Üç aydır kiralık işçi olarak çalışan İzzettin Akın’ın anlattıkları, Erdoğan’ın onayladığı kiralık işçilik yasasının ne anlama geldiğini gösteriyor.
– İş yetişmiyor, günlük çalışma sürem 8 saatten 12 saate çıkıyor. Günlük 50, 4 saat mesai için 7,5 lira alıyorum.
– İş ya da işyeri seçme gibi bir lüksüm yok. Temizlik, sevkiyat, hamallık… 14 gün içerisinde 8 işyeri değiştirdim.
– Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sosyal güvence, emeklilik hak getire. Kaza sigortası dışında hiçbir hakkım yok.
– Gittiğim işyerlerinin bazılarında yemek verilmiyor. Yemek parasını cebimizden ödüyoruz. Su içmek için izin alıyorum.
Fırat TURGUT
İstanbul
İşçilerin ve sendikaların itirazlarına rağmen bir gece baskınıyla Meclisten geçirilen kiralık işçilik yasası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi. Uzmanların uyarılarına ve yapılan haberlere rağmen yasanın içeriği hâlâ bilinmiyor mu? “Nasıl bir çalışma sistemi?” sorusunun karşılığı zihinlerde canlanmıyor mu? O zaman sizleri kiralık işçi İzzettin Akın’la tanıştıralım.
‘VAN’DAN İSTANBUL’A BİR UMUTLA GELDİK’
Van depreminde evi yıkılan İzzettin Akın, “Daha iyi bir yaşam için” diyerek ailesiyle İstanbul’a gelmiş. Ama bir işçi için İstanbul’da iyi bir yaşam sürdürebilmek nerede? “Yaşamımızı sürdüremez bir hale geldik” diyor İzzettin Akın ve başlıyor hikayesini anlatmaya: “5 sene boyunca burada taşeron işçi olarak çalıştım. Ama anlaşamayınca ücretlerimiz düştü ve çıkmak zorunda kaldım. Oradan çıktıktan sonra Saadet Gıda’da işe girdim. 3 sene orada çalıştım. Sonra Gıda-İş’e üye olunca işten atıldım.”
Ama Saadet Gıda patronu, daha sonra Gumi Gıda’ya giren İzzettin Akın’ın peşini bırakmamış. Saadet’ten Gumi’ye gelen bir telefon sonucu buradaki işinden de olmuş. “İş için her tarafa başvurdum. Baktım ki olmuyor, e yaşayabilmek için para da gerekli, işte o zaman günlük işlere gitmeye başladım Mart ayından itibaren” diyor.
GÜNLÜK İŞE GÖNDEREN DÜKKANLAR VAR
Akın’ın anlattığına göre Esenyurt’ta, camlarında “günlük işe gönderilir” yazıları bulunan birçok dükkan bulunuyor. Yaşamını idame ettirmek isteyen işçi, genelde 1 kişinin ‘işlettiği’ bu dükkanlara girip kimlik fotokopisini ve telefonunu bırakıyor. İşçinin telefonu çaldığı zaman, kiralanma süreci de başlıyor. İzzettin Akın işleyişi şöyle anlatıyor: “Bu dükkanı işleten adam bizi taşerona kiralıyor. Taşeron da nereye lazımsa oraya gönderiyor. Yani bir işçinin üzerinden bir kişi değil birkaç kişi para kazanıyor. Bizi gönderen adam işçi başına 20 lira alıyor. 60’a yakın işçiyi günlük işlere gönderiyor. Her gün iş olmasa da mutlaka iki günde bir oluyor. Ben hiç boş kalmadım mesela. Artık sen hesap et bizi kiralayan adamın ne kadar kazandığını…”
Peki, işin olduğu adrese nasıl gidiyor işçiler? Akın’dan öğrenelim: “Bizi kiralayan adamın hafif ticari aracı var. Taş çatlasa şoför hariç 5 kişinin binebileceği araca 10 kişi biniyoruz. Koltuklara sığmıyoruz tabi. Bagaja da biniyoruz. Üst üste işin olduğu yere gidiyoruz. O şekilde Esenyurt’tan Topkapı’ya gittiğimizi biliyorum.”
‘14 GÜN İÇERİSİNDE 8 İŞYERİ DEĞİŞTİRDİM’
“İşin olduğu yer” diye tarif ediyor zira tek bir semt ya da ilçede olmuyor iş: “2 gün Büyükçekmece’de, 1 hafta Topkapı’da, 3 gün Tahtakale’de bulunan Işıklar Okulunda… Böyle gidiyor. Mart ayından beridir çalıştığım yerlerin sayısını sorsan sayamam ama 14 gün içinde 8 işyeri değiştirdiğim oldu.”
