Yargıtay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şikayeti üzerine Sözcü gazetesine bir haberinden dolayı verilen ilan ve reklam kesme cezasını hukuka aykırı buldu. Kararda cumhurbaşkanının ‘sert ve rahatsız edici eleştirilere hoşgörü göstermesi gerektiği’belirtildi.
Basın İlan Kurumu, Erdoğan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı şikâyet üzerine Sözcü gazetesinin 24 Haziran 2015 günlü sayısındaki manşet haber nedeniyle beş gün süreyle resmi ilan ve reklamlarının kesilmesine karar verdi. Gerekçe, gazetenin”Çiçekleri masaya vinçle mi koydunuz?’‘, ”Saraydaki iftarın maliyeti dudak uçuklattı. Bir milyon liralık masada 87 bin 623 TL’lik iftar” başlıklı yazılarının ‘hakaret’ içerdiğiydi.
Mahkeme cezayı iptal etti, bakanlık yargıya taşıdı
Gazetenin avukatları bu karara karşı yargı yoluna gitti. Dava dilekçesinde ilan kesme kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılması istendi.
Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya konu haberin basın özgürlüğü kapsamında kaldığı, eleştiri niteliği taşıdığı, hakaret kastı olmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne ve yaptırım kararının kaldırılmasına karar verdi.
‘Siyasetçiye eleştirinin sınırı geniş olmalı’
Daire, 2018/3022 Esas, 2018/5254 karar sayılı ve 3 Temmuz 2018 tarihli kararıyla başsavcılığın talebini reddetti. Dairenin gerekçeli kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10’uncu maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden birinin de ifade özgürlüğü olduğu belirtilerek özetle şöyle dendi:
“Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştirinin sınırlarına göre daha geniştir. Bir siyasetçi özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. (Lingens ve Avusturya davası)
İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.
AİHM, ifade özgürlüğü ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin çatışması halinde şöhret ve itibarı söz konusu olan kişi bir siyasetçi ise ilke olarak ifade özgürlüğü lehine değerlendirme yapmaktadır. AİHM birçok kararında politikacıların kendilerine yöneltilen ağır eleştirilere tahammül etmek durumunda olduğu vurgulanmıştır.
Bir siyasetçiyle ilgili eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahısla ilgili eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi, özel şahıstan faklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar. Siyasetçi kendisine yönelik eleştirilere daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır… Dava konusu haber bir bütün olarak değerlendirildiğinde; olay tarihinde cumhurbaşkanı olan şikayetçinin düzenlemiş olduğu iftar yemeğine ilişkin sert eleştiriler getirilerek, kamuoyuyla paylaşıldığı anlaşılmaktadır. Şikayetçinin siyasi kişiliğinin olduğu, açıklamaların toplumu ilgilendiren konulara ilişkin bulunması nedeni ile kamusal ilginin de bulunduğu, yukarıda açıklanan ‘ifade özgürlüğü’nün güvence altına alındığı AİHS’nin 10’uncu maddesi ve bunun uygulamasına yönelik AİHM’in kararları gözetilerek, şikayetçinin sert ve rahatsız edici eleştirilere hoşgörü göstermesi gerektiği, bu anlamda Basın İlan Kurumu tarafından davacı Sözcü gazetesine verilen yaptırım kararının, hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.”
Bir üye karşı çıktı
Karar, oy çokluğuyla alındı.
Bir üyenin karşı oy yazısında Sözcü’nün haberinin Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun’un 49’uncu maddesi uyarınca alınan 18 Kasım 1994 tarihli ve Basın Ahlak Esasları Hakkında Genel Kurul Kararı’ndaki ‘Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz, hakaret edilemez, sövülemez, iftira ve haksız isnat yapılamaz’ düzenlemeye aykırı olduğu savunuldu.
Bir diğer üye ise mahkeme kararının usul hükümleri açısından bozulması gerektiğini savundu.