İngiltere gazeteleri, Başbakan David Cameron’un göreve geldiği Mayıs ayından bu yana Muhafazakar Parti Kongresi’nde yaptığı ilk konuşmaya geniş yer ayırıyor.
Ancak konuşmada en çok dikkat çeken, vatandaşlarını ülkenin ulusal çıkarları için birlik olmaya çağırması oldu, “ülkenizin size ihtiyacı var” sözleri hemen her gazetede çeşitli yorumlara yol açmış.
Konuşmasında kesintilerin ağır olacağını kabul ederken başka seçenek olmadığına dikkat çeken Cameron, bunun ödülünü herkesin önümüzdeki yıllarda alacağının altını çizdi.
Independent gazetesi sinema klasiği “Yurttaş Kane” e gönderme yaparak “Yurttaş Dave” başlığını atıyor:
“Bu konuşmayı daha önceden de yapmıştı, ama gelecek yıl hesabını verecek.”
Kesintilerde erteleme olasılığı
Financial Times gazetesi ise Hazine’nin kamu harcamalarındaki kesintileri ertelemesi olasılığı bulunduğunu duyuruyor.
Gazete İngiltere hükümetinden kaynaklara dayandırdığı haberde, Hazine’nin gelecek Nisan ayında kesintileri yeniden düzenlemek üzere planlar yaptığını, bütçe açığını önümüzdeki bir kaç yıla daha dengeli şekilde yayarak azaltabilmeyi ve böylece sıkıntıları da hafifletebilmeyi umduğunu yazıyor.
Gazeteye göre, harcamaları birden bire kesmekten doğabilecek zorluklar karşısında, bakanlar, bazı büyük tasarruf planlarını erteleyebilir.
Samantha’nın pahalı elbisesi
Guardian gazetesinde ise Başbakanın eşi Samantha Cameron’un elbise seçimine ilişkin bir yorum dikkat çekiyor.
Yazar Emine Saner’e göre, Samantha Cameron’un kongrede 749 sterlinlik yani, çocuk yardımlarında yapılacak yıllık kesintinin üçte biri değerinde bir elbise giymesi, müsriflik gibi duruyor.
Samantha Cameron’a geçen yılki parti kongresine sadece 65 sterlinlik bir elbise giydirilerek halktan biri olduğu mesajı verilmeye çalışıldığını yazan Saner, “Belki de Samantha Cameron, başbakanlık konutuna yerleştiğinden, artık o kadar politik olmaye gerek duymuyordur.” yorumunu yapıyor.
Başbakanın kullandığı dil
Daily Telegraph ise Başbakanın kullandığı dili analiz etmiş. Buna göre manifestosunda “Büyük Toplum” projesiyle toplumun tüm katmanlarının ülke yönetiminde söz sahibi olmasından bahseden Cameron, her sekiz cümlede bir, yani 58 defa, insan ya da halk sözcüklerini kullanıyor. Cameron’un, birlikte sözcüğünü 20 defa, toplum sözcüğünü 10, hizmetler sözcüğünü 19, harcamalar sözcüğünü 17, para sözcüğünüyse 20 kez kullandığı kaydediliyor.
Adalet kelimesi, ikisi adaletsizlik içinde olmak üzere üç kere, savunma iki kere, savaş üç kere geçiyor.
Göçmenlere ise sadece bir kez değiniliyor.
Nobelli bilim adamlarından çağrı
Times gazetesi, İngiltere’nin önde gelen Nobel ödüllü bilim adamlarının yazdığı özel bir mektuba, manşetten ‘İngiltere’yi en iyi araştırmacılara açık tutun’ başlığıyla yer veriyor.
İkisi haftabaşında Nobel fizik ödülünü kazanan Rus asıllı İngiliz olmak üzere, sekiz Nobelli bilim adamı, göçmenlik statüsü verilen kişilerin sayısına üst sınır konmasının, İngiltere’nin bilim alanında önünü kapayabileceği uyarısında bulunuyor.
Bilim adamları, “Koalisyonun Avrupa Birliği dışından gelenlerin sayısına kota uygulama planları, İngiliz üniversitelerine ve sanayine sadece genç ve parlak yeteneklerin değil, saygın bilim adamlarının da kazandırılmasını engelleyecektir” diyor.
Hakkaniye aşiretiyle ilk temas
Guardian gazetesi, Pakistan ve Arap kaynaklara dayandırdığı özel haberinde, Amerika Birleşik Devletleri ve Afganistan lideri Hamid Karzai’nin ülkedeki en kaygı veren gruplardan Hakkaniye aşiretiyle ilk kez temasa geçtiğini yazıyor.
