İngiltere gazetelerinde bu sabah öne çıkan konu koalisyon ortağı Liberal Demokratların yıllık kongresi.
Gazete, Clegg’in koalisyonun bugünün koşulları için ‘doğru hükümet’ olduğu değerlendirmesinin, partinin önde gelenlerince ”gelecekte İşçi Partisi’yle de işbirliğine açık kapı bırakmak” olarak yorumlandığını da kaydediyor.
Independent gazetesi de Liberal Demokratların Liverpool’daki toplantısına ilişkin haberinde, ”Eğer Clegg kamu kesintilerinin insanların yaşamına verdiği hasarı görmek istiyorsa doğru yere geldiği söylenebilir” diyor.
Clegg’in konuşma yaptığı konferans merkezinden sadece bir buçuk kilometre ötede hükümetin ekonomi politikalarının günlük yaşama yansımalarını aktaran Independent muhabiri, bilançoyu şöyle özetliyor:
”Meslek edindirme programı kaldırılıyor, ama hepsi bu değil. İşsizlerin kendi işlerini kurmalarına yardımcı olacak fon kesiliyor. Konut kredilerini ödeyemedikleri için evlerini kaybedenlere yaşayacakları yeri bulmalarını sağlayacak proje, gençler için ücretsiz spor olanakları kaldırılıyor.”
”İlkokul çocukları için ücretsiz sebze ve meyve azaltılıyor, yaşlıları daha aktif kılmayı amaçlayan programda, ayrıca özel eğitim ihtiyaçları olan çocukları olan ailelere yardımda da kesinti yapılıyor.”
Independent muhabiri, bu tür sosyal kesintilerin bölgedeki yerel yöneticilerin partiden ayrılmalarına neden olduğu ayrıntısını da aktarıyor.
Zenginler sözünü tutmalı
Yerel düzeydeki yoksulluk haberlerinin yanısıra, yoksullukla küresel mücadele de bu sabah gazetelerin gündeminde.
Birleşmiş Milletler’in bin yıl hedeflerinin 10. yıl gözden geçirme zirvesini irdeleyen Independent, zengin ülkelerin yoksullar için verdikleri yardım sözlerini tutmadıkları yakınmalarını aktarıyor okurlarına.
Bu yakınmaları dile getirenlerin başında da bin yıl kalkınma hedeflerinin mimarı Prof. Jeffrey Sachs geliyor.
Birleşmiş Milletler’in hesaplamalarına göre, zengin ülkelerin vadettikleri ama yerine ulaştırmadıkları kaynağın tutarı sadece bu yıl için 20 milyar dolar civarında.
Prof. Sachs, hedeflerin hala gerçekçi olduğuna inanıyor, ama tutturulabilmelerinin zengin ülkelere bağlı olduğunun da altını çiziyor.
Türkiyesiz AB’nin dış politika zayıflığı
Financial Times‘ın iç sayfalarındaki bir yorumda ise, Avrupa Birliği’nin dış politikada etkin olamamasının nedenleri sorgulanıyor.
Makalenin altında imzası bulunan David Gardner, Lizbon anlaşmasının yürürlüğe girmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçtiğini, ama birliğin kendini küresel bir güç olarak öne sürmekte zorlandığını aktarıyor.
”Neden” sorusunun yanıtlarının başında birliğin başına ve dış politikasından sorumlu görevlere deneyimsiz ve etkisiz isimlerin getirilmesi var.
Bunlara ek olarak ikinci nedenin, büyük üyeler Fransa, Almanya ve İngiltere arasında eşgüdümün yeterli olmamasında yattığı söylenebilir.
Üçüncü neden ise, ‘Türkiye konusunda yaşanan başarısızlık’ görüşünde Gardner…
”Fransa, Almanya ve Kıbrıs’ın engellemeleri nedeniyle Avrupa Birliği’nin; kendi çıkarları için yaşamsal olan bölgede özgüvenli bir bölgesel güç olarak ortaya çıkan Türkiye’yle dış politikanın koordine etmesi konusunda çok az çaba harcanıyor” diyor Gardner.
Financial Times’ta yine Türkiye’yle ilgili bir başka haber de dünya haberleri sayfasında dikkat çekiyor.
Akdamar’daki ayin
Akdamar kilisesinde neredeyse yüzyıl sonra ilk kez izin verilen Ortodoks ayininin yapılmasını Türkiye’nin ”etnik ve dini azınlıklarıyla sorunlu tarihiyle yavaşça yüzleşmesi” olarak değerlendiren Financial Times muhabiri, ayinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirmek isteyen Ankara’nın ”bir iyi niyet jesti” olduğunu kaydediyor.
Siyasetçilerin milliyetçilerin olası tepkilerinden hala çekindikleri kaydedilen haberde, ama özellikle son dönemde yeni kitap, film ve konferanslarla kimlik konularına ilişkin davranışlarında radikal değişim yaşandığı, çok sayıda Türkün de nüfus cüzdanlarında yazandan daha karışık kökenlere sahip oldukları yönünde bir farkındalık edindikleri kaydediyor.
Mourinho, Real Madrid’e öfkeli
Dimitar Berbatov’un üç golüyle Manchester United’in Liverpool’u 3-2 yenilgiye uğratmasına ilişkin haber ve yorumların kapladığı spor sayfalarında Real Madrid ile yeni teknik direktörü Jose Mourinho arasında yaşanan krize ilişkin haber de dikkat çekiyor.
Independent’e göre, Mourinho, Carlos Queiroz’un başarısız teknik direktörlük deneyimi ardından ayrıldığı Portekiz milli takımını geçici olarak iki maç yönetmesi için teklif almış.
Ancak Real Madrid yönetimi de buna izin vermemiş.
Mourinho, yöneticilerine tepkili: ”Real’in bana neden izin vermediğini anlamıyorum, sonuçta milli maç haftasında dokuz gün Madrid’de tatil yapıyor olacağım” diyor.