ‘keriz ya’ inanacak!
Bu şartlar da Milletin iradesi sandığa yansır mı?
Yapılan kamuoyu çalışmaları “HAYIR”ın önde olduğunu ancak toplumun %70’i “Evet”in kazanacağına inanıyor.
Çünkü Valiler ve kaymakamlar “Evet” için seferber olmuş durumda.
Çünkü devlet bütün imkanlarıyla “evet” için seferber ve mevcut iktidar çevrelerinde her türlü yalan, şike, demokratik kültürden yoksunluk var da ondan.
Tam da bu nedenle herkes sandık sonuçlarıyla oynanmasından korkuyor.
7 Haziran 2015 seçimlerin de olduğu gibi şikenin önüne geçmek mümkün!
Muhslefet o gün ki hassasiyet ile çalışırsa kimse sandık sonuçlarıyla oynayamaz.
Varsın yasakla var olsunlar ve sözü engellesinler.
Söz yasaklansa da ıslık ile Hayır’dan bir gelecek doğabilir.