Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 14’üncü sayısı yarın çıkıyor. Dergi bu hafta kapağına “Alaturka Hitler”i taşıyor.
Yarın okurlarla buluşacak olan haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 14’üncü sayısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta başkanlık sistemini överken Hitler örneği vermesi hatırlatılarak, ülkemizin karikatüre dönüşmüş Hitler’i tartışılıyor.
Komünist Parti Merkez Komite imzalı “Gücünün farkında mısın?” başlıklı başyazıda ise partinin 2016 yılında daha atak, daha örgütlü, sokakları gericiliğe teslim etmeyen bir parti olacağı vurgulanıyor.
Dergide yer alan diğer başlık, konu ve yazarlar ise şöyle:
1- Benzerse sonu benzer (Mehmet Kuzulugil)
Tehlikenin farkındayız. Bu karikatür Hitler ve karikatür Nazi partisi, ülkemizi emperyalizmin basit bir oyuncağı haline getirdi. Büyük tehlikenin de farkındayız. Bütünüyle “Büyük Güçler”e göre kendini ayarlayarak var olan Bu karikatürü, onu var eden düzenden ayırmak büyük yanlıştır.
2- Hitler’den Erdoğan’a bir yol mu var? (Osman Çutsay)
Erdoğan’ın “dil sürçmesini” pek önemsemeyen Brüksel’in ve Washington’un, bu konuda bir dönem Saddam’a verdiği avansı şimdilerde Erdoğan’a vermeyi seçtiğini gösteren emareler var. Ama emperyalist merkezlerden aldıkları gizli açık desteklere rağmen Hitler, Saddam, Kaddafi, hatta Mübarek, iktidara hiç de öyle sevimli bir biçimde veda etmediler.
3- Hendekte müzakere savaşları (Özkan Öztaş)
Dünya bugüne kadar savaşlara önlem ya da çözüm olarak müzakerelere şahit olurken, bu sefer müzakerelerin savaşını yaşıyoruz. Tarafların masaya daha güçlü oturması için değil ama zaten masada oturan tarafların sözünün güçlenmesi için sürdürülen bir savaşı…
4- Ortadoğu’nun yeni ‘kötü’ ekseni: Kanlı ittifakın yolu döşeniyor (Gamze Erbil)
Aralık ayında yaşanan gelişmelerle İsrail ve Türkiye’nin yeniden işbirliği yapmasının zemini hazırlanıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ortadoğu’nun Türkiye ve İsrail yakınlaşmasına ihtiyacı var” sözleri, “Ortadoğu’ya yeni bir savaş makinesi gerek” şeklinde de okunabilir.
5- 2016’da fay hattına yerleşmek (Alpaslan Savaş)
2016 yılında işçi sınıfına vaat edebilecekleri herhangi bir pozitif argüman kalmadı: Ne sendikalar, ne ILO standartları, ne AB normları… İşte bu yüzden bu fay hattına yerleşmek gerekiyor. Adresin ise işyerleri olduğu bir sır olmasa gerek.
6- Erdoğan ‘batı’nın öncü kuvvetidir (Kemal Okuyan)
Faşizmin ekonomik ve toplumsal temelleri şu sıralar her şeye rağmen zayıf olsa da, sermaye faşizmi özlüyor. Erdoğan siyasal tarzı ile bu özleme yanıt veriyor. Yıllar önce, “Erdoğan öğretiyor” diye yazmıştım. Avrupa Birliği’ne üye bazı ülkelerin AKP icadı bazı yasal düzenlemelere yöneldiklerine işaret ederek… Ama asıl cazip olan, Erdoğan’ın elde ettiği özgürlük alanı. İmrenerek bakıyorlar ona…
7- 2016 Suriye’de ‘çözüm’ yılı olabilir mi? (Erman Çete)
Suudi-iran gerginliğinin de artmasıyla birlikte, Suriye’deki vekâlet savaşının daha çok kızışacağını, bunun yanı sıra “siyasi çözüm” çabalarının da aynı savaşı besleyebileceğini akılda bulundurmak gerekiyor.
8- Suudilerin İran kumarı (Tulga Buğra Işık)
Suudi Arabistan ülkede ve bölgede Suudi yönetime karşı yükselen rahatsızlığı mezhepçi bir kavgaya çevirerek, destek bulmaya çalışıyor. Suudi Arabistan’ın yakın zamanda duyurduğu “IŞİD karşıtı sünni koalisyonun” gerçek amacının da bu olduğu düşünülebilir.
9- Akit mi dik durdu, Genelkurmay mı eğildi? (Nevzat Evrim Önal)
Bugün hâlâ gerici Akit Gazetesi’ne TSK’dan edilen taziye telefonu birilerini üzüyor, rencide ediyor. Hani neredeyse laiklik, bağımsızlık gibi konularda hâlâ askerden umudu olanlar var zannedeceğiz.
10- Herkeste düşerken bizde… (Adile Kaya)
Dünyadaki dinamikler pek çok ülkede genel fiyat seviyesini düşürürken ekonominin sıcak para girişine ve ithalata bağımlı yapısı Türkiye’yi hâlâ yüzde 10 seviyelerinde enflasyonla karşı karşıya bırakıyor.
11- Venezuela’da neler oluyor? (Didem Kul)
Bolivarcı devrimin güç kaybetmesinin nedenini “21. yüzyıl sosyalizmi”nde aramak gerekiyor. Venezuela’da her iki sosyalist hükümetin de kapitalizmin tasfiyesi konusunda radikal adımlar atmamış olmaları bugün karşı devrimci güçlerin elini kolaylaştıran en büyük etken.
12- Küba Devriminin yıldönümünde ne okunmalı? (Esin Saraçoğlu)
Küba devriminin geride bıraktığı neredeyse 60 yıllık tarih, hem özgül hem de evrensel yanlarıyla biz Türkiyeli komünistler için önemli derslerle dolu. Peki, Küba devrimini iyi anlayıp çözümleyebilmek için kaynaklarımız neler olabilir?
13- Türkiye siyasetinde CHP mucizesi (Özgür Şen)
Memlekette olan bitenle pek de ilgilenmeyen bir parti hâlâ büyük bir çoğunluğun sesi olmayı başarabiliyor. CHP, bu ülkenin partisi değilmiş gibi davranıyor. Üstelik siyaset tarzı öyle sessiz, öyle sakin ki, CHP bu haliyle bugün bir Kuzey Avrupa ülkesinde dahi muhalefet görevini üstlenemez durumda.