GÜNLÜK İŞE GÖNDEREN DÜKKANLAR VAR
Akın’ın anlattığına göre Esenyurt’ta, camlarında “günlük işe gönderilir” yazıları bulunan birçok dükkan bulunuyor. Yaşamını idame ettirmek isteyen işçi, genelde 1 kişinin ‘işlettiği’ bu dükkanlara girip kimlik fotokopisini ve telefonunu bırakıyor. İşçinin telefonu çaldığı zaman, kiralanma süreci de başlıyor. İzzettin Akın işleyişi şöyle anlatıyor: “Bu dükkanı işleten adam bizi taşerona kiralıyor. Taşeron da nereye lazımsa oraya gönderiyor. Yani bir işçinin üzerinden bir kişi değil birkaç kişi para kazanıyor. Bizi gönderen adam işçi başına 20 lira alıyor. 60’a yakın işçiyi günlük işlere gönderiyor. Her gün iş olmasa da mutlaka iki günde bir oluyor. Ben hiç boş kalmadım mesela. Artık sen hesap et bizi kiralayan adamın ne kadar kazandığını…”
Peki, işin olduğu adrese nasıl gidiyor işçiler? Akın’dan öğrenelim: “Bizi kiralayan adamın hafif ticari aracı var. Taş çatlasa şoför hariç 5 kişinin binebileceği araca 10 kişi biniyoruz. Koltuklara sığmıyoruz tabi. Bagaja da biniyoruz. Üst üste işin olduğu yere gidiyoruz. O şekilde Esenyurt’tan Topkapı’ya gittiğimizi biliyorum.”
‘14 GÜN İÇERİSİNDE 8 İŞYERİ DEĞİŞTİRDİM’
“İşin olduğu yer” diye tarif ediyor zira tek bir semt ya da ilçede olmuyor iş: “2 gün Büyükçekmece’de, 1 hafta Topkapı’da, 3 gün Tahtakale’de bulunan Işıklar Okulunda… Böyle gidiyor. Mart ayından beridir çalıştığım yerlerin sayısını sorsan sayamam ama 14 gün içinde 8 işyeri değiştirdiğim oldu.”
YEMEK YOK, İZİNSİZ LAVABO YASAK
Kiralanan işçilerin gönderildikleri işyerlerinde tahmin edilemeyecek kadar çok sorunla karşılaşıyor. İzzettin Akın şunları anlatıyor:
– Gidiyorsun bir yere yabancısın. İş arkadaşlarım kim bilmiyorum. İsimlerini bile öğrenemiyorum. Nasıl bir şefe, müdüre denk geleceğini bilmiyorsun. Sabah evden çıktığın zaman ‘İnşallah bugün iyi bir şefe, iyi bir müdüre denk gelirim’ diye dua ediyorsun. Çünkü ters birine denk gelebilirsin. İşi bırakıp dönen arkadaşlarımız da oluyor. Şeflerin baskısına dayanamıyor işi bırakıyor. Genç ya da yaşlı, sonuçta bir gururları var bu insanların. Yaşlı insanlar geliyor bazen bizimle. Emekli olmuş ama ihtiyacı var, çalışması lazım. Torunu yaşındaki adam geliyor adama laf söylüyor. Zoruna gidiyor adamın. İşi bırakıp gidiyor.
– Gittiğin işyerlerinde lavaboyu öğrenemeden oradan alıp başka yere gönderiyorlar seni. Gittiğin yerde yine aynı sıkıntıyı yaşıyorsun. Mesela tarafındaki AKİS’te su içmeye gitmek istediğinde müdürden ya da şeften izin alacaksınız. Etrafa bakıyorum bulamıyorum müdürü. Susuzluktan ölecem, ne yapayım? Ayrıca iki tane işçi yan yana geldiği zaman işçiyi gönderiyorlar. Sebep? Yan yana gelip konuştunuz, konuşmayacaksınız.
– Yeme içme sıkıntısı oluyor. Bazı işyerlerinde yeme içme onlara ait oluyor ama bazılarında kendi cebinden ödüyorsun. Bizi işi gönderen adama durumu anlatıyorsun. Sana sınırlandırma getiriyor. 5 liradan yukarısını kendi cebinden karşılayacaksın diyor. 5 lirayla sabah kahvaltısı mı yapacaksın, öğle yemeği mi yiyeceksin? Büyükçekmece’de çalışırken bir lokantada yemek yemek istedim. Fiyatlara bakıyorum, en düşüğü 8 lira. Bunun yanına bir de içeceği ekle. 10 lira. 10 lira vermek istemiyorum mesela. İşe gönderildiğim KİA markette satılan poğaçalardan alıp onu yedim. O da parasıyla. Yemek vermiyorlar orada. Kendi elemanına yemek parası veriyor bize vermiyor.