Kur’an-ı Kerim’de değişik sure ve ayetlerde geçen bazı farklı kelime ve kavramlar Türkçeye aynı kelime(tek kelime) ile çevriliyor. Bunun çeşitli nedenleri var; bunlardan bazıları şunlardır: birincisi; meal yazanların öncekileri taklit etmeleri, ikincisi; kavramın geçtiği ayetteki bağlamının incelenmemesi ve sorgulanmaması, üçüncüsü; her kelimeye karşılık tek kelime ile anlam verme düşüncesi ya da anlayışı, dördüncüsü; ayetteki bağlamına göre birbirine yakın da olsa birden çok anlamda kullanılan Arapça kelimeye karşılık Türkçede yeni kelime üretememe durumu ve başka nedenlerle sorunlar… Bu noktada başlıktaki üç kelime dışında başka bir kelimeyi örnek vermek istiyorum; “fitne” kelimesi; bu kelime Kur’an’da 58 ayette geçmektedir. Bunların yirmi ayetinde sınama (imtihan ve deneme) anlamında geçiyor. Diğer ayetlerde ise zulüm (eziyet, baskı, şiddet, işkence, saldırı, zarar vermek), kafaları karıştırmak, kötülük eğilimi ve eylemi, çaresizlik, sıkıntı ve Türkçe kullanımdaki geleneksel fitne anlamında kullanılmıştır.
Bu anlamda bir kelime kökü sabit kalarak değişik kalıplarda ve ön ya da son eklerle değişik anlamlara gelebilir. Ayrıca kaynak dildeki birkaç kelime hedef dillerde ortak tek kelime ile de çevrilebilir. Diller dünyasında çeviri ya da kendi içindeki kullanımlarda böyle özellik ve esneklikler vardır. Bu konuda kelimeler ve diğer dillere çevirileri yerli yerinde ve doğru kullanılırsa, buna denecek bir söz olmaz. Ama her zaman öyle olmuyor. İnadına yapar gibi, bazı kelime ve kavramlara acımasızca zulmediliyor. Yani olması gerektiği gibi değil de, başka türlü, olmaması gerektiği gibi kullanılıyor. Bilindiği gibi zulüm; bir şeyin bulunması gerektiği yerde değil de başka bir yerde bulundurulmasıdır. Buna uygun olarak kelime ya da kavrama gerekli olan değil de başka bir anlam yüklenmesi de büyük bir zulümdür. Başlığımızdaki kelimelerden birisi sürekli bu durumu yaşamaktadır.
Kur’an meallerinin çoğunda ayetlerde geçen “veli” kelimesine “dost”, çoğulu olan “evliya” kelimesine ise “Allah’ın sevgili kulları” anlamları verilmektedir. Veli kelimesi Kur’an’da en çok geçen kelimelerden birisidir ve sayısı 150’den fazladır.Dost anlamınaki “Bitane” kelimesi 10 defa, “Halil” kelimesi de ona yakın bir sayıda geçmektedir. Bu noktada şunu açıkça söylemek gerekir. Her kelime kendi başına önemli ve değerlidir. Onun değeri ve önemi sayısı ile ilgili bir şey değildir. İnsan gibi; her insan bütün insanlar kadar değerlidir. Her kelime ve harf da diller dünyasında aynıdır. Çeşitli ve değişik konular vardır, bunlara göre harf ve kelimeler kullanılır. Şu anda bizi ilgilendiren ve derdimiz, kelimelerin ve kavramların konu bağlamında yerinde kullanılıp kullanılmadığıdır. Bir kelime yerinde ve doğru kullanılırsa –ki her zaman ve şartlarda öyle olması gerekir- sorun yok demektir. Fakat bir amaca yönelik ya da amaçsız yerinde ve doğru kullanılmazsa hem kelimeye hem onu okuyan ya da dinleyene zulmedilmiş olur. “Veli” ve “evliya” kelimelerinin “muttaki ve takva” kelimeleri ile de desteklenerek nasıl yollar üretilmiş! Kelimeler Kur’an’dan, fakat âlem hermetik mistisizmden. Binlerce belki milyonlarca yıldır kendi yolunda giden hermetizm, Razi ve Gazzali ile onların yolunda gidenler sayesinde yaklaşık sekiz dokuz yüzyıl önce mahalleye kabul edilip dâhil edildi. O gün bu gündür irfan denen kervan, birkaç kelime ile milyonlarca insan ve araçla alanda etkili varlığını sürdürüyor, kelime ve kavramlar yerli yerinde kullanılıyormuş gibi.
