Kürtlerin soyadı Türk’tür: Ulutürk, Ertürk, Asiltürk…
Bütün savaşlar barış, özgürlük ve demokrasi adına yapılır. Türkiye’nin Kıbrıs çıkarmasının adı bile “Kıbrıs Barış Harekatı” dır.
Siyasi hareketler kendi tanımlarını yaparken muarızlarının tanımını da yaparlar. Mesela Rönesans’la başlayan hareket, “Orta çağ karanlığından” kurtulma hareketidir ve adı, “Aydınlanma” dır.
“Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat” kavramı hicri 2. y.y dan itibaren kullanılmıştır. Böyle bir tanımlamaya neden ihtiyaç duyulmuştur ve bu isim niçin seçilmiştir? Kuşkusuz hepsinin siyasi bir amacı vardı. Hâkim rejim kendi itikadına Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat adını koyarak karşı tarafı, “Sünnete uymayanlar ve tefrika peşinde koşanlar” olarak göstermek istiyordu. Muhalefet ise kendini, “Şia-yı Ali (Ali yandaşları)” olarak isimlendirdi. Bu, iktidar yanlılarını Şia-yı Muaviye olarak görmüş olmalarından kaynaklanıyordu.
Dilin kemiği yoktur ve zaten yalandan da kimse ölmemiştir.
Yalancıların piri iblis’tir. İblis en usta yalancıdır. Kendisi azıtmış; ama “Beni azdırmana karşılık…” diyerek azmasından Allah’ı sorumlu tutmuştur.
Ammar b. Yasir, Muaviye ordusu tarafından şehit edilmişti; ama Muaviye bu olayı, “Cepheye sürerek aslında onu Ali öldürdü.” diye açıkladı.
Doksanlı yıllarda seçimleri FIS kazandı diye Cezayir’de darbe oldu, ardından 120.000 insan katledildi; ama laik medya cinayetleri darbecilere değil, FIS’a fatura etti.
Batılıların eline su dökemese de kimse masum değildir.
Köyleri devlet yakıyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkûm oluyordu; ama cinayetlerin tamamını örgüte fatura edebiliyordu.
Devlet yetkilileri 1915 Ermeni kayıplarını uzun yıllar inkâr ettikten sonra, şimdi kabul etti.
Bari İslamcılar dürüst olsaydı. Ama ne gezer!
Suriye’deki bütün cinayetleri rejime fatura ettiler. Müdahale etsin diye ABD’nin yoluna kırmızı halı serdiler; ama -kaderin cilvesine bak ki- müdahale IŞİD aleyhine tecelli edince karşı çıktılar. IŞİD’i kendileri büyütüp besliyorlardı; ama Esat ve İran destekliyor diye propaganda yapıyorlardı.
Şu anda iktidar da, onun şartsız destekçileri de sıkıntı içinde. Türkiye’nin IŞİD’le ilgili kararını Kerry açıkladı: “En ön saflarda yer alacaklar.”
Türkiyeli İslamcılar, Ahraruş Şam liderleri IŞİD tarafından havaya uçurulunca (IŞİD’in Takva Haber sitesine bakılırsa, Ahraruş Şam savaşçıları IŞİD mensubu üç mücahit eşine tecavüz etmiş.) Fatih Camii’nde gıyabi cenaze namazı kıldılar. Şimdi IŞİD, ABD ve ortakları tarafından havaya uçurulunca yeni bir çağrıda bulunuyorlar: “Buyurun cenaze namazına!”
İslamcılar üzülmesin! ABD, Suriye rejiminin işine yarayacak bir eylemde bulunmaz.
Hesaplar tutar mı bilinmez; ama IŞİD’in içinde bir iş var!
Adilmedya