Gazete, “Batılı bir yetkili, Amerika’nın Hakkaniye’yi Molla Ömer’in grubundan daha güçlü olarak görmeye başladığını anlattı. Pakistan’ın Kuzey Veziristan bölgesinde faaliyet gösteren Hakkaniye aşiretinin köklerinin, Afganistan’ın Host bölgesine dayandığı ve El Kaide’yle güçlü bağları bulunduğu belirtiliyor. Yaz boyunca yapılan görüşmeler de “deneme mahiyetinde” diye tanımlandı. Ancak hem Kabil, hem de Washington, ülkede kalıcı bir barış sağlanması isteniyorsa, bu grubun dışlanamayacağı sonucuna varmış görünüyor.” diyor.
Guardian‘ın görüştüğü bir kaynak, Hakkaniye’nin böyle bir görüşmeye hazır olmasını “savaşın bezginliğini hisseden tarafın, sadece Batı olmamasına” bağlıyor.
Bir diğeriyse, Başkan Obama’nın gelecek Temmuz ayında çekilmeyi başlatacağını ilan etmesinin, Hakkanileri cesaretlendirmiş olmasına.
Aynı kaynağa göre hem Hakkaniye aşireti hem de Molla Ömer’in Şura grubuyla görüşmeler, hava şartları nedeniyle zaten çatışma döneminin kapanacağı Aralık ayında başlayabilir.
Independent gazetesi de, başyazılarından birine “Afganistan’da oyunun sonuna gelindi” başlığını kullanıyor. Gazeteye göre Taliban’la konuşma stratejisi sonunda meyve vermeye başlıyor olabilir.
El Kaide ve Batılıların rolü
İngiltere gazetelerinde, El Kaide’nin Batı Avrupa’da bazı hedeflere saldırı planları yaptığı yolundaki haberlere ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.
Financial Times, Amerikalı önde gelen bir istihbarat yetkilisinin, Amerikalılar dahil çok sayıda Batılının, El Kaide’yle ilişkili gruplar içinde daha fazla rol oynamaya başladıklarına ilişkin uyarısını aktarıyor.
Amerikan Ulusal İstihbarat biriminin direktörü James Clapper’a göre, “Bu Batılılar sayesinde, söz konusu grupların Batı kültürü ve güvenlik anlayışı konusundaki bilgileri artıyor. Bu da, olası saldırı yelpazesini genişletiyor.” dedi.
Clapper’a göre, El Kaide ve benzeri gruplar, Amerikan vatandaşı ya da oturma izni olan onlarca kişiyi, geçen yılın Ocak ayından bu yana kendi saflarına dahil etti.
Blair’den radikal İslam uyarısı
Daily Telegraph ise, eski İşçi Partili başkan, Tony Blair’in, New York’taki bir konuşmasında, radikal İslama ilişkin uyarılarına yer veriyor. Habere göre Blair, Batı demokrasiler karşısında şiddet ve aşırılık yanlısı İslamcı grupların becerikli manevralarla üstün geldiklerini söyledi.
Blair’e göre batı demokrasileri radikal İslam karşısında tamamen tükenmiş ve stratejiden yoksun durumda.
Tony Blair, Müslümanların, Amerika ve müttefiklerinin saldırısına maruz kaldıkları şeklindeki “söylemin” çeşitli internet siteleri ve blogların yardımıyla tutunmasına izin verildiğini söyledi.
Blair’e göre, aşırılık yanlılarını yenmek, “onları besleyen söylem bozulmadan” mümkün değil.
Ted Hughes’un ‘son mektubu’
Independent gazetesi, İngiliz şair Ted Hughes’un, trajik intiharıyla akıllara yerleşen, kendisi gibi şair eşi Slyvia Plath’ın ölümüne ilişkin olarak yazmış olduğu yeni bir şiirin bulunduğunu yazıyor.
Daha önce de yayımlanmamış bu şiirde, Hughes, kendisine “Eşiniz öldü” denen güne dair anımsadıklarını anlatıyor. İngiliz yayıncı ve yazar Lord Bragg’ın İngiltere Ulusal Kütüphanesi’nde bulduğu şiir ve çeşitli taslakları, Hughes’un bu şiiri mükemmeleştirmek için nasıl çalıştığını gösteriyor…
Şiir, Slyvia Plath’ın 1963’teki intiharına giden son üç gün üzerinde odaklanıyor.