Başbakan Tayyip Erdoğan dün AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada “anadilde eğitim” talebine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kimsenin kendilerinden anadilde eğitim talebini yerine getirmelerini beklememesi gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, böyle Kürt sorununda kırmızı çizgilerinden birini deklare etmiş oldu.
Buna karşılık, son dönemde muhalefetini ve taleplerini anadilde eğitim üzerine yoğunlaştırmış olan BDP, hükümetle yaptıkları görüşmenin ertesi günü en temel hak taleplerine ilişkin sert bir yanıt aldı. Şimdi demokratikleşme ve ateşkes için hükümetin atması gereken adımların ortaya konduğu BDP ile hükümet diyalogunun nasıl süreceği merak konusu.
Kürt tarafından Başbakan Erdoğan’a yanıt açıklaması henüz gelmedi ancak Kürt illerinde eğitim boykotu çağrısı yapan Kürt Dili ve Eğitimi Hareketi’nden (TZP Kurdî), “Gerekirse boykot kampanyasını daha da uzatırız, geliştiririz. AİHM’e de götürürüz” uyarısında bulunuldu.
Kırmızı çizgiyi çekti
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kürt açılımının gündeme geldiği günden bu yana en net konuşmalarından birisini yaptı. BDP ile Kürt hareketinin bir haftadır düzenledikleri eğitim boykotu ile de somutlaştırdıkları anadilde eğitim talebine net tavır alarak, anadilde resmi eğitimi unutun mesajı verdi:
“Anadilde eğitimi konuşanlara sesleniyorum, ana dilde bir defa kendi bölgenizde nerede isterseniz isteyin kurslarınızı açabilirsiniz. Orada dilinizi öğretebilir, çalışmalarınızı yürütebilirsiniz, ama bizden resmi olarak anadilde bir eğitim beklerseniz, bunu bizden beklemeyin. Çünkü Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Ezberleri bozmaya devam edeceğiz, Türkiye’yi korkularından, prangalarından kurtarmaya devam ediyoruz. Türkiye’yi sevda, kardeşlikle büyütmeye devam edeceğiz. Milletimiz için ne faydalıysa biz orada olduk, orada durduk, orada durmaya devam edeceğiz.”
BDP ile yapılan görüşmeye de değinen Erdoğan, “Terörü sona erdirmek akan kanı, akan gözyaşını durdurmak, uzlaşı ile mutabakatla yeni bir anayasa yapmak için ülkemizin kangren olmuş sorunlarını çözmek için tüm siyasi partilerle diyaloğa her zaman açık olduk” dedi. Ancak Başbakan, PKK ile görüşme gibi bir fantezileri olmadığını yineleyerek, “Bunu biz yapamayız, bunu da herkesin bu şekilde bilmesi lazım” şeklinde konuştu.
Hatırlanacağı gibi anadilde eğitim talebiyle ilgili olarak AKP milletvekili Anayasa Profesörü Burhan Kuzu da daha önce, partisinin tavrını belli eden sözler sarfederek, “Anadilde eğitim olursa sonra devlet isterler” demişti.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu konuşmasından sonra BDP’den henüz bir açıklama gelmemesi dikkat çekerken, PKK ve BDP’nin hükümetten gelen “Bölgede kurslar açarak Kürtçe eğitim verebilirler” mesajını nasıl değerlendireceği merak ediliyor.
“Hükümet sorunu zor çözer”
Başbakan Erdoğan’ın anadilde eğitim konusundaki sözlerine BDP’den henüz yanıt gelmezken, PKK’ye yakın Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına ilişkin yayınlanan “Anadilde eğitimi reddeden bir hükümet sorunu çözer mi?” başlıklı bir analiz haberinde, anadilde eğitim talebine karşı tavır alan hükümet eleştirildi:
“Kürt yoktur demekle, anadilde eğitim olursa ayrı millet olurlar demek arasında ne fark vardır? Kürtlerin öz yönetimini reddeden ve anadilde eğitimi kabul etmeyen bir hükümet sorunu zor çözer. Bu nedenle devletin ve hükümetin hala zihniyet değiştirme sorunu vardır. Demokratik özerklik tartışmaları ve anadilde eğitim boykotu sonrasında yapılan açıklamalar devlet ve hükümetin zihniyet sorunu olduğunu gösteriyor. Kürt sorunu neden çözülmüyor sorusunun cevabı son haftalarda daha iyi anlaşılmıştır.”
