“PKK terör örgütü değildir.” dediği için hedef gösterilen ve sabahın köründe gözaltına alınıp Amed’den İstanbul’a getirilen bir Baro Başkanı, eşinin ve arkadaşlarının yanında Amed’de öldürüldü. Amed’ de tarihi dört ayaklı minarenin dibinde bir avukat yatıyor. O, bir barış güvercini ve insan hakları savunucuydu. Hakikati, zalimin karşısında savunmaktan kaçınmadan yaşadı. Başında tek kurşun izi var. Amed, gene kan ağlıyor. Zalimlerin gözü kana doymuyor. Basın açıklaması yaparken kurulan tuzakta, 15 avukat da saldırıdan sığındıkları yerde mahsur kaldılar. Devlet, bütün “barış güçlerini” seferber etti ve tomaları, akrepleriyle olaya müdahil oldu. Olayın geçtiği yerde kuş uçurulmuyor.. Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Katliamın olduğu yerde üç kişi daha can verdi. Nabız ve ateş yükseliyor. Katledilen kardeşimiz Hrant Dink gibi sözünü sakınmayan cesur barış savaşçılarındandır. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Türkiye, frene basılmazsa hızla bir iç savaşa sürükleniyor. Orta Doğu uzun zamandır, barutla doldurulmuş ve tahkim edilmiş tahrip fıçılarının ardı ardına patlatıldığı bir bölgedir. Devletlerin, gizli servislerin, karanlık tetikçilerin, savaş tröstlerinin cirit attığı bu bölgede, özgür barış adaları kurmak isteyen halklar arasındaki kadim kardeşlik bağlarını koparmak için yükselen iç savaşlar, ülkemize de yansıtılacak gibi görünüyor. Daha Hrant Dink katliamının arkasındaki güçler aydınlatılmadan yeni ve üst düzeyde bir suikast daha yaşayan Amed, yaralarını saracak ve barış mücadelesini inatla ve sabırla sürdürecektir. Sevinmeyin zalimler, zulmünüz yanınıza kar kalmayacak. Yiğitliği ve onuru baki olan halklar asla susmayacak. Barış çığlığı her yanda yankılanacak ve zulmün ablukası mutlaka dağıtılacak.
Aydın Mutlu Dinçoğul