“Dost” farsça kökenli bir kelimedir. Türkçede de Farsça lafız olduğu gibi kullanılır, namaz gibi. Keşke ikisine de Türkçe tam ve doğru bir karşılık bulunabilseydi ya da tutarlı bir şekilde üretilebilseydi. Osmanlıca-Türkçe sözlüklerde “dost” kelimesi için sevişen kimse, sevilen kimse; nikâhsız karı veya koca, metres; hakiki sevgili, Tanrı Türkçe karşılıklar verilmiştir. Dostane, dostlukla, dost, dostlar gibi kullanımları yaygındır.
“Bitane” kelimesi “batın/btn”den gelmektedir. Batın; gizli, karın, göbek, iç (dâhili), içten, samimi gibi anlamlar taşımaktadır. Bu anlamlardan hareketle “bitane” kelimesi; bir kimsenin içyüzünü bilecek kadar yakın dost, çok yakın arkadaş anlamlarında kullanılır. Bizim konumuzla ilgili anlamı da budur. Görüldüğü gibi; içten, çok samimi, sırdaş kişiler birbirlerinin dostudurlar (Ali İmran, 3: 118). “El Batın” Her türlü gizliyi ve sırları bilen, en büyük sırdaş anlamında Allah’ın isimlerindendir.
“Halil/Helil/helele/hll” kelimesinin de birden çok anlamı var, ama bizi şimdi ilgilendiren; ‘dostluk, dost, samimi, İyi niyetli kişi, dostluk kurmak, sevgi, muhabbet, birbirine ihsanda bulunmak/bulunanlar’ gibi anlamlarıdır. (Nisa, 4: 125; İbrahim, 14: 31).
Bu bilgiler bağlamında “birçok ayetteki “veli” kelimesi için kullanılan “dost” kelimesi her defasında isabetli değildir” diyebiliriz. Söz konusu ayetlerde “batın” ve “helil” de kullanılmadığına göre, demek ki oradaki “veli/veleye /vly” kelimelerinin başka anlamları olmalıdır. Bunu da “ve-le-ye” kökünden türeyen versiyonlarına/sürümlerine bakarak tartışalım: yukarıda da değindiğimiz gibi Kur’an-ı Kerim’de en çok geçen kelimelerden ve Allahın isimlerinden biri olan veli kelimesinin “vly” kökünden türeyen kelimelerin bazılarının anlamlarına bakalım. Yazının başında “fitne” kelimesi için uyguladığımız yöntemi uygulayacağız. Mümkün olabildiği yerde anlamlarını birleştirdiğim “veli” kelimesi Kur’an’da yaklaşık 17 konu bağlamında geçmekte ve o konuları bazı örnek sure ve ayet numaraları ile şöylece düzenleyebiliriz:
1-Göklerin ve yerin yöneticisi/hükümranı/hâkimi: Bakara, 2/107. …
2-Yardımcı: Bakara, 2/107, 120; Hac, 22/78; Ankebut, 29/22; Şura42/44; Muhammed, 47/11.
3-Dost/dostluk, yakın bir dost: Bakara, 2/120; Fussilet, 41/34.
4-Akıl, vicdan, basiret sahibi, aklıselim: Bakara, 2/179, Ali İmran 3/13, 190; Maide5/100; Taha, 20/128; Nur, 24/44; Sad, 38/43; 45; Zümer, 39/21; Talak, 65/10.
5-Yönetim, işbaşında olmak, idare etmek: Bakara, 2/205; Enam, 6/129; Araf, 7/196; Rad, 13/37; İsra, 17/111; Kehf, 18/26; Nur, 24/11, Casiye45/19
6-Geri dönmek, sözünden dönmek, sırtını dönüp gitmek, yüz çevirmek, sırt çevirmek: Ali İmran, 3/23; Yusuf, 12/84; Kehf, 18/26; Taha, 20/21, 60; Nur, 24/47; Lokman, 31/7; Zümer, 39/21. …
7-Yol, yöntem gösterici, yardımcı: Ali İmran, 3/68; Enam, 6/51, 70; Tevbe, 9/116
8-Tevil, yorum, tefsir: Nisa, 4/59,
9-Öncelikli, daha evla, daha uygun, daha yakın: Nisa, 4/135; Enfal, 8/75; Ahzab, 33/6;
10-Evvel, evvelki, önce, önceki: Taha, 20/51, 133; Kasas,28/43; Saffat, 37/59; Duhan, 44/56. …
11-Koruyucu, kollayıcı, destekçi: Hac, 22/13, Muhammed, 47/11
12-Sahip: Hac, 22/78; Secde, 32/4; Kâfirun, 109/6
13-Yüklenmek, sorumluluk almak: Nur, 24/11
14-Çekilmek, bir tarafa geçmek: Kasas, 28/24
15-Güç yetirip yöneten: Şura, 42/8, 9, 28, 31
16-Dünya(ahretten “evvelki” hayat): Necm, 53/25; Leyl, 92/13; 93/4
17-Çok yazık, sana bela gerek, yazıklar olsun yıkım: Kıyamet, 75/34, 35; Naziat, 79/25