ANF aynı haberinde, hükümetin öz yönetim yerine yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi, anadilde eğitim yerine Kürtçe öğreten derslerin konulması yaklaşımını kültürel soykırım ve siyasi sömürgecilik olarak nitelendirdi.
Boykotun merkezinde bu talep vardı
Kürt illerinde 20-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirileceği ilan edilen eğitim boykotunun amacı, Kürtçe’nin Anayasa’da resmi dil olarak yer alması ve ana dilde eğitim hakkının tanınması olarak kondu.
BDP ve PKK’nin destek çağrısı yaptığı TZPKurdi tarafından başlatılan boykot kampanyasında, eğitim sisteminin oluşturulması için müfredat ve 8. sınıflara kadar eğitim kitapları hazırlanacağı, okulların açılmasıyla bir hafta derslerin boykot edileceği, boykot haftasında ilköğretimden üniversiteye kadar bütün öğrenciler aileleri ile birlikte, anadilde eğitim taleplerini içeren dilekçelerle ilgili devlet kurumlarına başvurulacağı, artık mahkemelerde savunmaların Kürtçe yapılacağı belirtilmişti.
Kongra-Gel ise 20 Eylül’de yaptığı açıklamada anadilde eğitim talebinin halkın en doğal vazgeçilmez hakkı olduğunu belirtmişti:
“Tarihimizde sömürgeci, asimilasyoncu politikalara karşı direniş ile halkımızın varlığını sürdürmesinde ana dilimiz Kürtçenin çok büyük rolü olmuştur. Anadil eğitimi talebi halkımızın en doğal vazgeçilmez hakkıdır. Bu amaçla yürütülen kampanya bir sivil ittihatsızlık eylemi olarak anlamlı ve önemlidir. Bu kampanya aynı zamanda halkımızın kendi kimliği ve kendi dili ile yaşama isteminin ifadesidir.”
TZPKurdi’nin başlattığı “Anadilde eğitim istiyoruz” kampanyası çerçevesinde kızı Delal’ı Kürtçe kursa kaydeden BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da 21 Eylül’de talepleri ile ilgili net konuşarak, Kürt sorunun temelinde Kürt dili üzerindeki baskılar yattığını belirtmiş ve “İstedikleri kadar tehdit etsinler. Bu talep karşılanmadığı sürece Kürt sorunu bir siyasi sorun olarak var olmaya devam edecektir” demişti.
Demirtaş, aynı konuşmasında Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın çıkıp anadilin bir hak olup olmadığı konusunda bir açıklama yapması gerektiğini söylemişti.
Başbakan Erdoğan BDP Eşbaşkanının bu çağrısına kulak vererek, dün anadilde eğitim talebine ilişkin açıklama yaptı ve bu talebin “hak olmadığı”nı net bir şekilde belirtti.
Bundan sonra ne olacak?
Önceki gün hükümet ile BDP arasında gerçekleşen görüşmeden sonra yeni bir evreye gireceği düşünülen Kürt açılımının, Kürtlerin en doğal hakkı olan anadilde eğitimi dahi reddeden AKP hükümeti eliyle nasıl sürdürüleceği belirsizliğini koruyor.
BDP Eşgenel Başkan Yardımcısı Nihat Oğraş, dün Başbakan Erdoğan’ın kırmızı çizgi çeken konuşmasından önce hükümetle yapılan görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, görüşmede demokratikleşme ve ateşkes için yapılması gerekenleri aktardıklarını belirterek hükümetin de bunları not aldığını söyledi. “Bu notları yetkili kurumlarında değerlendireceklerini söylediler” diye konuşan Oğraş, gelişmelerin artık hükümetin yaklaşımlarına bağlı olduğunun altını çizerek, bir hafta on gün içinde hükümetin bir adım atması gerektiğini sözlerine eklemişti.