İlknur Çevik, 2 Mayıs Salı günü katıldığı bir radyo programında ABD’nin Kuzey Suriye sınırında devriye çıkarması hakkında tam olarak şöyle dedi:”Eğer fazla ileri giderlerse bizimkiler öyle Amerikan zırhlıları ordaymış… Bir bakarsın kazara birkaç roket de onlara isabet eder.”
Çevik, Türkiye yönetiminin son 25 yılında etkin bir adam ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baş danışmanı!
Bu öyle basit bir söz değil.
Ne söyleyen kişi bir radyo yorumcusu ne de sözün içerdiği yabana atılır cinsten değil.
Bu Trump yönetimine açıktan bir tehdit!
Çevik bu açıklamayı Erdoğan Rusya yolundayken yaptı.
Belli ki Putin’e ‘bak ben Amerika ile tüm köprüleri yakmaya hazırım’ mesajını vermek istedi.
Böylece Putin’e ‘sen Amerika’ya tavır al ben senin yanındayım’ demiş oluyor. Böylece bir Rus-Amerikan çatışması hesabını yapıyor olabilir.
Böyle bir ihtimal var mı?
Trump ve Putin Suriye’de direkt bir savaşa girmezler. En azından yakın gelecekte bu ihtimal zayıf. Suriye’de aralarında pürüzler olsa da DAİŞ’e karşı ortak çalışıyorlar.
Nitekim Ortak basın toplantısında Putin Suriye’de siyasi çözüm ve uçuşa yasak bölge konularında ABD ile hemfikir olduklarını söyledi.
Erdoğan Mayıs sonunfa Trump ile görüşecek!
Trump Erdoğan’a Başdanışmanı’nın sözlerini sorduğunda ne yanıt verir hakikaten merak içindeyim.
Trump Erdoğan görüşmesi ilginç olacaktır.
Erdoğan’ın Suriye stratejisi onu stratejik müttefikleriyle kopuş noktasına getirmiş vaziyette.
Bunda iki temel neden var: 1-) Erdoğan, 2013’e gelindiğinde ekonomik ve siyaseten ciddi olarak güçlendi. Bu onu bölgesel güç olma hesaplarına yöneltti. Bölgedel güç olma hesabı onu Rusya, İran, Avrupa ve ABD ile yeni tür ilişki hesapları yaptı. ABD, Rusya ve Avrupa ile bazen çatışma pahasına kendi stratejisini oluşturma çabasına girdi. Geri de kalan 4 yılda yaptığı yanlış hamleler ile ekonomik ve siyaseten ciddi bir zayıflama yaşıyor ve bölge de yalnızlaşmış durumda.
2-) Kürtlerin Kuzey Suriye de etkin olmaya başlamaları Türk elitlerinde Kürtlerin statü kazanmamaları için tehlikeli mecralara yöneltmiş vaziyette. Bilinen Fırat kalkanı harekatı başladı…
Gücün oluşturduğu zehir ile Kürt zehirlenmesi 2013’den bu yana bir dizi yanlış hamle yaptı-yapıyor.
Bu zehiri atmazsa kendi sonunu getireceği açık!
Mevcut yönetim şekli ve zihni ile bunu aşma şansı yok.
Erdoğan, Qereçox ve Şemgal saldırıları ile QSD ile ABD güçlerini karşı karşıya getirip Rakka operasyonunu bitirmeyi amaçlasa da QSD’nin Tabka’da DAİŞ’i darbelemesi ve Rakka operasyonunun tam hız devam ediyor oluşu bunda başarısız oldunun göstergesi.
Hatta denilebilir ki Qereçox saldırısında Kuzey Suriye yönetimi ile Amerikan’ın Suriye’deki güçlerinin aldıkları tavır QSD ile ABD ittifakını daha görünür kıldı ve sağlamlaştırdı.
Yine Kuzey Suriye’deki fiili özerk yönetim uluslararası fiili korumaya kavuşturdu.
Rusya ve ABD Türkiye’nin olası yeni saldırılarına karşı Kuzey Suriye’yi karadan ve havadan korumaya almış durumdalar.
Yapılmış resmi bir açıklama olmamakla birlikte Kuzey Suriye uluslararası koalisyonun korumasına alınmış vaziyette.
Suriye ve etrafı bölgesel ve uluslararssı güçlerin entrika coğrafyası.
Mayıs sonunda yapılacak görüşmede Erdoğan, Trump’a ‘Kuzey Suriye kürtlerine sırtını dön’ diyecek.
Trump, Kuzey Suriye Kürtlerinin öneminin farkında.
Kürtlere sırtını dönen bir ABD Suriye de var olmaz-olamaz. Kürtlere sırtını dönen bir ABD gittikçe etkisini arttıran bir Rusya ve ciddi çıkar çatışması yaşadığı bir Türkiye denkleminde Ortadoğu’da barınamaz.
Ancak ABD Ortadoğu’yu terketmez. Ederse dünyadaki hamiliği darbelenmiş olur.
Dolayısıyla Türk hükümetinin ABD-QSD ilişkilerini baltalama girişimleri beyhude bir çabadır.
Müslim ve arkadaşları mevcut tablo da ABD’nin öneminin farkındalar.
Kürt savaşçılar ABD’nin başını çektiği koalisyon ile birlikte Rakka’da cihatçı ejderhanın boynunu kırarsa bu özgür dünya da eşsiz bir prestij olur.
Erdoğan bu gelişmenin Akdeniz’e uzanan hat da resmi bir federasyonla ödüllendirileceğinin ayırdında. Bu nedenle cılgınca eylemler yapıyor.
Bunu sürdürmek isteyecektir.
Erdoğan’ın önünde bir yol var; Suriye stratejisinden ve cılgınca eylemlerden vazgeçip Kuzey Suriye federasyonunu kabullenmek…
Bu içerde de demokratik reform sağlar ve 2013 öncesi istikrar ve demokratik gelişme süreci yeniden ivme kazanır.
Türkiye’nin önünde başka bir seçenek yok.
Külhanbey eylemleri ve çıkışlarıyla diplomasi gemisi yürümez.
Olsa olsa ülkeyi dış operasyonlara acık hale getirir ve ciddi krizler yaratır.