Ayrıca bağlamına göre anlamı “dost” olmadığı halde “dost” anlamı verilen ayetler de var: Bakara, 2/257; Ali İmran, 3/68; Enam, 6/51, 129; Araf, 7/196; Tevbe, 9/116; Rad, 13/37; Casiye, 45/19. …
Düzenlemede görüldüğü gibi Arapçada bir kelime değişik kalıplarda farklı anlamlara gelebiliyor. Dilin böyle bir özelliğe sahip olması, bazı istismar ve olumsuzluklara da neden olabiliyor. İnsanlar kendi ekol ve değişik amaçlara yönelik olarak kelime ve kavramları doğru kullanmayabiliyorlar. Kelimenin sözlüklerdeki anlamları ve aynı kökten türeyen bazı kelime örneklerini burada paylaşmak yerinde olabilir. VELİ/Ve-le-ye/Vly: İki ya da daha fazla şeyin, aralarında kendilerinden olmayan herhangi bir şeyin bulunmayacağı şekilde meydana gelmesi ya da ortaya çıkmasıdır. Bu anlamda “veliyy” yakınlık, yakınlaşmak ve mekân, hısımlık, din ve sadakat, dostluk, yardım ve inanç bakımından yakınlıkla ilgili kullanılır. Bir işi yönetmek üzere onu üstlenmektir. Vali vilayet. Çevirmek, döndürmek, dönmek, yüz çevirmek; yaklaşmayı, yakınlaşmayı terk etmek, bırakmaktır. Yardım etmek. Bir başkasının işini üstlenip yöneten herkese veli denir. ‘Evlâ’ daha uygun, daha ehil anlamında kullanılır. ‘Mevlâ’ Rab, sahip, iş gören, idare eden demektir. Geri dönmek. Kaçmak, uzaklaşmak. Caymak, vazgeçmek.
Yukarıdaki sözlük anlamlarından hareketle oluşmuş ve gündelik dilde kullanılan meşhur kelimeler vardır; vali, evliya, veli, vilayet. Bunlardan ikisi (vali, vilayet) kamu düzeni, yönetimi ve güvenliği ile ilgili ve yerinde kullanılırken, diğer ikisi (evliya, veli) her zaman yerinde ve doğru kullanılmamaktadır. Bu bağlamda en çok “vali” –“dost” karmaşasının yaşandığını söyleyebiliriz. Vali, kamu düzeninin sağlanması, buna bağlı olarak toplumda adalet, eşitlik, özgürlük, güvenlik, mutluluk gibi değerlerin yaşatılmasını üstlenen en baş sorumlu kişidir; emir, devlet başkanı… Dost ve dostluk çok önemli ve değerlidir, ama görev ve sorumluluk bakımından onun konumu daha başkadır. İkisi tam olarak birbirinin yerini dolduramaz…
NOT: En son Ankara’da yaşanan katliam, öncekilerin devamı gibi görünüyor. Bu yürek dağlayıcı acıklı olaylar karşısında toplum ile yetkili ve sorumluların durum alışları çok önemlidir. Hedef, bütün varlık ve değerleriyle Türkiye ve içinde bulunduğu bölgedir. “Yapanlar kimlerdir?” sorusuna ilkeli ve gerçekçi yöntemle cevap verilebilir. Cevabı çok basit görünen ama aslında çok zor olan bilmece-bulmacalar vardır. Bu noktada cevap aranırken ilk akla gelen birkaç cevap atlanmaz/geçilmez ve oralarda bocalanırsa, çoğu zaman doğru cevap bulunamaz. Şu anda karşı karşıya bulunulan durum da buna benziyor… İnsanlar birbirine kızsa, öfkeli de olsalar; akrabalarını, komşularını, din kardeşlerini, öğretmenlerini, bebekleri, çocukları topluca katletmezler/katledemezler. Yıllarca önce Cezayir’de bir örneği yaşanmıştı. Katiller, yerli “aşırı dinciler/fundamentalist” gibi gösterilirken, asıl katillerin organizeli sömürgeci emperyalistlerin olduğu çok geçmeden anlaşıldı…
Ülkenin birlik ve beraberliği ile yönetiminden, iktidardaki ve iktidar olmaya çalışan bütün siyasi partiler sorumlu ve görevlidir. Bu anlamda amasız, fakatsız, koşulsuz iktidarda olan-olmayan bütün siyasi partilerin yetkilileri birlikte mağdur olan parti, kurum ve kuruluşlarına Sayın Başbakan’ın önderliği ve başkanlığında taziye ziyaretlerine gitmelidirler/gitmeliydiler…
Katliamla öldürülenlere Allah’tan mağfiret, yaralanıp tedavi görenlere şifa, yakınlarına ve tüm milletimize baş sağlığı ve dirençli kalmaya çabalamalarını diliyorum.