Sevgili dostlar,
MHP, Türkiye’nin milliyetçi damarını olduğu kadar derin devletini de temsil eden parti… 12 Eylül’de Alparslan Türkeş, hapse atıldığında “Fikirlerimiz iktidarda, biz zindandayız” demişti. “Derin devlet”ten kasıt biraz da budur zaten:
Hükümette kim olursa olsun, bu fikriyat iktidar ortağıdır.
Bu durum, Devlet Bahçeli için aynen geçerli… MHP lideri, uzun süre yerden yere vurduğu Erdoğan’la kurduğu işbirliği nedeniyle tutarsız bir lider olarak görülse de aslında son yılların kazananlar listesinin başında geliyor.
Kendisi değil, ama fikirleri, kadroları iktidarda… Verdiği destekle Erdoğan’ı kendisine mahkûm etmiş durumda… Bu mecburiyet cebinde olduğu için, “Türkiye ittifakı”ndan söz eden Cumhurbaşkanı’na uluorta ayar verebiliyor, “Başka ittifaka gerek yok” diye tavır alabiliyor. Kendi oy oranını yüksek gösterip AKP’nin oy kaybettiğini ima edebiliyor. Kabinedeki kafadaş bakanları aracılığıyla AKP’yi her geçen gün biraz daha Türkiye’den koparıp kendi dar politikalarına ve sığ alanına çekiyor. Orada sığlıkta, hem iktidar ortaklığını garantiliyor, hem de “Bu ortaklığın patronu benim” mesajı veriyor.
Erdoğan’ın işi zor:
Seçim sonrası öfkesini yenemediği için herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanı postuna bürünme şansını kaçırdı. O yüzden şimdi muhalefete uzatacağı her el, Kırmızı Başlıklı Kız’daki kurdu hatırlatacak. Öte yandan MHP’yle yola devam ederse hem Bahçeli’nin her kaprisine boyun eğmesi, hem de giderek küçülmeyi göze alması gerekecek.
Bu sıkışıklıkta ve ağırlaşan ekonomik krizde acilen şapkadan bir tavşan çıkarması lazım… O tavşanı kendisine Pazartesi günü Yüksek Seçim Kurulu armağan edebilir mi?
Türkiye’de her şey mümkün artık… Hele de iktidar böyle köşeye sıkışmışken…
Ama merak etmeyin; kurt için masalın sonu belli…