Tahran’da dün İran, Türkiye ve Brezilya’nın imzaladığı nükleer yakıt takası anlaşmasına ilişkin haber ve yorumlar gazetelerde geniş şekilde irdenelenen gelişmelerden…
Anlaşmaya iç sayfalarında yer veren Guardian gazetesi, Batı’nın bunu reddetmesinin zor olduğuna dikkat çekerken, bazı diplomatlara atfen, Birleşmiş Milletler’de İran’a yönelik yaptırım kararı alınmasının da zorlaştığına dikkat çekiyor.
Daily Telegraph, varılan anlaşmanın sonbaharda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun gündeme getirdiği, ama İran’ın reddettiği öneriye benzediğine işaret ediyor; Times ise, gelişmeyi Brezilya lideri Luis İnacio Lula da Silva’nın Washington’un İran konusundaki insiyatifini çalarak, Beyaz Saray’ı yardımcı oyuncu rolüne ittiği biçiminde yorumluyor.
Gelişmeyi başyazısında irdeleyen Financial Times gazetesi ise, varılan uzlaşmanın Tahran’ın nükleer programına ilişkin pazarlıklarda girilen labirentten çıkış için bir seçenek olabileceğini kaydediyor.
Burada her ikisi de BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olan ve yaptırım çabalarına direnen Türkiye ve Brezilya’nın anlaşmadaki rollerinin altını çizen Financial Times, şöyle devam ediyor:
”Bir alternatif yaklaşıma sahip olduklarını göstermek gelişmekte olan her iki gücün de çıkarınadır. Her iki ülke de kendilerini Batı ile -Türkiye örneğinde- Müslüman dünya, Brezilya örneğinde ise, yine Batı’yla gelişmekte olan dünya arasında varolan güvensizliği giderme konusunda bağımsız oyuncular olarak konumlandırıyorlar.”
”Bu süreçten başı dik çıkabilmek ve sözünü esirgemeyen ılımlı İslamcı bir hükümete sahip olan Türkiye’ye güvenmek İran için daha kolay. Gerçi mollaların bir öfke nöbetine yakalanıp işbirliği yaklaşımından vazgeçmesi kimseyi şaşırtmayacaktır, ama ne olursa olsun bu öneri ciddi şekilde ele alınmalıdır.”
”İran gerçekten ciddiyse, bu anlaşma, İsrail’le bölgeyi ve dünyayı bir felakete sürükleyecek olası bir çatışmayı önleyecek en iyi şanstır. Kesin olan ise, bu gelişmenin Türkiye ve Brezilya’ya alınacak barışçıl sonuçta önemli bir pay, İran’a da bu ülkelerin saf yerine konulmamaları için gerekçe verecektir. Bu olumlu bir değişim.”
Kesintiler, acı reçete ve siyaset
Gazetelerin manşetlerinde ise, İngiltere’de koalisyon hükümetinin bütçe kesintisi planlarına ilişkin haberler var.
Independent, acı reçeteden söz ediyor ve gelecek hafta İngiltere’nin altı milyar sterlin tutarındaki kesintinin ayrıntıları öğreneceğini kaydediyor.
Gazeteye göre, kesintiler ağırlıklı olarak kamuda istihdamın daraltılması, danışmanlık hizmetlerinin azaltılması, reklam giderlerinin düşürülmesi ve daha düşük kiralı mülklerin kullanılması üzerine odaklanıyor.
Kuşkusuz siyasi mücadele boyutu da var bu kesinti haberlerinin.
İşçi Partili eski Maliye Bakan Yardımcısı’nın halefine bıraktığı notun içeriği ise Times’ın manşetinde bu sabah: ”Maalesef hiç para yok. İyi şanslar” diye yazmış İşçi Partili Liam Byrne.
Halefi David Laws, gelmekte olan acı kesintileri haber verirken, bu notu da duyuruyor. İşçi Partili yetkilinin açıklaması ise, ”Ben şaka yapmıştım” oldu.
ABD’de derinleşen gelir uçurumu
Guardian’ın iç sayfalarında ise, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki gelir uçurumuna ilişkin çarpıcı bir haber var.
Siyah aileler ile beyaz aileler arasındaki gelir dağılımının, beş kat arttığını gösteren bir araştırma haberin kaynağı.
Beyaz bir ailenin ortalama varlığı 100 bin dolar civarında iken siyahların zenginliği bunun sadece 20’de biri, yani beş bin dolar civarında. Araştırma 1984 yılından bu yana gelişimleri izlenen 2 bin aileyi kapsıyor.
Araştırmanın dikkat çekici bulgularında biri de, bu gelir dağılımı dengesizliğinin aynı sınıfa mensup benzer sektörlerde yine aşağı yukarı aynı kademelerde çalışan ve benzer gelirlere sahip siyahlar beyazlar arasında da saptanmış olması.
Haberde Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük eşitsizliklere rağmen 40 yıl önce gelir dağılımı konusunda İngiltere’den daha dengeli bir ülke olduğu da kaydediliyor.
Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde, nüfusun yüzde 1’lik kesimi ülkenin zenginliğinin yüzde 40’ını paylaşıyor.
Raporun yazarlarından Tom Shapiro’ya göre, araştırmanın en rahatsız edici bulgularından biri de, siyahların sahip oldukları zenginliğin son yıllarda azalması.
Bütün bunların nedeni ise, daha varlıklı olan kesimlerin lehine uygulanan ekonomi politikaları ve ırk ayrımcılığı diyor Guardian.
Cep telefonları beyin kanserine neden oluyor mu?
Independent’in iç sayfalarında, aslında basında sık sık göze çarpan bir soruya verilen son yanıt var.
Soru: Cep telefonları beyin hücrelerine zarar veriyor mu? Independent, bu konuda yapılan en kapsamlı araştırmaya göre, hayır diyor.