Eski Angkor şehrinin terk edilmesi hala tarihçi ve arkeologları şaşırtırken, bir grup araştırmacı şehrin kötü kaderinin altında iklim değişiminin olduğunu ortaya çıkardı.
Khmer İmparatorluğu’nun başkenti, şimdi bir hayalet şehir olan Angkor hala tarihçi ve arkeologları şaşırtırken, bir grup araştırmacı şehrin kötü kaderinin altında iklim baskılarının olduğunu ortaya çıkardı. Aynı baskılar yakında modern şehirlerimizi de etkileyebilir.
Karmaşık bir kanal yapısı, su havzaları ve setleri üzerinde, yaklaşık 1000 kilometrekarelik bir alana kurulmuş olan Angkor şehri; zamanında dünyanın en büyük kentlerinden biri olma özelliğini taşımaktaydı. Ancak şehrin nüfusu 15’inci yüzyılda ciddi bir düşüş yaşadı. Bu düşüş tarihçi ve arkeologları hala şaşırtırken bir grup araştırmacı şehrin yok oluşunun altında yatan nedeninin iklim değişikliği ve şehrin altyapısında oluşan baskı olabileceğine dair bulgulara ulaştı.
Karmaşık Sistemler Araştırma Grubu Direktörü Prof. Mikhail Prokopenko ve Büyük Angkor Projesi Direktörü Doç. Dr. Daniel Penny tarafından yönetilen bir grup akademisyen, araştırmacı ve öğrenci, şehrin aşırı iklimsel baskılarla beraber kanal sisteminde aşırı yüklenmeyle karşı karşıya kaldığını ortaya koydu.
Şehir altyapıları yenilenmeli
Araştırmacılar Science Advances dergisinde yayınlanan çalışmanın önemini vurgularken, şehirlerimizin değişen iklim koşulları nedeniyle aşırı hava olaylarına giderek daha fazla maruz kaldığını; bu nedenle şehir altyapılarının gerektiği şekilde yenilenmesinin elzem olduğunun altını çiziyorlar.
Karmaşık altyapı ağları şehirlere olmazsa olmaz hizmetler sağlarken iklim değişikliği kaynaklı baskılara da açık hale getiriyor. Angkor’daki temel altyapının domino taşları şeklinde çökmesi aşırı mevsimsel olaylara bağlanıyor. Bu durum modern altyapı uygulamalarında değişimlere uyum sağlama gücüne daha fazla odaklanılması gerektiğini gösteriyor.
Şehirlerin boşaltılmasına varan süreç bir anda olmuyor
Araştırmacılara göre Angkor’un su yönetimi altyapı sistemi yüzyıllar içerisinde oluşturulmuş, zaman içerisinde çok girift ve birbirine sıkı sıkıya bağlı bir hale gelirken bazı bölümleri giderek yıpranmaya başlamış. 14’üncü yüzyılın ortalarında iklim koşullarının uzun süreli kuraklıklardan ciddi oranda nemli bir karaktere bürünmesi; bu karmaşık yapı üzerinde çok fazla baskıya neden olmuş ve su dağıtımını düzensiz hale getirmiş.
Araştırmacılar, eskinin sanayileşmemiş kentlerindeki altyapı ağlarının modern karmaşık ağlarla önemli yapısal ve işlevsel benzerlikler taşıdığını vurgularken; karmaşık sistemlerde şehirlerin boşaltılmasına varan çöküşlerin bir anda değil, zaman içerisinde üst üste binen küçük değişimler sonucunda da oluşabileceğinin altını çiziyorlar.