Sosyal medya sürü psikolojisiyle hareket ediyor. Uzaktan düğmeye basılarak ortaya çıkarılan bir söylem, kitleleri peşinden sürüklüyor.
İnsan; irade sahibi, düşünen, sorgulayan ve isyan eden bir özelliğe sahip bir canlıdır. Bu bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimizdir. Hiçbir hayvan gökyüzüne bakıp düşünmez. Ama insanın bu en önemli özellikleri eşekleştirme tuzağıyla alt ediliyor.
Bilinçsizce davranılıyor, düşünmeden hareket ediliyor, kolayca inanıyor ve aldanıyoruz. Hak ararken haksızlığa uğruyor ve fark etmiyoruz. Güce isyan ederken gücü besliyoruz. Sürü halinde davranarak sürüden ayrılamıyoruz.
Farkındalığı arttıracak kişilerle birlikte olmuyoruz. Popüler olan gündem neyse bukalemun gibi renk değiştiriyoruz. Gündem hep popüler olaylarla çalkanırken konuşulması gerekenler hep arka sıralarda kalıyor.
Hızla geçip giden zamanda medyanın uyuşturucu özelliğiyle sürekli uyuşturuluyoruz. Kim daha popüler olacak yarışında nitelikleri arka planda bırakıyoruz. Medya uyuşturucusu anormal olanı normalleştirerek bizleri sürünün içerisinde tutabiliyor. Farkındalık yerine sürekli uyuşturucu almak insani özelliklerimizi silikleştirerek koyun sürüsüne dönüştürüyor.
Varoluşumuzun anlamını araştırmıyor, sürekli bizi oyalayacak oyunlarla oynuyoruz. Zaman hızla akıp giderken varoluşumuzun verdiği belirsizlikten kaçarak sürekli oyalandırılıyoruz.
Gerçek sürekli eğip büküldüğü için artık gerçeği aramıyoruz. Hoşumuza gidenleri benimsiyoruz ama hakikate çağıranı dışlıyoruz. Çoğunluk neye uyarsa sürü gibi ona katılıyoruz.
Çelişkiler bataklığında, milyonlar çaresizken birilerini popüler ediyoruz.
Bir zamanlar hakikati haykıranlar ölünce popüleştirilip sırtlarından para kazanıyoruz.
Pimi çekilmiş bombalar gibi sürekli savruluyoruz.
Niye yaşıyoruz? Niçin varız? Niçin kötülükler var? Niçin zulümler var? Niçin adalet yok? Niçin torpil hat safhada? Niçin açlar var?
Bu soruları eşekleştirme metoduyla geçiştirebilirsiniz. Ya da popüler kültürün içerisinde sadece sloganlarda kalarak naralar atarsınız.
Birçok eşekleştirme yöntemi vardır. Bunlar sırasıyla din, ideolojiler ve medyadır. Hepsi de güzelce uyuşturma özelliğine sahiptir. Aynı şekilde bilinç kazandırma ve isyan etme özelliği de kazandırırlar. Ancak günümüzde artık uyuşturma araçlarının en güçlü aracı haline gelmişlerdir. İsyan ruhuyla başlayan din en büyük uyuşturucu haline gelmiştir. İsyan ruhuyla, devrim çığlıklarıyla başlayan bazı ideolojiler başladıkları yere gömülmüşlerdir. Sonrası rezalet, sefalet ve gözyaşıdır. Hep başlanan yere geri dönülmüştür.
Ahmet Özkaya kimdir?
1993 yılı Kadıköy doğumludur. İlköğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi coğrafya bölümünde bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi’nde Pedagojik formasyon eğitimi almıştır. Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nde tezli yüksek lisansa devam etmektedir. Post-Coğrafya kitabının yazarıdır. Ayrıca çeşitli dergilerde makaleler ve popüler bilim platformlarında yazılar yazmaktadır.