3 No’lu KHK ile TSK’nin tepeden tırnağa yeniden yapılandırılması için yapılan hamle, bir yandan TSK’nin AKP’nin ordusu olarak yapılandırılması öte yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “başkanlık sistemi” için girimlerinin adımı olması açısından tartışılıyor. Bu birliği dün gazetemiz manşetinden “Başkanın ordusu” olarak nitelemişti.
KHK yetkisinin açıkça istismarı da olan Hükümetin KHK yetkisini kullanma biçimi ve TSK’nin yeniden yapılandırılması gibi bir konuyu bir KHK ile “halletmesi”, darbe gününden beri “uzlaşmadan” söz eden, Saray’da Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantıda Hükümete, sözde bazı şartlar öne sürse de pratikte “Her türlü desteği vereceği” doğrultusunda tutum alan Kılıçdaroğlu da Hükümetin bu keyfi tutumuna tepki gösterdi!
TEPKİYE BAK: BİNALİ BEY BİZİ ARAMALIYDI!
3 No’lu KHK ile Erdoğan-AKP yönetiminin TSK’nin yeniden yapılandırılması girişimine karşı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şunları söylüyor: “OHAL’i de aşan kararlar alınıyor, üç-dört kişi oturmuş kanun hükmünde kararnamelerle devleti yeniden yapılandırmaya kalkışıyor, bu kabul edilmez, bu olmaz. Bir sabah kalkıp ‘Bundan böyle şu şekilde olacak’ denilerek bu iş olmaz. Oturup birlikte tartışmalıyız. Parlamento devre dışı bırakılamaz. Binali Bey’in bizi araması gerekirdi. ‘Şu adımları atıyoruz, gerekçemiz şunlardır’ demeliydi. Darbeden yararlanarak yeni bir devlet inşa etmeye kalkmak olmaz. Bu fırsatçılığa girer.”
Koskoca TSK’yi baştan aşağı yeniden yapılandırmak için 3-4 kişi oturup bir kararname çıkarıyor; buna ana muhalefet liderinin tepkisi, “Ayıp oluyor bize de sorulmalıydı”dan ibaret, bir protokol eleştirisidir. Tabii Kılıçdaroğlu’nun “Meclisin rolü”, “yetki aşımı” gibi şikayetleri de var ama tümü de “ak kağıt üstünde kara yazı”dan ya da “kubbedeki hoş bir sada”dan ibarettir!
HÜKÜMETLE AYNI TARAFTA OLMANIN FATURASI
Bu bir çaresizlik tepkisidir ve bunun hükümeti yolundan döndürmesi de beklenemez. Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun darbe girişimi karşısında girdiği çizgi, tıpkı “terörle mücadele” konusunda olduğu gibi, “Hükümetle aynı taraftan” tuttuğu için Hükümetin yedeğine düşmüş ve kendisini toparlamadığı için de önce “dokunulmazlıkların kaldırılması”nda AKP’nin can simidi olurken “terörle mücadelede” suç işleyen askerlere de “dokunmazlık zırhı” sağlayan yasaya da destek vermek zorunda kalmıştır.
“Terörle mücadele”de Hükümetin yedeğine düşülmesinden bir ders çıkarılmamış olmalı ki CHP yönetimi şimdi de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki OHAL ve OHAL’le bağlantılı uygulamalarda da “hükümet gibi”, yaşananları “hükümete karşı darbe girişimi”nden ibaret görüp, Erdoğan-AKP yönetiminin bu darbe girişimini kendi amaçlarını gerçekleştirmede “Allah’ın lütfu olarak değerlendireceğini” görmezden gelmiştir.
Bu yüzden Kılıçdaroğlu, darbeye karşı olmayı “Amasız, fakatsız karşı olma” baskısında, AKP ve Erdoğan’a açık çek veren bir çizgiye sürüklenmiştir.
Nitekim 3 No’lu KHK’ye asıl itirazı da “Bize haber verilmeliydi”den ibarettir.
CHP ÖRTÜLÜ BAŞKANLIK İÇİN EVET Mİ DİYECEK?
Hükümet de böyle anladığı için bu şikayetlerin ertesi günü (dün) Binali Yıldırım Kılıçdaroğlu’yu ziyaret etti. Bu ziyarette de Yıldırım, Kılıçdaroğlu’dan(*) özür dileyip gönlünü almış olmalı! Dahası, bu yazı yazıldığında henüz yapılmamış olan bu ziyarette Başbakan Yıldırım, “Anayasa değişikliği”nde bir konsensüs sağlamaya çalışacaktır. Ancak daha önceden “yargı” ile ilgili anayasa değişikliği için AKP, CHP ve MHP’nin anlaştığı biliniyor. Ama 3 No’lu KHK ile ilgili girişimin “tamamına ermesi” için Genelkurmay ve MİT’in cumhurbaşkanına bağlanması gerekmektedir! Bu yüzden de Yıldırım’ın ziyaretinde bunu da konuşup bir “konsensüs” sağlamak isteyeceği de tartışılmazdır.
Bu köşede, Genelkurmay ve MİT’in cumhurbaşkanına bağlanması konusu gündeme ilk geldiğinde de yazıldı ama yinelemekte yarar var. Çünkü Erdoğan-AKP yönetimi; “sorumsuz” cumhurbaşkanına ülkenin en büyük “sorumluluk” gerektiren iki kurumu, MİT’i ve Genelkurmayı bağlayarak; önce cumhurbaşkanını adı cumhurbaşkanı kalsa da fiilen “başkan” yapmak sonra da bu “çelişkiyi” çözmek üzere “başkanlık sistemini” dayatacağı apaçıktır.
Bu yüzden de şimdi Hükümet, 3 No’lu KHK ile TSK’yi yeniden yapılandırmayı tamamlayacak olan Genelkurmay ve MİT’in cumhurbaşkanına bağlanmasına ilişkin Anayasa değişikliği istemektedir. Kılıçdaroğlu bunu kabul ederek bir süre sonra “kandırılmışız” diyerek hayıflanacak mı, yoksa kimi pazarlıklarla artık “başkanlık sitemi”ne karşı olmaktan vazgeçtiğini mi ilan edecek bunu da yakında göreceğiz.
(*) Binali Yıldırım “Anayasa değişikliği için çalışmaları yeniden başlatmak ve “mini Anayasa değişikliği” için dün Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’yu ziyaret etti.