Son 15 gün içerisinde 5 kadından 3’ünün katledildiği, 2’sinin “intihar” adı altında ölüme sürüklendiği Wan’da, “intihara teşebbüs ettiği” iddiasıyla da 2 kadın yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Kadın katliamlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ürünü olduğunu belirten Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Sosyolog Sema Sancak, katliamların önüne geçilmesi adına tüm kurum ve kuruluşların toplumsal cinsiyet eğitimleri alması gerektiğini belirtti.
Aile değil kadın korunmalı
Öncelikle toplumsal zihniyetin değişmesi gerektiğini ifade eden Sancak, okul öncesi eğitimlerden başlayarak köklü bir eğitimle sorunun çözümüne temelden başlanması gerektiğini vurgulayarak, “Şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğu tüm okullarda anlatılmalı” dedi. Şiddet ve katliamlarla mücadelede zihniyet dönüşümünün gerekliliğine işaret eden Sancak, çıkarılan yasaların buna uygun işletilmesi gerektiğini söyledi. Cezai yaptırımların artırılması, kolluk güçlerinin aileyi uzlaştırıcı değil, kadını koruyucu bir misyon yüklenerek korumaları gerektiğini dile getiren Sancak, “Şiddet meydana gelmeden koruyucu önlemler alınmalı” dedi.
2014’te 394 kadın katledildi!
Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun varlığına rağmen uygulanmadığını dile getiren Sancak, kanunların kadına yönelik şiddeti önleyici bir yaptırıma sahip olmadığını belirtti. Yasa ve kanunların işlevsizliği nedeniyle kadın katliamlarının önüne geçilemediğine vurgu yapan Sancak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; 2013 yılında 237 ve 2014’te ise 394 kadın katledildiğini hatırlattı. Türkiye’nin imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’ne işaret eden Sancak, “Bu sözleşmede şiddeti önlemek, soruşturmak, ortadan kaldırmak amaçlanmıştır; ancak yasaların işlevsizliğinden kaynaklı kadın katliamları işlenmeye devam ediyor” diye konuştu. (özgürgündem)